AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, "Siyasetçilerin eleştirilerini dile getirirken veya eleştirilere cevap verirken, siyasi nezaketi kesinlikle elden bırakmamaları gerektiğini düşünüyoruz. Sayın Davutoğlu'nun, MHP Genel Başkanına yönelik eleştirilerinin de bu çerçevede ele alınmasını, cevapların da aynı doğrultuda verilmesini arzulardık. Siyasi bir eleştirinin, benzer bir üslupla cevaplandırılmak yerine, tahkir ve hakaret ile karşılık bulması kabul edilemez bir durumdur." değerlendirmesinde bulunmuştu.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Semih Yalçın ise yaptığı yazılı açıklamada AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal'a cevap verdi.

Yalçın açıklamasında "Ahmet Davutoğlu’nun MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’ye yönelik ölçüsüz ve yakışıksız eleştirilerine verdiğimiz cevabın ardından AKP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Mahir Ünal; eski genel başkanını “aklayan”, buna karşılık bizim değerlendirmelerimizi yeren bir açıklama yapmıştır.

Mahir Ünal, bizim açıklamalarımızı “hiçbir şekilde arzu etmedikleri, siyasetin nefasetine yakışmayan, nahoş bir durum” olarak değerlendirmektedir.

“Siyasi bir eleştirinin hakaretle karşılık bulması kabul edilemez bir durumdur.” diyen Sayın Ünal, Ahmet Davutoğlu’nun Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’ye yönelik fevkalade nezaketsiz ve tahkir edici açıklamalarını ise görmezden gelmektedir.

Asıl nahoş durum, budur.

Hatırlatalım ki “Önce iğneyi kendine, çuvaldızı sonra başkasına batır.” atasözü siyasette de geçerlidir.

Biz Sayın Ünal’ın, Davutoğlu’ndan gelen üslup fukarası beyanları siyasetin hangi “nefasetine” yakıştırdığını merak ediyoruz.

Öncelikle Sayın Devlet Bahçeli ile Davutoğlu’nun açıklamalarını yan yana koyup adalet ve insaf terazisiyle tartarak mütalaa etmek lazımdır.

Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli, bir başbakan yardımcısına yeni kabinede yeniden görev verilmemesiyle ilgili soruya “Onu Ahmet Davutoğlu ölçüsüyle birilerinin izah etmesi lazım.” diye gayet ölçülü, seviyeli ama ima içeren bir cevap vermiştir.

Bunun karşılığı da aynı dikkatli üslupla verilmeliyken Ahmet Davutoğlu, züccaciye dükkânına giren fil misali her şeyi bir anda yıkıp devirmiştir.

Davutoğlu’nun açıklamalarında hadsiz bir aşağılama, seviyesiz bir iğneleme mevcuttur. Şöyle demiştir Davutoğlu:

“Sayın Bahçeli’nin kendi parti içi meselelere dair sorular karşısında kendi sorunlarıyla yüzleşmek yerine şahsımı hedef göstermesi, insani olgunluğa, siyasi ahlaka ve öncülüğünü yürüttüğü siyasi geleneğe yakışmamaktadır. Sayın Bahçeli’den beklenen, nezaketten ve siyasi olgunluktan yoksun tavırlar yerine kendi sorunlarıyla yüzleşme cesaret ve erdemini göstermesidir.”

Yukarıdaki iki değerlendirme mukayese edildiğinde kimin saldırgan, tahrik ve tahkir edici bir dil kullandığı; kimin siyasi nezaket kaidelerine riayet ettiği ortaya çıkmaktadır.

Kaldı ki 2015’teki geçiş hükûmeti sürecini yürüten bizzat Ahmet Davutoğlu’dur. Gazetecilerin Sayın Bahçeli’ye yönelttiği sorunun cevapları da Davutoğlu’ndadır.

Mazul başbakan Ahmet Davutoğlu’nda bir üslup sorunu, gocunacak bir yara olduğu ortadadır. Bunun sorumluluğu da kendisine aittir.

Elbette bu AKP’yi bağlamamaktadır, bağlamamalıdır da…

Ünal’ın bize siyasi nezaketi öğretmeye kalkması ise fevkalade yakışıksız kaçmıştır.

Mahir Ünal’ın; Sayın Bahçeli’ye yapılan cinsten haksız ve hadsiz bir eleştiri partisinin genel başkanı konumundaki herhangi birine yöneltildiğinde, muhatabına siyasi nezaket dersi vermekle kalmayıp nasıl ağır bir lisan kullanacağı malumdur.

Hâl böyleyken AKP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Ünal’ın; Genel Başkanımıza yönelik aşağılama ve tahriklere sahip çıkıp bizden bunları hazmetmemizi beklemesi, hakkaniyete sığmamaktadır." dedi.

Editör: TE Bilişim