Putperestliğin birçok şekli var, herhalde en bilineni siyasi putperestlik.

Siyasi liderlere kutsallık atfedilmesi, herhangi bir muhasebeye tabi tutmadan körü körüne itaat edilmesi, ilke ve ölçü Müslümanlığının yerini biat Müslümanlığının alması siyasi putperestliktir.

Yaşadığımız dünyada her görev beşeri oluşumlar ve düzenlemelerden kaynaklanır. Yöneticiyi seçen insandır, meşruiyetini yöneteceği toplumun seçiminden alır.Bir kişi veya heyeti seçmek aynı zamanda onu denetlemeyi de gerektirdiğinden putlaştırmaya imkan vermez.Normal olan insanın seçtiğinin kölesi olmamasıdır.

İslam dünyasında putlaştırma her görevi, ilahi irade ile ilişkilendirmekten kaynaklanır. Meşruiyetin halktan alınmasıyla, Haktan alınması aynı şey değildir. Halktan alınan meşruiyet siyasi liderliğe bir kutsiyet yüklemez, Haktan alınan ise tabiatı gereği kutsaldır. Görevi veren ilahi irade ise, görev alan da o iradeye layık olan kutlu kişidir. Gökten gelen bir kararla atandığı için de mutlak itaati hak etmiştir.

İlahi görevlendirme, görevlendirilene karşı eleştiriyi yok eder. Onu savunmak artık dini bir yükümlülüktür. Yetkiyi Haktan almak, halka karşı sorumluluğu ortadan kaldırır. Halk adına değil, Allah adına yönetme sonucunu doğurur. İktidarını pekiştirmek isteyen birçok yönetici, konumunu ilahi irade ile ilişkilendirerek muhalefeti bastırmıştır. İslam aleminde bir muhalefet kültürünün gelişmemesinde bu din ve siyaset anlayışının etkisi büyüktür.

Oysa İslam, siyasi ululamayı şiddetle ret etmiştir. Allah Resulü birçok hadisinde;"Ben kral değilim,ben ancak kuru et yiyen bir kadının oğluyum," "Allah'tan başka kral yoktur,"demiştir. Çünkü liderlere aşırı büyüklük atfedilmesi Allah'ın azametine ortak edilmesi, kulluk sınırlarının aşılması ve despotizme giden yolun açılması olarak görülmüştür.Yetkiyi Allah'tan alanın önünde hiçbir beşeri irade duramaz.

İslam'ın Şura ilkesi, yöneticilerin ilahlaştırılması ve onların Tanrılaşma eğiliminin engellenmesi için getirilmiş bir sistemdir.Halka danışmak, onların fikrini, onayını almak kişiyi kendini halkın üstünde görmesini, tepedenci bir siyaset ütmesini engeller.Alacağı kararlarda halkın istek ve taleplerini dikkate almak zorunda bırakır.

Siyasi Putperestliğin bir görüntüsü de ululanan kişinin istek ve taleplerinin dini değerlere tercih edilmesidir.Beşerilikten soyutlananın her davranışında, bir hikmet aranır. Bir bildiği vardır mantığı en çirkin politikaları bile hikmet çerçevesinde görür.Bu tip bir bağlılık -din gibi- bağlanmadır, kişiyi de, toplumu da felakete götürür.

Asırlardır insanları(Müslümanları) sürüleştiren siyaset biçimi bu mantıktan beslenmiştir. Çünkü dini kisveye bürülü bir siyasi liderlik sadece itaat ve biat ister.Din, tartışılması gerekenleri değil, iman edilmesi ve uyulması gerekenleri söyler.Beşeri olana, ilahi olanın elbisesini giydirmek, beşeri olanı da bir iman meselesi haline getirir.

Din- siyaset ilişkisinin bu zeminde yürümesi İslam aleminin en büyük hastalıklarından biridir. Dinle bastırmak, siyasi despotizmin en etkili silahıdır. Onun için A.Kevakibi çok haklı olarak; "siyasi despotizm, dini despotizmden doğmuştur,tarihleri boyunca Müslümanları yöneten müstebitler/diktatörler hep dini kullanmışlardır,"demiştir.Çare beşeri olanı, beşeri hudutlarda tutmak, yine Kevakibi'nin deyimiyle, keyfiliğe (kişisel yönetime) imkan vermeyecek şekilde,"yasayı otoriteye üstün kılmaktır.