Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz kurulduğu günden bu kadar yaşadığımız ihanetler, düşmanlıklar ve zorluklar içinde en çetin dönemlerinden birini yaşamaktadır.

 

Dış politika, ekonomi, güvenlik, adalet, eğitim, siyaset ve ekonomi başta olmak üzere devletimizi ayakta tutan bütün temellere kasıtlı, bilinçli ve kontrollü olarak içten ve dıştan saldırıldığı artık çıplak gözle görülmektedir.

 

Vatanımız ve milletimiz her alanda kuşatılmış, mülk sahibi olan milletimiz öz mülkünde kiracı, işçi durumuna düşmüş, düşürülmüştür.

 

Dünyanın değişik bölgelerindeki Türk toprakları işgal edilmiş, insanlarımız tecavüze uğramış ve katledilmiştir. Bu süreç bazen açık, bazen kapalı; bazen hızlı, bazen yavaş ama aralıksız sürmektedir.

 

Yurdumuz terör saldırıları başta olmak üzere güvensizleştirilmiş, adalete olan güven duygusu yok edilme noktasına getirilmiştir.

 

Devletin varlık sebebi güvenlik ve adalettir. Diğer detaylar teferruattır. Ve bu noktada devletimiz tartışılır hale getirilmek istenmektedir.

 

Milletimizin bir an önce huzur bulabilmesi için milletimizin teşkilatlanmış yapısı olan devletimizin bir an önce millî bir program dahilinde millî kadrolar tarafından yönetilmesi siyasi bir düşünce ve istekten öte bir mecburiyet halini almıştır.

 

Millet olarak karşı karşıya olduğumuz tehditler görmezden gelinemeyecek kadar ciddi ve büyüktür. 

 

 

"Mevcut sıkıntılarımızın bir an önce sonlandırılması, vatanımıza, milletimize, devletimize yönelmiş tehditlerin bir an önce yok edilebilmesi için millete hizmeti bir görev kabul eden vatan, millet, bayrak sevdalısı vatan evlatlarının acilen bir mutabakat metni üzerinde uzlaşarak öncelikleri belirleyip hızla adım atmaları milli bir zorunluluk halindedir.
 
Aksi takdirde siyasi partiler ve seçim kanunları vasıtasıyla devlette ve kurumlarda resmi yönetimi ellerine geçiren derebeyler mazlumlara zulmederek milletimizin son umudu durumundaki fidanları da kıracaklar, kıramazlarsa da el ele kurutmak için uğraşacaklardır.
 
Buna göz yumulamaz, milletin idaresi ve geleceği ateşe atılamaz. Milletimizin geleceği tek bir kişinin keyfiyetine ve insiyatifine bırakılamaz."

 

 

Biz vatan evlatları olarak milletimizin yaşadığı sıkıntılar ve ona yönelik tehditler açısından hissettiğimiz sorumluluk gereği bu konudaki düşüncelerimizi bir kez daha milletimize arz etmeyi gerekli gördük.

 

Bu noktada atılması gereken ilk adımlarda esas sorumluluk aksaçlılarımızın üzerindedir düşüncesindeyiz.

 

Milletçe yaşadığımız sıkıntıların bir an önce bitmesi için Milliyetçi Türkiye Partisi olarak kurulduğumuz günden bu yana üzerimize düşen her ne varsa elimizden geldiğince ve bir görev aşkıyla yaptık ve yapmaya da devam edeceğiz.

 

"ÖNCE MİLLETİM" diyebilen, bu konuda bizim gibi düşünen, sorumluluk hisseden her Türk evladını önşartsız, hesapsız, beklentisiz ses vermeye, tavır koymaya, adım atmaya bekliyor, birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz.

 

Saygılarımla,

 

Ahmet Yılmaz

Milliyetçi Türkiye Partisi Genel Başkanı

Editör: TE Bilişim