Kaos ve korku faktörü:

New York Times'ın önceki günkü başyazısı acı gerçeği şöyle dile getiriyordu: “Korkan seçmeni onun tarafına geri çeken kargaşanın çoğunu çıkaran da Erdoğan'ın kendisiydi. Rakiplerin dengesini bozarak, Kürtlerle savaşı yeniden canlandırarak, medyaya baskı yaparak, Putin gibi başkanlık sırasında kullandığı güçleri Cumhurbaşkanlığı döneminde de elinde tutarak, kendine gösterişli bir saray inşa ederek, siyasi rakiplerini susturarak, sosyal medyayı şeytanlaştırarak, isyanları boğarak…”

Pazartesi günkü Taraf gazetesinin manşeti “KAOS PLANI TUTTU” idi. Cumhuriyet gazetesi, seçim sonucunu “KORKUNUN ZAFERİ” olarak ilan etti. Yeni Asya gazetesi “KORKU KAZANDI” manşetini attı. Yurt gazetesinin manşeti ise “KORKUYA OYNADI KAZANDI”. Hiç kimsenin beklemediği sonucu 4 gazete aynı başlıkla ilan etti.

 AKP 7 Haziran seçimlerinden bu yana 5 ay içinde 4,5 milyon yeni seçmen kazandı. Peki bu seçmenleri nasıl elde etti? Vaatlerle mi? Hayır. Davutoğlu karizmasıyla mı? Hayır. Erdoğan'la mı? Hayır. Açıklayıcı faktör halkı korkutmak. Erdoğan'ın çözüm süreci masasını devirdiğini ilan ettiği günden beri 5 ay içinde 200'e yakın polis-asker şehit oldu. Çoğu Ankara katliamında olmak üzere 120'yi aşkın masum sivil öldü. Ve halk seçimlere, pompalanan bu kaos ve korku atmosferiyle girdi.

Temel faktör:

Değişmeyen temel faktör, halkın ekonomik borçluluğu ve sosyal yardım bağımlılığı.

1- Türkiye'de nüfusun yüzde 24'ü devletten aldığı yardımla geçiniyor. Yapılan anketlerde bu nüfusun yüzde 84'ü AKP'ye oy veriyor.

 2- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verilerine göre sosyal harcamalarda kullanılan kaynak, 2002 yılında 1 milyar 376 milyon lirayken, 2014 yılında ise 26 milyar 561 milyon liraya yükselmiş durumda.

 3- 2002 yılında 262 bin olan engelli maaşı alan kişi sayısı, 2014 yılında 600 bin oldu. Yaşlılık ve engelli aylığı verilen kişi sayısı toplamda 2014 Haziran itibarıyla 1,2 milyon kişiye ulaştı. Maddi durumu yetersiz 9,2 milyon kişinin sağlık primlerini devlet ödüyor.

4- İllerde ve pek çok ilçede 973 tane Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı var. 9 bin dernek temsilcisi halkla birebir irtibat kuruyor. Bu vakıflar, ihtiyaç sahiplerine yılda iki kez kaynak aktarıyor. Ailelerin tamamına 2003 yılından itibaren her yıl ücretsiz kömür dağıtıldı. Bu vakıflara ayrılan yıllık rakam 2014'te 5 milyar liraya ulaştı.

5- Trafik cezalarının yarısı kömür, ekmek, pirinç, yağ, un olarak fakirlere verilir. (2013 yılında aktarılan kaynak yaklaşık 400 milyon TL). Kocanız vefat etmiş ama sosyal güvenceniz yoksa direkt aylık alıyorsunuz. Oğlunuz askerde siz muhtaç durumdaysanız; yardım alıyorsunuz.

(Belediyelerin yaptığı yardımlar yukarıdaki kalemlerden hariç.)

Bakanlığın bu verileri baz alındığında AKP seçimlere 14 milyon oy önde başlamış oluyor. Yapılan yardımlar yoksulluğu ortadan kaldırmıyor, sadece ihtiyaç sahiplerinin hükümete muhtaçlığını devam ettirmeyi sağlıyor.

Medya faktörü:

Çok bilinen bir fıkrayla örnekleyeyim: Napolyon her nasılsa meşhur şapkasını takıp tekrar dünyaya gelir. G20 zirvesine konuk olur. Onuruna verilen resepsiyonda şöyle konuşur: Sevgili liderler, sizlere ve yetkilerinize hayran kaldım. “Mesela Mister Obama, sizin yerinizde olmayı çok isterdim. Sahip olduğunuz silah gücü bende olsa, Avrupa'yı dize getirirdim.” der. Hemen yanındaki Putin'e döner: “Sayın Putin, sizin KGB'niz gibi bir istihbarat teşkilatım olsaydı dünyaya hükmederdim.” Konuşmayı bitirirken kapı ağzında Erdoğan'ı görür. Şapkasını çıkarır, reveransla, “Ooo Mösyö Tayyip, siz bir başkasınız. Eğer benim sizin gibi 10 gazete ve 15 TV kanalım olsaydı Waterloo savaşını kaybettiğimi hiç kimse duymazdı.” der.

Evet onlarca gazete, yüzlerce TV kanalı (ulusal-yerel) AKP için çalıştı. Halkın vergileriyle çalışan TRT son bir ayda 37 konuk konuşmacı ekrana çıkarmış ve hepsi AKP yandaşı. TRT seçim öncesi 25 günlük sürede CHP'ye 5 saat, MHP'ye 1 saat ve HDP'ye ise 18 dakika zaman ayırmış. Ama AKP'ye 30 saat, Erdoğan'a ise 29 saat süre ayrılmış.

Buna bir de 24 saat AKP reklamı yapan, muhalefeti linç eden kanal ve gazeteleri ekleyince dev propaganda makinesinin milyonlarca insanı nasıl iğfal ettiği ortaya çıkar. 100 TL'ye tüm köy kahvelerinde a-haber seyrettirme, deniz ve kara ulaşım araçlarında yandaş TV zorunluluğu...

Ama Napolyon'u kıskandıran bu medya gücü Erdoğan'a yetmiyor! Muhalefetin sesinin çıkabildiği birkaç kanala bile tahammül edemiyor. Bugün ve Millet gazetelerine, Bugün TV'ye yapılan eşkıyalık ortada. Şimdi saray danışmanlarının gözü kalan birkaç gazete ve TV'de.

Editör: TE Bilişim