Soner Yalçın: El Kaide/En Nusra'nın üzerini kapatma niyetindeler. Aksi halde… Bir fanatik dinciyi polis yaptıkları ortaya çıkacak. “Alnı secdeye değsin” kriterinin kötü sonucu ortaya çıkacak.
Sözcü yazarı Soner Yalçın, Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un öldürüldüğü suikastı irdeledi. Yalçın "FETÖ kılıfı" başlıklı yazısında suikaste giden yolları, istihbarat zaafiyetini ve yandaş kalemşörlerin dezenformasyon amaçlı yaydıkları kirli bilgileri ele aldı.
Soner Yalçın özetle şöyle yazdı:
Rus büyükelçisi cinayetinde her kafadan ses çıkıyor.
İktidar ve yandaşları, katilin FETÖ'cü olduğunu ileri sürüyor.
Gittiği dershane delil gösteriliyor.
Dayısının FETÖ'cü olduğu kanıt gösteriliyor.
Okutan kişinin firari FETÖ mensubu işadamı olduğu iddia ediliyor.
Katilin FETÖ'cü çıkması için daha çok belge/bilgi çıkaracaklar kuşkusuz.
Katil FETÖ'cü çıkarsa iktidar sorumluluğunun üzerini kapatacaklarını sanıyorlar!
KİM GÖREVE BAŞLATTI*
“Ben yapmadım Miki yaptı” çocuksu tavrı içindeler!
– Suikast silahı kimindi; devletin!
– Büyükelçiyi öldüren mermiler kimindi; devletin!
– O polisi göreve başlatma emri kimindi; devletin!
Devlet bu sorumluluğu başkasının üstüne atabilir mi?
Keza… Hangi devlet?
Gençlere kininin davacı olmasını öğütleyen bir devlet!
Koca koca laflar edilmeden önce şu görülmelidir:
Katil, büyükelçiye dokuz mermi sıktı.
Bir olayda sanık, zanlıya bu kadar çok mermi sıkarsa bu bir kin/nefret cinayetidir!
Profesyonel tetikçi bu kadar mermi sıkmaz!
22 yaşındaki katil polis, büyük hınçla tetiğe basıyor.
Bu neyin kini?
Katilin kendisi söylüyor: Halep'te yaşananlar!..
Peki… Kim/kimler bu genç polisi bu kadar mermi sıkacak ruh haline getirdi?
KATİL POLİSİN ATTIĞI SLOGAN...
– Günlerdir Ankara'daki büyükelçilik önünde ölüm yemini içenler kimlerdi?
– Günlerdir İstanbul'daki konsolosluk önünde şehit olma yemini içenler kimlerdi?
Sosyal medyada Rus diplomatları hedef gösterenler kimlerdi?
Onlara bu yolu açanlar kimlerdi?
Sonuçta, fanatik akıl dışılığın sonu budur.
FETÖ'cü deyip geçmek o kadar kolay değil.
Katil polisin sloganını attığı ‐Selefi Vehhabi‐ El Kaide/En Nusra gerçeğinin üzeri kapatılamaz!
GERÇEĞİ ARAMIYORLAR
İstihbaratçıların klasik sözüdür:
Kontrol edilemeyen kaynaklardan gelen değerlendirilmemiş/analiz edilmemiş bilgilerin girdiği yerden, sağduyu‐akıl ve serinkanlılık çıkar!
Rus uçağı düşürüldükten sonra AKP milletvekilleri, yandaşlar, Aktroller vs. neler yazmışlardı, hatırlayınız. Kendisini heyecana kaptırıp “insanın bir Rus uçağı daha düşüresi var” diye sosyal medyada mesaj paylaşan AKP milletvekili vardı!
Ben ise bu köşede Cemaat'e dikkat çektiğimde saldırılara maruz kaldım.
Neyse ki, 15 Temmuz FETÖ darbesi akıllarını başlarına getirdi! Ancak bu kez ne yapıyorlar: Nerede ne olay olsa hemen kılıfı/mazereti buluyorlar; “FETÖ yaptı!”
Büyükelçi öldürülünce “FETÖ” diyorlar, başka söz etmiyorlar:
– FETÖ provokasyonu…
– FETÖ hain eylemi…
Bu doğru mu? Hayır, şimdilik bu sonuca varmak güç.
Bakınız…
İstihbarat, bilgiyi yorumlama/değerlendirme meselesidir. Bunun için entelektüel donanım gerektirir. (Ki bunlarda ara da bulasın!)
Bilinir ki; Propaganda yalanları istihbaratın kullandığı yöntemlerden biridir. Üç hedef kitlesi vardır; yurtiçindeki kamuoyu, dünya kamuoyu ve düşmanlar!
AKP'lilerin sıcağı sıcağına “FETÖ yaptı” demelerinin sebebi gerçeği aramak değil, propaganda yapmaktır:
Üzerlerindeki sorumluluğu atma telaşı içindeler. El Kaide/En Nusra'nın üzerini kapatma niyetindeler.
Aksi halde…
Bir fanatik dinciyi polis yaptıkları ortaya çıkacak.
“Alnı secdeye değsin” kriterinin kötü sonucu ortaya çıkacak.
BİLGİ KİRLİLİĞİ
Büyük olaylardan‐krizlerden ders çıkarmayı bir türlü başaramıyoruz.
Savaş istihbaratla kazanılır.
Zaferle yenilgi arasındaki hassas dengeyi birinin lehine bozan istihbarattır.
Adam tv'ye “terör uzmanı” diye çıkıyor; ama tek yaptığı AKP iktidarını temize çekmek. Yetmiyor, katilin Müslüman bile olamayacağını söylemeye getiriyor; “Efendim sol el kaldırarak tekbir getirilmez, katil daha bunu bile bilmiyor” diyor!
“Yahu sağ elinde tabanca var görmüyor musun” diyen yok! Tek yaptıkları; yanlışlığı veya doğruluğu bulunmayan; ve kasıtlı olarak yayılan bilgi kirliliği yaratmak. Yani, dezenformasyon yapmak.
Bunların propaganda amaçlı sahte belge, el yazısı, fotomontaj gibi fabrikasyon istihbarat ve dedikodularına güven duyarak meseleleri aydınlığa kavuşturamayız.
En başa dönüp soracağız:
1) Katil polis son dönemin siyasi‐dini atmosferine kendini kaptırıp mı bu cinayeti işledi?
2) Katil polisin bağnaz ruh halinden yerli‐yabancı birileri yararlanmak mı istedi? (Yani, bilinen sözdür; zamanı gelince adamı bulunur!)
Soruları; akıl yürütme yöntemleriyle açıklığa kavuşturabiliriz:
a) Tümevarım: Suikast olgularını tek tek toplayarak genel yargıya varmak.
Bu bilgi kirliliği ortamında (a) şıkkından gitmek zor.
b) Tümdengelim: Sonuçtan/genelden, sebebe/özele varmak.
Sonuca bakarak suikastin sebebi konusunda tahminlerde bulunabiliriz.
Şöyle…
Bu cinayet Türkiye'ye neye mal oldu? Rusya‐Türkiye ilişkileri bozuldu mu; hayır. Aksine daha da güçlenmiş, yakınlaşmış gözükmektedirler. Fakat.
Bu ikili ilişkilerde Türkiye masaya artık daha mahcup oturacaktır. Örneğin… Suriye meselesinde Rusya ve itibarıyla Suriye'ye (Halep gibi konularda) pek ses çıkaramayacaktır. Bu cinayetle Suriye'de kontrol tamamen Rusya'nın eline geçmiştir.
İşte buna neden olan…
İktidarın da koruyup kolladığı fanatik akılsızlık mı?
Yoksa, istihbaratçıların dediği gibi “zamanı gelince adam bulma” meselesi mi? Aynı Paris'te PKK'lı üç kadını öldüren Ömer Güney vakası gibi…
Evet. Bu cinayete sıcağı sıcağına “FETÖ damgası” vurmak kolaycılıktır!
Askeri filozof Sun Tzu'nun dediği kulağınızda küpe olsun:
Marifetlerin en büyüğü düşmana savaşmadan boyun eğdirmektir!