CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel "Semih Bey neden bu kadar hakaret ve küfür ediyor diye düşünüyordum, hakaret ve küfür etmediğinde bir şey söylemiyormuş, onu anladım." demişti.

Yalçın'ın, seçim barajının hem düşürülmesini hem de düşürülmemesini savunduklarını söylediğini aktaran Özel, "Baraj ne zamandır ağır? Oylar yüzde 8 olunca mı ağır?" diye sordu.

Özel, "Bir parti, barajın hem düşürülmesini hem düşürülmemesini savunacak bir savrulmaya kapıldıysa o partide işler zor demektir. Böyle bir açıklama yapıp partisini, sevenlerini utandıracağına bence ya sussun ya hakaret etmeye devam etsin." diye konuşmuştu.

YALÇIN'DAN HAKARET İÇEREN CEVAP

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – İstanbul Milletvekili Semih Yalçın ise bu sözlere tepki göstererek "Özellikle CHP’nin hop oturup hop kalkarak MHP’ye yüklenmesinin arkasında, Genel Başkanımızın bu ittifakları bozacak ve ana muhalefet partisinin oy hesaplarına darbe vuracak bir hamle yapmış olmasının payı vardır.

Bugüne kadar baraj düşsün diyenlerin, konunun MHP tarafından gündeme getirilerek “tartışılsın” demesiyle birlikte telaşa düşerek partimize saldırması sadece sapkınlıkla izah edilebilir.

Görüldüğü gibi bu bağlamda asıl telaşa düşen MHP değil, Atatürk’ün kıymet hükümlerinden tamamen uzaklaşmış olan ana muhalefet partisidir.

Meclisten uyum yasalarının geçirilmesi sürecinde bu konunun tartışmaya açılması normalleşme ve istikrar için fevkalade olumlu ve yararlı iken bundan MHP aleyhinde çıkarımlar üretip analizler yumurtlamak, çaresizliğin dışavurumudur.

Oysa tartışılması gereken, kategorik olarak baraj meselesinin Türkiye’nin yeni dinamiklerine göre düzenlenip düzenlenemeyeceği ve baraj oranının değişip değişmeyeceğidir.

Ancak gerek politikada gerekse siyasetçilerle aynı kitleye hitap eden basında öküz altında buzağı arama, horozun altına yumurta koyma hastalığı yaygın olduğundan sadetten derhâl uzaklaşılmaktadır.

Kinayeli sözler, dokundurmalar ve klavye delikanlılığı âdet haline gelmiştir.

politikacılarda ise mikrofon delikanlılığı, kamera efeliği gibi hastalıklar baş göstermiştir.

Bu tip politikacılar, kameralara ve mikrofonlara karşı celallenip çok ve lüzumsuz konuşmayı marifet sanmaktadır.

TBMM Genel Kurulunda yapılan bazı konuşmalarda, komisyonlarda kameralar çalışmaya başladığında, birden tiyatro yapar gibi artistik hâl ve tavır içine girildiğine şahit olunmaktadır.

Bunlar; kendilerini gösteri dünyasının cazibesine kaptırıp transa geçmişçesine nefes tüketirken, Türkiye’nin de zamanını tüketmektedir.

Özgür Özel gibi belahatın cazibesine kapıldıkları için beyinleri yerine başka uzuvlarından fikir üretenler, ortamı kör bir söz ve kavram çatışmasına boğmakta; beyhude bir demagojiyle meşgul ettikleri siyasetin ülke meselelerine çözüm geliştirmesine engel olmaktadır.

bir hastalık bir kısım basında da vardır.

Aklıselimle, ferasetle görüş serdetmek ve sağlıklı tahliller yapmaktan giderek uzaklaşan kimi köşe yazarları, siyasi liderlerin açıklamalarını röntgenci arsızlığıyla didiklemekte; magazincilik hevesiyle açık ve ayıp arayıp zaaf teşhir ederek muhataplarını bunlar üzerinden yıpratma çabasına girmektedir.

MHP muarızı ve muhalifi bir kısım medyayı esir alan bu illet; ahlaki zaafa, fikir kısırlığına, kifayetsiz ihtirasların kıskacında çırpınmaya işaret etmektedir." dedi.

Editör: TE Bilişim