Değerli Vatandaşlarım

Muhterem Dava Arkadaşlarım,

Aziz Aksaraylılar,

Saygıdeğer Hanımefendiler, Beyefendiler,

Türkiye demokrasi tarihinin en önemli seçimine 27 gün kalmıştır.

7 Haziran öncesinde Aksaray’da bulunmaktan, yiğitler yiğidi Aksaraylı kardeşlerimle buluşmaktan kıvanç duyuyorum.

Evliyalar şehri Aksaray, seni yürekten selamlıyorum.

İlim, irfan ve iffet şehri Aksaray, seni gönülden selamlıyorum.

Somuncu Baba’nın, Tabduk Emre’nin, Genç Osman’ın diyarına kucak dolusu selamlarımı sunuyorum.

Hepinizi en içten sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Ağaçören’i, Eskil’i, Gülağaç’ı, Güzelyurt’u, Ortaköy’ü, Sarıyahşi’yi kalpten selamlıyorum.

Bu açık hava toplantımızın gerçekleşmesinde emeği geçen, katkısı bulunan her dava arkadaşıma şükranlarımı sunuyorum.

27 gün sonra yapılacak 7 Haziran Milletvekilliği Genel Seçimi’nin ülkemizin birliğine, milletimizin dirliğine, insanımızın refahına katkılar sağlamasını Allah’tan niyaz ediyorum.

Barış, huzur ve esenlik içinde demokratik bir yarışın gerçekleşmesini ümit ediyor, seçime katılan partilere başarılar diliyorum.

Ve hepinize hoş geldiniz, güzellikler getirdiniz diyorum.

Değerli Vatandaşlarım,

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Büyük umutlarla 3 Kasım 2002’de AKP’yi tek başına iktidara taşıdınız.

Çocuklarınıza güzel bir gelecek umdunuz.

Tencerenize aş, gençlerinize iş beklediniz.

Daha zengin, daha huzurlu ve daha umutlu bir gelecek peşindeydiniz.

Daha onurlu bir dış politika,

Daha kararlı bir terörle mücadele gözlediniz.

Ancak maalesef, işbaşındaki AKP zihniyeti tek başına iktidar avantajını kullanamadı.

Halkımızın yararına neticeler alamadı.

Tek başına iktidar gücünü diktatörlük zannetti.

Başına buyruk bir tavır izledi.

AKP ile geçen ziyan olmuş yılların faturası hayli ağırdır.

AKP yönetimindeki Türkiye’de milyonlarca insanımız açlık sınırının altındadır. Bunların bir kısmı da Aksaray’dadır.

AKP yönetimindeki ülkemizde nüfusun yüzde 22’si yoksulluk sınırının altında can çekişmektedir.

Yazık ki, bu yoksulların bir kısmı da Aksaray’dadır.

Aksaray sıkıntılarla boğuşmaktadır.

Aksaray yoksullukla mücadele halindedir.

Türkiye’miz en talihsiz yıllarını AKP ile yaşamıştır.

Türkiye’miz ağır ipoteklerin altına itilmiştir.

Cumhuriyetin kazanımları, için için kemirilmiştir.

Türklük günden güne darbelenmiştir.

Manevi duygularımız sistematik olarak istismara kurban verilmiştir.

AKP her değerimizden intikam almak için 13 yıldır devrededir.

AKP ile geçen 13 yılın faturası dışarıda taviz ve teslimiyet,

İçeride, çaresizlik, ilkesizlik, rüşvet, ihanet, kayırmacılık ve aymazlıktır.

AKP’den arta kalan açlıktır, adaletsizliktir, ahlaksızlıktır, asayişsizliktir.

Bunların devr-i saltanatında,

Birilerinin zenginleştiği çok doğrudur.

Birilerinin ceplerini doldurduğu doğrudur.

Birilerinin harama el uzattığı, birilerinin yetimin hakkını çaldığı, birilerinin boğazından haram lokmaların indiği kesindir.

Bunlara asla itirazımız yoktur.

Bizim de anlatmaya çalıştığımız zaten bunlardır.

Ama Erdoğan ve Davutoğlu’nun zenginleştik sözleri, size nasip oldu mu? (Hayır)

Cebiniz borçtan kurtuldu mu? (Hayır)

Kredi tuzağına düşmeden yaşayabiliyor musunuz? (Hayır)

Madem ki bunlara siz sahip olmadınız.

Madem ki zenginleşen siz değilsiniz.

Madem ki bende para yok diyorsunuz.

Sorarım sizlere, bende yoksa, sizde yoksa, para kimin cebindedir?

Paralar kimin haram lokmasındadır?

Sizin hakkınız, yetimin hakkı, biçare kulların hakkı hangi haramzadelerin saraylarındadır?

Kimin yatak odalarındaki para kasalarının içerisindedir?

Oturma odalarındaki ayakkabı kutularından deste deste çıkan haram paraları biliyorsunuz.

Vakıf adı altındaki yüzdelik tahsilat bürolarına saklanan soygun hasılatını unutmadınız

Bunlarda yerli para, yabancı para odalar dolusudur.

Saymakla bitmez.

Bu soygun çeteleri için helal haram fark etmez.

Hani her felakette ağızlarına sakız yaptıkları “fıtrat” kelimesi var ya,

Ben de bunlara, bunların ahlaksızlıklarına aynı şeyi söyleyeceğim;

Bunların harama yeltenmeleri fıtratlarında diyeceğim.

Türkiye’nin dış borcu 400 milyar doları aşmıştır.

Bugün her vatandaşımız yabancılara onbin dolar borçludur.

Her doğan çocuk borcuyla doğmaktadır.

Ve ne acıdır ki, bu onbin dolar sizin cebinizde değildir.

Sizin servetinize dahil değildir.

Sizlerden çalınan paralar;

Ya memleketin bir yanında kalkınma adı altında düzmece ihalelerle birilerine peşkeş çekilmiştir.

Ya, ar-haya perdesi yırtılmış, namustan eser kalmamış bir haramzadenin gizli hesaplarında bekliyordur.

Ya da israf abidesi, istismar anıtı olan saray müsveddeleri ile Beştepe Hanedanlığının hak-hukuk tanımaz vicdansızlığına terk edilmiştir.

Parayı çalan onlar, borcu ödeyecek olan sizsiniz.

Borcu yapan onlar, bedelini ödeyecek yine sizsiniz.

İsraf eden onlar, emeği sömürülecek olan sizsiniz.

Cebini dolduran onlar, aç-açık gezecek olan da yine sizlersiniz.

Onların cebine oluk oluk haram girerken, ucu ucuna yaşayacak olan yine sizler olacaksınız.

Tercin sizindir.

Ya önünüze uzatılmış bir lokma ekmeğe rıza göstereceksiniz,

Ya da yeter artık, nerede benim hakkım diye ayağa kalkacaksınız.

Ya kalkınma ve zenginleşme hikâyelerini dinleyerek durmaya devam edeceksiniz.

Ya da hayır, soyguna, haksızlığa ve ahlaksızlığa dur diyeceksiniz.

Ya zulme, istismara, adaletsizliğe ve alçaklığa göz yumarak harama ortak olacaksınız.

Ya da Milliyetçi Hareket Partisi ile birlikte yürümeye başlayıp kendinize yeni ve aydınlık bir sayfa açacaksınız.

Biz inançlı kadrolarımızla yürümeye başladık.

Bunun için Bizimle Yürü Aksaray diyoruz.

Bu yürüyüş korkaklara karşı cesurların kararlı yürüyüşüdür.

Bu yürüyüş ahlaksızlığa karşı namusluların kudretli yürüyüşüdür.

Bu yürüyüş talana ve yalana karşı faziletlilerin azimli yürüyüşüdür.

Bu yürüyüş, hainlere, eli kanlı teröriste, onunla müzakere edenlere karşı milli bir yürüyüştür.

Bu yürüyüş, en samimi ve saf duygularla mukaddesatımıza sahip çıkanların tökezlemeyecek yürüyüşüdür.

Bu yürüyüş sağlam adımlarla tarihi kavramış Türklüğün yürüyüşüdür.

Bu yürüyüş binlerce sene önce Orhun’dan tüm dünyaya meydan okuyan bir milletin başlattığı bir yürüyüştür.

Biz sadece adımlarımızı sıklaştırdık.

Bu yürüyüş Bizans’ı mağlup eden, Söğüt’ten filizlenen, Çanakkale’de yükselen, Sakarya’da şahlanan yürüyüştür.

Biz sadece saflarımızı sıklaştırdık.

Bir adım, bir adım daha atarak yürüyoruz.

Ne kadar melun, ne kadar hırsız, ne kadar hain, ne kadar alçak varsa önümüzdedir.

Her adımımızda biraz daha kaçacaklardır.

Her adımımızda saklanacak delik arayacaklardır.

Her adımımızda çaldıklarını çıkartacaklar ve para kasalarına saklanacaklardır.

Gelin bu şerefe sizde dahil olunuz.

Gelin bu tarihe siz de damga vurunuz.

Çoluğunuza çocuğunuza aktaracağınız muhteşem bir anın hatırasını bırakınız.

Bizimle yürüyün.

Hırsıza, arsıza, namussuza,

Yağmacıya, düzenbaza, istismarcıya,

İşbirlikçiye, soyguncuya, israfa karşı

Bizimle yürüyün.

Birlikte atacağımız her adım;

Daha mutlu ve huzurlu bir Türkiye’ye doğru yol alıştır.

Daha müreffeh, daha zengin, daha kaygısız bir hayata yöneliştir.

Daha adil, daha hakkaniyetli, daha demokratik ve vicdani bir döneme başlangıçtır.

Bu yalnızca kararlı ve onurlu bir yürüyüştür.

Biliniz ki Milliyetçi Hareket bir kez koşmaya başlarsa,

Duracağımız tek yer arsızın, uğursuzun, haramzadenin pes edeceği, ellerini kaldırıp teslim olacağı yer olacaktır.

Sizde bize katılın. Bizimle yürü Aksaray.

Şimdi soruyorum;

√        Huzurlu bir geleceğe bizimle yürüyecek misiniz? (Evet)

√        Terörle, yolsuzlukla, yoksulla mücadele için bizimle yürüyecek misiniz? (Evet)

√        Küresel bir güce ulaşmış, bölgesinde liderlik vasfını kazanmış bir Türkiye için MHP’ye oy verecek misiniz? (Evet)

Allah hepinizden razı olsun. Sizlere güveniyorum, gösterdiğiniz ilgi ve yakınlığın boşa gitmeyeceğinin bugünden teminatını veriyorum

Aziz Vatandaşlarım,

Muhterem Aksaraylılar,

Ne üzücü, ne acı verici ki, asıl sorun ve gündeminizi gözünüzden kaçırmak için mübarek inancımızı kullanıyorlar.

Sıkıştıkları yerde Cenab-ı Hakkın kelamı ile haramı helalmiş gibi göstermeye çabalıyorlar.

Aziz vatandaşlarım,

Artık silkinme vakti gelmedi mi?

Bu talana, yağmaya dur deme vakti gelmedi mi?

Bu inanç istismarına hayır deme vakti gelmedi mi?

Unutmayınız ki;

Cenab-ı Allah’ın izniyle,

Bu ülkede üretilmiş her değer sizin eserinizdir.

Sahibi olduğunuz veya olmadığınız her güzellik sizin emeğinizdir.

Siz ürettiniz, siz çoğalttınız, siz yaptınız.

Varsa bir servet ve zenginlik sizin katkınızla oluşmuştur.

Bu varlığı adilce paylaşmak sizin de hakkınızdır.

Yandaşlar haramla ceplerini doldururken yeter artık dur demek sizin de görevinizdir.

Sizler, çocuğunuzu doymadan okula gönderirken,

Akşam evde ne pişeceğini dert ederken,

Kollarında yüzbinlerce liralık rüşvet saat takanlardan,

Sizden çaldıklarını ayakkabı kutularında saklayanlardan,

Yatak odalarındaki kasalarda sizin paranızı stoklayanlardan,

 

 

Yalancıdan, talancıdan, arsızdan, uğursuzdan hesap sormak sizin de sorumluluğunuzdur.

Bizimle Yürü Aksaray.

Elbette ki Cenab-ı Hak Mahkeme-i Kübra’da bunun hesabını bir bir soracaktır.

Bu hesabı gelin, son kuruşuna kadar haramzadelerden yeryüzünde beraber soralım.

Bu hesabı, inançlarımızı kullanarak bizi nasıl aldattınız diyerek bu hayattayken hep birlikte soralım.

AKP on üç yıldır iktidardadır.

Hızlandıracağım diye tren devirdiler, kırk vatandaşımız öldü.

Kazadır dediler, hesap vermediler.

301 evladımız Soma’da toprak altında kaldı.

Fıtrattandır dediler, hesap vermediler.

Yardım ve yataklık yaptıkları El-Kaide saldırdı, Musul Başkonsolosluğumuzu bastı,  çevremizde katliam yaptı.

Kaçak ve karanlık saray yaptılar, açık açık milletin emeğini israf ettiler.

İtibardır, layıktır dediler; hesap vermediler.

Sizin paralarınızla uçak, lüks otomobil aldılar. Örtülü ödeneği ona buna saçtılar. Devletin bütçesini kuşa çevirdiler.

Ne var ya bunda dediler; hesap vermediler.

Kime gittiği bilinmeyen silah yüklü TIR’lar yakalandı.

Devlet sırrıdır dediler, hesap vermediler.

Bir zamanlar kardeş olan Esad gidiyor bahanesiyle, Suriye’yi karıştırdılar, bu ülkenin içişlerine müdahale ettiler, katliamlara ortak oldular.

Strateji dediler, insanlıktan bahsettiler, hesap vermediler.

Kollarda rüşvet saatler, odalarda kasalar, kutularda paralar ele geçirildi.

Paralel devlet var dediler, darbe çığırtkanlığı yaptılar, hesap vermediler.

İhaleleri peşkeş çektiler, yandaşları kayırdılar, ar, namusu terk ettiler.

İnançlı kadrolar iktidarda dediler, hesap vermediler.

İmralı canisi ile kucaklaştılar, teröristle el sıkıştılar, şehit kanı üzerinden pazarlık yaptılar.

Açılım dediler, çözüm ve barış sakızı çiğnediler, hesap vermediler.

Ortadoğu Projesi’nin taşeronu oldular, İslam Dünyasında kan gövdeyi götürürken küresel güce kuryelik yaptılar.

2023 vizyonu dediler, hesap vermediler.

Ermeni’yle kucaklaştılar, isyankarları övdüler, özürler dilediler, masalarda boyun eğdiler.

Tarihle yüzleşiyoruz dediler, hesap vermediler.

Hukuku katlettiler, mahkemeleri feshettiler, davaları mahvettiler.

Vesayeti kaldırdık dediler, hesap vermediler.

Askeri-polisi içeri aldılar, eli kanlı teröristi sokağa saldılar.

Bağırsakların temizliği ve toplumsal barış dediler, hesap vermediler.

Süleymaniye’de askerimizin başına çuval geçirilmesini ahlaksızca izlediler.

Bu nota müzik notası değildir dediler, hesap vermediler.

Dağdan inen teröristi resmi törenle kucakladılar.

İyi şeyler oluyor dediler, hesap vermediler.

Eşkıyanın tehditlerine kulak tıkadılar, taşları birer birer bağladılar.

Milli birlik ve kardeşlik projesi dediler, hesap vermediler.

Ecdadımızın aziz türbesini teröristin önünden kaçırdılar, vatan topraklarını sattılar.

Emanet taşıdık, başardık, zafer kazandık dediler, sonra dönüp huzura durduk diyerek hesap vermekten sakındılar.

Polis dayağı hak oldu, konuşanlar kodese tıkıldı.

Devlet büyüğüne saygısızlık dediler, hesap vermediler.

Baskı, zulüm, mahkeme, hapis, toma, biber gazını sahaya sürdüler.

Yüzde 50’yi evde zor tutuyoruz dediler, hesap vermediler.

Arazileri yağmaladılar, ormanları talan ettiler, rantiyecilere bayram ettirdiler.

Kentsel dönüşüm, imarlaşma dediler, hesap vermediler.

Sıfır sorun diyerek yola çıktılar, yalnızlaştılar, ortada dost bırakmadılar.

Aktif ve çok boyutlu dış politika dediler, vicdan diplomasi uydurmasını başımıza bela ettiler, hesap vermediler.

İşsizliği arttırdılar, gençlerimizi yarınsız bıraktılar.

Her üniversiteyi bitirenin iş bulacak diye bir kuralı yok demekle kalmadılar, iş beğenmiyorlar diyerek evlatlarımızı horladılar, hesap vermediler.

Sınavlarda kopya çekilmesini özendirdiler, KPSS skandallarıyla yandaşları korudular, hakkıyla işe girmek isteyenleri yüzüstü bıraktılar.

Sonra da dönüp paralel yapmış dediler, hesap vermediler.

Bunların hepsinin kaydını bir bir tuttum, tutturdum.

Unutmam ne mümkün, vaz geçmem imkansız.

Hepsinin hesabını bir bir soracağım.

Bunların defterini bir bir düreceğim.

Haram lokmalarını kursaklarından teker teker çıkaracağım.

Bunun için yürüyüşe başladık.

Milliyetçi Hareket bunun için yola çıkmıştır.

Bizimle Yürü Türkiye.

Bizimle Yürü Aksaray.

Bu yürüyüşe katılmaya var mısınız? (Evet)

Bizimle feraha, refaha ve huzurlu yarınlara yürümeye söz veriyor musunuz? (Evet)

Başkanlık rüyası gören Erdoğan, yeni Anayasa’yı PKK ve HDP’yle hazırlama hevesinde olan 17-25 faili, sana diyorum ki;

Sen Hafız Esad olmak isteyebilirsin. Bu sana yakışacaktır.

Sen Saddam olmayı düşleyebilirsin. Bu sana münasiptir.

Hatta kendini Basra Sultanı da sanabilirsin. Bizi ilgilendirmez, senin bileceğin iştir.

Ama bilesin ki burası ne Suriye, ne Irak, ne de Ortadoğu’daki köhne bir emirliktir.

Hatırlatırım;

Türkiye senin mülkün değildir, millet senin tebaan, Aksaray senin tutsağın olmayacaktır.

Bu vatan bize senden değil ecdattan yadigar kalmıştır.

İhaleyle alınmamış, rüşvetle toplanmamış, kasalarda saklanmamıştır.

Ardında Müslüman Türklüğün muhteşem anıları vardır.

Ve bil ki, sana, Davutoğlu’na harcatmayız, harcatmayacağız.

Bu millet bize senin değil tarihin ve kahramanlıkların mirasıdır.

Arkasında asırların birikimi, fedakarlığı ve şanı vardır.

Erivan’da Ermeni, Kahire’de İhvan’cı, Gazze’de Hamas’cı, Erbil’de peşmergeci, İmralı’da çözümcü, Oslo’da pazarlıkçı, Brüksel’de Avrupalı olan; Türklüğe kin kusan, hainlerle işbirliği yapan köksüz ve kimliksizlere hiçbir şart altında da bırakmayız.

 

 

 

Değerli Vatandaşlarım,

Aziz Dava Arkadaşlarım,

3 Mayıs’ta, Seçim Beyannamemizi Toplumsal Onarım ve Huzurlu Gelecek adıyla ilan ettik. 

Ne mutlu bizlere ki, Türk milleti söz ve hedeflerimizi heyecanla karşılamıştır.

Beş ana projemizle milletimizin tüm sıkıntılarını çözmek için yola koyulduk.

Kararlıca diyorum ki, yoksullukla savaşacağız, yolsuzlukla ve terörle mücadele edeceğiz.

Devlet ve yönetim reformuyla çürümenin önüne geçeceğiz.

Ahlak ve kalitenin tesisiyle çöküşü engelleyeceğiz.

Üreten Ekonomi Programımızla sanayinin, işadamlarımızın, aç ve açıkta kalan milyonlarca masum vatandaşımızın sorunlarını gidereceğiz.

Ekonomi büyüyecek, insanımız refah ve zenginliğe ulaşacaktır.

Türkiye, MHP iktidarıyla, milli varlığına, tarihi misyonuna sahip çıkarak bugün içinde bulunduğu ataletten kurtulacaktır.

Ülkemizi 2023’de bölgesel güç ve küresel aktör, 2053’te de küresel güç mertebesine çıkaracağız.

Hedeflerimiz büyük, ülkülerimiz berrak ve herkesi kapsamaktadır.

Kaynak diyen hazine kaynakçılarına diyorum, haberiniz olsun, kaynaklarını hesaplayarak açıkladığımız plan ve projelerimiz bir yönüyle iktidar programıdır.

Emekli  biliyorum, sıkıntıdasın, geçinemiyorsun. Zor hayat şartlarına mahkumsun. Hatta karnını doyurmakta güçlük çekiyorsun.

Emeklilerimize sesleniyorum, Mart ayında 1400, Eylül ayında 1400 lira olmak üzere yılda toplam 2800 lira Emekli Destek Ödeneği almak için bizimle yürüyün.

Mazlumlar, mağdurlar, kimsesizler, yetimler, darda kalanlar; davetim sizlere, gelin bizimle yürüyün.

Emeklilerimizin banka promosyonu alabilmeleri, esnafımızın emekli aylığından kesilen sosyal güvenlik destek priminin kaldırılması için gereğini yapacağız.

Şahit olun, takip edin, sözümüz sözdür:

Emekli aylıkları arasındaki eşitsizliği gidereceğiz, emekli aylığı hesabındaki refah payını mutlaka yükselteceğiz.

Kamu çalışanlarımıza çeşitli isimler altında ödenen tüm ek ödenekleri emekli aylıklarına aynen yansıtacağız.

Emeklilikte yaşa ve prim gün sayısına takılan vatandaşlarımızın mağduriyetlerini kökten gidereceğiz.

Asgari ücretle çalışan kardeşlerim, bunalımdasınız, sorun yaşıyorsunuz, zor hayat şartlarına direniyorsunuz. Bunun farkındayım.

Asgari ücreti net 1400 liraya çıkarmak, büyük şehirlerde her ay 100 lira şehir içi ulaşım desteği vermek, evi olmayan muhtaç ailelere 250 lira kira yardımı yapmak için hevesle yürüyoruz, siz de bize katılmaya hazır mısınız?

Büyükşehirlerimizde evi olmayan asgari ücretle geçinen kardeşimizin 1750 lira alabilmesi için bizimle yürümeye var mısınız?

Asgari ücretten vergi almayacağız, ücretlilerin asgari ücret kadar gelirini vergi dışı bırakacağız.

İmamsız ve müezzinsiz cami kalmaması hedefimizdir.

Köy ve mahalle muhtarları maaşlarının en az asgari ücret kadar yükselmesi, yani en az 1400 lira olması için gereğini yapacağız.

Köy ve mahalle ihtiyar heyetinde görev alan kardeşlerimin her ay 150 lira huzur hakkı alması için lazım gelen tedbirleri alacağız.

Elleri toprak kokan çiftçi kardeşim, umudun olacağız. Başta mazot, gübre ve yem olmak üzere temel girdileri ucuzlatacağız.

Allah’ın izniyle, Aksaray’ın desteğiyle; mazotta, gübrede, ilaçta, tohumda, yemde, fidede, ÖTV ve KDV’yi tamamen kaldırmak için biz yürüyoruz, bize katılmaya var mısınız?

Çiftçilerimiz, belinizi büken mazotu 1 lira 75 kuruşa çekeceğiz.

 

Editör: TE Bilişim