Özdağ siyasetin yeni ve sivil yüzü. Eskisi kadar içimden gelerek yazı yazamıyorum.

Hele, hele bana heyecan vermiyorsa, umut vermiyorsa; hiç kalemi/klavyeyi elime alamıyorum.

Daha önce de Ümit Özdağ ile ilgili bir yazı yazmıştım.

Bazen tarihsel kırılma noktaları olur. Türk demokrasisinin ve yeni başkanlık sisteminin zaafları sonucu siyasetçilerin lehine/aleyhine olmasının çok önemi yok, ama “Türkiye'nin istikrarına katkı verip/vermeyeceği” henüz belli olmayan, oturmamış bir siyaset yolunda taşlar; yavaş, yavaş yerine geliyor.

Siyasette bloklaşmaya ulaşan Türk Siyaseti, çözüm yerine birbirini alaşağı etmenin dışında (polemik ve hakaret yapmanın dışında) bir şey üretemediği açıktır.

Sözde yeni hareketlerin, eskileri aratır şekilde; anti demokrat olduğunu, Ümit Özdağ örneğinde görüldüğü gibi, demokrasiye katkı verecek bir yenilik içermediği anlaşıldı.

İYİ Partiden Ümit Özdağ’ın ihracı sonucu, küskün milliyetçi seçmenin, %24 kararsız olan seçmenin çoğunu temsil ettiği düşünüyorum.

Ben bir yazımda, Ümit Özdağ, bir yeni parti, yeni bir siyaset anlayışı, yeni bir söylemle ortaya çıkarsa; en az yüzde onla hareket noktası olacağı üzerine yorum yapmıştım. Bunu revize etmek zorundayım: bu on beş üzerinde olması, gerçekten hayal değildir…

Türk milliyetçiliğinin en büyük sorunu: sivil bir organizasyon, sivil bir bakış açısıyla; sivil milliyetçilik ve sivil tavır ihtiyacıyla temsil ediliyor olmamasıdır.

Ümit Özdağ, gerek kendi özellikleriyle bilgi ve birikimleri ile ülkemizde, Türk milliyetçiliğinin sivil sembolü ve temsilcisidir. Gerektiğinde Türkiye’miz için Siyaseti bir kenara koyup, milli menfaatleri ön plana alabilecek; vatanperver bir siyasetçidir.

Bu çerçevede bazı çevrelerde daha şimdiden Ümit Özdağ’ın olası kuracağı bir parti korkusu paçalarını sardı. Ondan dolayıdır ki, konuşmaların tümünde “Türk milliyetçilerin hassasiyetlerini” dile getiren siyasetçiler dikkatten kaçmıyor!

Türklük, turan vurgusu ve Uygur Türklerine yapılan baskıların üst seviyede dile getirilmesinin sebebi budur! Yoksa bu sözde Türk milliyetçisi “zat-ı şahanelerinin” derdi, (herkes biliyor ki) çok başka şeylerdir!

Emek hırsızlığı ve yalan üzerine bina ettiği siyasetinin maskesi, bir kadın figürü olması sebebiyle; belki seçmen nezdinde beklediğimiz hızda maskesini düşürmemektedir!

Buna emin olun ki, “O” kişiyi, belli çevreler bilinçli bir şekilde; anket firmalarına şişirildikleri de açıktır.

Cumhur İttifakından olmak için oraya gitmek gerekmez! Bazen destek, direk olmaktan, “en direk” olması, daha anlamlı ve büyüktür!

Partisinden daha az oy alacağını bile, bile Cumhurbaşkanlığına aday olmanın tek sebebi vardır. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalmaması ve ortak adaya engel olmak!

Millet ittifakının esbabı mucizevîsi ise; Cumhur ittifakına sığınmak için, İYİ Parti Genel Başkanın bir stretjisidir. Bu sebeple bugünlerde sıklıkla gündeme getirilmektedir. AK Parti sözcülerinin bu konudaki söz ve davranışları dikkat ile takip edilmelidir.

Şimdi bugünden tarihe not düşmek lazım: yarın böyle bir şey olduğunda, bu partilerimizden bir tanesi veya ikisi baraj altı kaldığında, muhtemelen Ümit Özdağ’ı hain olarak suçlayacaklar!

Hâlbuki emeklerini yok saydıkları “Türk milliyetçileri ve seçmenlerini” yok sayanın, kendileri olduğunu unutacaklar.

Hepimiz her hatadan ders çıkartıp bas, bas bağırıyoruz “Gelin Türk milliyetçileri birleştirelim” diye!

Nedense kimse burnundan kıl aldırmıyor!

Sahada gördüğüm odur ki, Ümit Özdağ’ın kendi karşılığı vardır…

Kararsız olan %24 seçmenin çoğu milliyetçi seçmendir, dolayısı ile iyi bir örgütlenmenin Sonucu “Ümit Özdağ” ile kesin başarıdır.

Ümit Özdağ, kendine duvar olan İYİ Parti iç mücadelesi ile mi, yoksa Türk Milliyetçilerini toplamak için mi mücadele edecek?

Göreceğiz…

Herkes kendine yakışanı yapar.