MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, Diyarbakır'da Türk bayrağının indirilmesini sert dille eleştirerek, "Orada bayrağı değil, devleti gönderden indirdiler" dedi.

TBMM'de bir basın toplantısı düzenleyen Yeniçeri, "Diyarbakırlı olmayan üç kadın terörist için Diyarbakır'da düzenlenen "tören' alanında Türk bayrağı yoktu. Barzani'nin Erdoğan ile birlikte gelişinden birkaç gün önce Diyarbakır meydanından "Ne Mutlu Türk'üm' diyen yazısı söküldü. Ziya Gökalp'in anıtı tahrip edildi. Dün de Diyarbakır'da düzenlenen BDP Gençlik Meclisi Kongresi'nde Türk bayrağı gönderden indirildi. Bu durum çözüm süreci denilen şeyin, bölgeden Türkiye Cumhuriyeti hâkimiyetini ve Türk bayrağını çözmek, yerine PKK ve Barzani paçavralarını asmak sürecine dönüştüğünün kanıtıdır. Onlar orada bayrağı değil, devleti gönderden indirdiler" değerlendirmesini yaptı.

Dershanelere ilişkin de bir AK Partili milletvekilinin KCK terör örgütüne benzettiğini hatırlatan Yeniçeri, şöyle devam etti:

"Dershanelerin Oslo'da Hakan Fidan tarafından PKK terör örgütü mensuplarına verdiği sözlerin paralelinde AKP iktidarı tarafından kapatılması gündeme geldiğinden beri hükümet kanadı olayın bu boyutu ile ilgili sorulara cevap vermemekte, konu sulandırılmakta ve dershaneleri KCK'ya benzeten akla ziyan açıklamalar yapılmaktadır. Eğitim-öğretim kurumları olan dershaneleri, bir AKP milletvekili KCK'ya benzetebilmiştir. AKP'nin gözünün nasıl karardığını ve körleştiğini, bu benzetme bile gösteririr niteliktedir. Bu sözleri edenlerin cinayet derecesinde bir akıl tutulması yaşadığı kesindir. AKP yalnız dershaneler ile terör örgütünü değil, sapla samanı da birbirine karıştırır hale gelmiştir."

Gündemde yer alan MGK tutanakları ilgili de şöyle konuştu:

"AKP icraatlarına bütün hızıyla devam ederken 25 Ağustos 2004 tarihinde MGK'da Gülen'i bitirme kararının alındığı açıklandı. AKP daha önce bu tür kararlardan yakınarak, bu kararları darbeciliğin kanıtı olarak kamuoyuna sunmuştu. AKP kendisini mağduru bu kararları alanları ise vesayetçi zalimler olarak sunmuştu. Açıklanan belgelerde AKP'nin babayiğit kadrolarının Gülen'i bitirme kararlarının altında hem de ıslak ve inkarı kabil olmayan imzaları çıkmıştır.

Şark kurnazı AKP'liler diyor ki, 'Bu karar askeri vesayetin hüküm sürdüğü bir dönemde zorla alınmıştır. Eğer öyleyse siz askeri vesayete meydan okuyan babayiğitler değil vesayetçilerin söylediğine boyun eğen kuzularsınız. Hiçbir zaman uygulanmamıştır. Bu da aslında bir itiraftır. Hem imza atıyor hem de altına imza attığınız şeylerin gereği yapılmadı diyorsunuz. Vesayetçiler de bir çok şeyin altına imza atmış ve gereğini yerine getirmemişlerdir. Bu tür belgelerde altında imzası olanları tutuklayıp içeri tıkanlar sizlersiniz.

Halbuki bu kararların uygulandığına ilişkin belgeler de yayınlanmıştır. Taraf Gazetesinin haberine göre 'yok hükmünde' denilen MGK kararları, Aralık 2004'te uygulamaya konmuş. 2010 yılına kadar okul ve dershaneler ve 'irticai gruplarla ilişkili' diye her ay fişlenmiş. Hükümet yetkilileri önce 'yok hükmünde' dedikleri kararları 'Ömer Dinçer'in emriyle uygulamaya konmasını cemaatle ilgili değil, İrticayla Mücadele kapsamında hazırlanan çalışmalardı' şeklinde açıklamaya çalıştılar.

Çok açık net bir biçimde gerçekler ortaya çıkmış, AKP'nin onun ileri demokratlarının foyası dökülmüştür! AKP suçüstü yakalanma telaşı ile çırpındıkça batıyor. Diğer yandan unutmamak gerekir ki bu belgeler ile Ergenekon ve Balyoz Davaları'nda dönemin komutanları yargılanırken, hükümet tarafından şikayet konusu yapılmamıştır. AKP iktidarı, kendisinden başka hiçbir şeyi düşünmediği işin ucunun kendisine dokunacağı hususlar söz konusu olduğunda en yakın ortağının bile kellesini vermeye hazır olduğunu göstermektedir. Bu utanç belgesini hem uygulayan hem de 'uygulanmadığı' yalanı ile toplumu aldatan ve 'yok' hükmünde sayılması gerektiğini söyleyen AKP zihniyetinin ahlak anlayışları tartışılır hale gelmiştir."

Editör: TE Bilişim