(Siyasal İslamcıların Kafasına Girinceye Kadar Yazmaya Devam Edeceğiz.)

Orta Doğu'da yaşadığımız manzaralar karşısında Türk Milletinin, Osmanlı'dan başlayarak 200 yıllık "mûasır medeniyet" tercihinin ne kadar doğru bir tercih olduğunu bir daha anlıyoruz.

Türk Milleti olarak bu tarihi tercihimiz doğrultusunda; İslam dünyasının yaşadığı ve bizi de içine çekmeye uğraştıkları bu kanlı boğazlaşmanın önüne geçebilmek ve bu ülkeler adına da rol modeli olmak için, insan sevgisi ve insan haklarına dayalı, hukukun üstünlüğü ve demokrasiyi esas alan; devletin yapılanmasını ümmet, cemaat, tarikat ve mezheplerden bağımsız bir şekilde inşâ eden ve adâletli bir toplumsal düzeni kurmak zorundayız.

Ata yurdumuz ve Anadolu coğrafyasında elde ettiğimiz zengin tarihi tecrübemize baktığımızda, Türk ve İslam dünyasını bu kaos ve kanlı hesaplaşmalardan kurtarma misyonunu da yine Türk Milleti yerine getirmek zorundadır. Bu anlamda Türkiye Cumhuriyeti de, bu misyona uygun bir politika takip ederek, rol modeli olma iddiasını ortaya koymalıdır.

Türk Milliyetçileri olarak hepimize fert fert düşen vazife; günlük siyasetin karanlık labirentlerindeki entrikalara düşmeden, bir birimize sarılarak; derinlikli ve nitelikli çalışmalar yaparak, millet olma şuurunu kuvvetlendirmek ve evrensel hukukun bütün müesseselerini, milli kültürümüzle sentezleyerek ve bu birikimi ortak mirasımız kabul ederek, ülkemiz ve bölgemiz için yeni medeniyetimizin tohumlarını atmaktır.

Güne, gündeme ve kifayetsiz muhterislerin yaptığı gibi koltuk kavgalarının ucuzluğuna saplanıp kalmadığımız takdirde, insanımızın mutluluğunu hedef alan gayretlerimiz ölçüsünde yeni medeniyet anlayışının da ancak ve ancak bu topraklarda hayat bulacağına kalben inanıyoruz.

Selam ve sevgilerimle...