MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin MilletvekiliOktay Öztürk, yaptığı yazılı açıklamada, "Türkiye, 15 Temmuz'da dünyada eşi benzeri olmayan bir ihaneti yaşamış, milli beka zillet ve zulmet dolu saatlerde ülkenin bölünmez bütünlüğü bizzat millet tarafından savunulmuştur. Bu şanlı direnişin kimleri ve nereleri rahatsız ettiği, 696 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin yayınlanmasından sonra bir defa daha su yüzüne çıkmıştır. Ne oldukları ve nereden gelip nereye gittikleri bizce malum olan zevat itham ve iftira yarışın girmiş, Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin bu kirli yüzleri ifşa etmesinden sonra doğrudan partimize yönelik saldırılar artmış, edep ve ahlak sınırları zorlanmaya başlamıştır. Yayımlanan 696 Sayılı KHK'nin 121. maddesi bir hakkın teslim edilmesi, bir eksiğin giderilmesinden ibarettir. 6755 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun'un 37'nci maddesinin birinci fıkrasında; '15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında karar alan, karar veya tedbirleri icra eden, her türlü adli ve idari önlemler kapsamında görev alan kişiler ile olağanüstü hal süresince yayımlanan kanun hükmünde kararnameler kapsamında karar alan ve görevleri yerine getiren kişilerin bu karar, görev ve fiilleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu doğmaz' hükmü yer almaktadır" ifadelerini kullandı.

"BÜTÜN TÜRK MİLLETİ GİBİ BİZ DE İBRETLE İZLİYORUZ"

Öztürk, açıklamasında şunları kaydetti: 

"Bilindiği gibi 15 Temmuz gecesi darbe teşebbüsünün öğrenilmesi üzerine önce Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli Bey'in 'Bu durum bir kalkışmadır, kabul edilemez, meşru hükümetin yanındayız' açıklamasının ardından Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan tüm halkı bu girişime karşı koymak amacıyla meydanlara davet etmiş, bu davet üzerine halk meydanlara inerek darbeye karşı koymuş ve neticede 16 Temmuz günü darbe bertaraf edilmiştir. Darbe teşebbüsünü bertaraf etmeye yönelik eylemlerin meşru müdafaa niteliğinde bulunduğu gibi Anayasada ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde ifade edilen 'ayaklanma veya isyanın bastırılması' kapsamında kaldığı, yine eylemlerin yetkili merciin verdiği emirlerin uygulanması dahilinde gerçekleştirildiği ve yasa dışı şiddete karşı korunma ve haksız saldırıyı defetme niteliğinde olduğu görülmektedir. 696 sayılı KHK'nın 121 inci maddesi yapılan düzenleme gerek Anayasa, gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, gerek 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu, gerekse de 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda düzenlenen hukuka uygunluk sebeplerinin yeniden açık bir şekilde ifade edilmesidir. Kesinlikle af hükmü olarak değerlendirilemez. Yine, söz konusu düzenleme, madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere darbe teşebbüsü fiilinin gerçekleştiği 15-16 Temmuz 2016 tarihleriyle sınırlı bulunmaktadır. FETÖ'den hesap sormaya yanaşmayan, FETÖ'yü aklamak için kırk takla atanların, 15 Temmuz'u kahramanlıkla savuşturmuş vatan evlatlarının gelecek yıllarda doğabilecek risk, tehlike ve cezai sorumluluğun önceden bertaraf edilmesi için yapılan bir düzenlemeyi çarpıtıp başka sonuçlar çıkarmaya çalışmasını bütün Türk milleti gibi biz de ibretle izliyoruz."

Editör: TE Bilişim