Darbelerle yara alan demokrasimizin bu inkıtalarından  dolayı bir türlü rayına oturamayan siyaset düzeni, sorun çözme yerine sorun üretmeye devam ediyor. Varolan ve iyi kötü işleyen bir sistemi görünüşte aptalca, gerçekte kurnazca bir kurgu 367 heyulası ile restleşerek halkın doğrudan seçimine geçildiği C.Başkanlığı ve son referandumla geçilen hükumet sistemi çare olmak yerine dert olacak gibi görünüyor. Sistem artık tümüyle tek adamlığa dönüşüyor. Halkın ve siyasetçilerin çoğunluğunun farkına varamadığı bu değişimin yarınlarda demokrasinin sonu olma potansiyeli oldukça yüksek ve bugünün erk sahipleri de sanırım bunu istiyor.

Çoğulcu katılımcı yerine çoğunlukçu bir demokrasi düzeni erklerin tek elde toplandığı bir anayasal düzende ister istemez despotlaşır. Denetiminin bağımsızlığı olmayan yürütme güdümlü bir yargı tarafından sadece şeklen yapılabildiği bu sistemde hukuki sosyal siyasal güvenlik olmaz. Adalet yerine güç hakim olduğunda toplumda güvenlik ve huzur kalmaz. Siyasal sosyal fay hatları olan toplumda giderek çatışma başlar.

Sakıncaları tam anlatılmadığı için farkında olunmayan bun gidişat memleket hayrına sonuç doğurmaz. Ancak bunları konuşmak artık anlamsızlaştı, çünkü sistem dönüştü. Neredeyse tam ortadan 2’ye ayrılan toplumda C.Başkanı olan tüm erki kullanacak idari, mali ve hatta yargısal tüm yetkileri eline alacak. Neredeyse hiç hesap vermeden ülkeyi yönetecek, çünkü sorulamayacak. Yarışın ödülü büyük olunca stratejiler ve tezgahlarda büyük olacak. Seçmen avlama amaçlı siyasi varyeteler başlayacak.

İlkini C.Başkanı gösterdi. Geldikleri siyasi gelenek için pek makbul sayılmayan ve bağlılarınca sürekli hakaret edilen M.Kemal sonunda Atatürk oldu. Son kertede eksik kalanı tamamlamak için Atatürk’çü kesime şirinliklere başladı. Karşılık bulur mu sanmam ama görünüşte amaç bu.

İkinci yalpalama D.Bahçeli’den geldi, seçim barajının düşürülmesini istedi. Yardımcısı tevile kalkışıp MHP nin baraj sorunu yok vs dese de kimse inanmadı. Sorunu yoksa eğer niye böyle bir şeyi gündeme getirdi? Düne kadar bölücülüğün siyasi uzantısı HDP için konulduğu ve devam ettirildiğini düşündüğü seçim barajının düşürülmesini herhalde HDP için istemedi.

Esasen sistem C.Başkanlığı hükumetine dönüşünce seçim barajı hukuki ve siyasi bakımından anlamsızlaştı. Çünkü her seçimde mutlaka seçilecek olan C.Başkanı hükumeti kuracağından koalisyon veya hükumetsiz kalma gibi bir şey artık olmayacak. Dolayısıyla D.Bahçeli hiç değilse ilkesel açıdan barajın kaldırılmasını savunsaydı korkusunu ifşa etmemiş olurdu. Ama sanırım onu da akıl edemedi. Son 3 yıldır yalpalamaları sıklaştı ve savrulmaya başladı. Makamını kurtarmak için demokrasimizin katline yol açtı ama mukadder olan akıbetinden de kurtulamayacak. Saray'ın barajın düşürülmesine sıcak bakmadığı bu durumda sandık barajında boğulacak.

Siyasal kompleks ve şahsi kaprislerin esiri olmuş bu düzenden en çok fayda sağlayan korkarım ki tek adam heveslileri olacak. Başkent kulislerinde Belediye başkanlarının istifalarından sonra CHP liderinin ortaya attığı erken seçim hesapları yapılmaya başlandı. 15.Temmuz-2018 de C.Başkanlığı ve milletvekilliği seçimi olacağı tahminleri güçlendi. Yerel seçimler ise zamanında olacak. Dahası eğer tek adam rejimi sandıkta engellemezse yapılacak son yerel seçimler olacak. Çünkü düşünülen o ki belediye başkanları artık seçilmeyecek Saray tarafından atanacak. Siyaseten yalpalamaların arka plandaki pazarlıkların sebebi bunlar. Hasılı önümüzdeki yıl içerisinde ülke her açıdan çalkalanacak.

Biz gene de ümidimizi koruyalım. İnşallah her şey İYİ olacak. T.C Devletini kuran büyük devlet adamı Başbuğ M.Kemal Atatürk’ü saygı ve minnetle analım ve aydınlattığı yoldan ayrılmayalım.