Sosyal medyada yokum. Hayatıma sokmadım ama gücünün ne olduğunun bir hayli farkındayım. Nasıl mı? Yazının sonunu bekleyin.

Geçen sene Soner Yalçın, şöyle yazmıştı:

“Kim ki ‘Bu işler sosyal medyada propaganda yapmakla olmaz.’ diyorsa, “Sen, sosyal medyanın gücünü biliyormusun?’ diye sorun.”

Devâmında paylaştığı verilere göre, sosyal medya kullanıcılarının yarıdan fazlası 18-45 yaş arasındaymış. Bu rakam, 35 milyon seçmene tekâbül ediyormuş.

Buna, o târihten sonra oy hakkı elde eden gençleri de ekleyin.

Yazıyı okuyunca “Acaba AK Parti, sosyal medyanın farkında mı?” diye düşünmüştüm. Bu sorum, sosyal medyadaki muhâlefetin farkında olup olmadığıydı. Yoksa farkında olduğunu çok iyi biliyordum. Nasıl mı? Yazının sonunu bekleyin.

Sosyal medyadaki “tamam” kampanyasını gördünüz. Anlamam dediysem çok şükür, doğru tahlil yapabilirim. Tamam kampanyasının çığ gibi büyümesini, “Erdoğan, bir hata yaptı, karşı tarafın işine gelen bir kelime söyledi.” kolaycılığına kaçarak açıklamak doğru değil. Şundan eminim ki muhâlefet cephesi, iktidârın ağzından çıkacak her sözü, bir silah olarak kullanmaya hazır vaziyette bekliyordu. “Tamam” olmasa başka bir kelime olurdu.

Gezi Parkı’nı hatırlayın. Her gün binlerce ağaç kesililirken, o hâdiselerin bir ağaç yüzünden çıkması mümkün müydü?

Yalnız, Gezi Parkı ile şimdiki duruma aynı gözle bakmıyorum. Gezi, ucu belli olmayan bir bataklık, bir sokak darbesiydi. Ahlâkı yoktu. Şimdi ise seçim var, sandık var. Demokrasinin kuralları işliyor. Her şey, oy devşirme üzerine. Gezi ise sandıktan çıkanı, sokakta alaşağı etme üzerineydi.

Soner Yalçın, bugün aynı konuda bir yazı daha yazmış. Sosyal medyadan ve Z kuşağından bahsetmiş. Bu Z kuşağındaki çocukların içinde AK Partililerin de çocukları olduğuna dikkat çekmiş.

Ben, sosyal medyanın yanına dizi filmleri de eklemek istiyorum.TRT’nin reyting rekorları kıran târih dizileri miyâdını doldurdu. Çünkü târih değil, iktidar propagandasına dönüştü. Diriliş, Z kuşağına ulaşabilmek için Vikingler’e evrildi. Hamâset dizileri tutmuyor. Kenan İmirzalıoğlulu “Fatih” bile erken bitti.

Cumhur İttifâkı ciddiye alıyor mu bilemem ama Çukur diye bir dizi var. Kahramanları, müzikleri, replikleri, o biçim! Mahzûnî’nin “Zalım” türküsü aldı yürüdü; ortalığı sallıyor.

Şimdi bir örnekle meseleyi bağlayayım. Bir arkadaşımın, Z kuşağından bir oğlu var. Güzel ahlâklı, demokrat bir çocuk. Delikanlının, Gezi’deki tavrı dikkatimi çekmişti. O zaman lisedeydi. Eyleme gitmedi. Gitmek isteyenlere engel olmaya kalkan arkadaşlarıyla “Size ne!” diye kavga etti. Beri taraftan gidenleri de, “Amacınız ne?” diye sorguladı.

Şimdi üniversitede olan bu delikanlının bir özelliği var. Politize olmamak için seçimlerde oy vermedi. Referandumda da oy kullanmadı ama “evet” vereceklerini tahmin ettiği anne babasına, “Buradan bakınca Türkiye, hiç iyi görünmüyor.” diye diklendi.

Bir şey daha var. Diriliş’i hiç seyretmeyen bu delikanlı, Çukur’u kaçırmıyor.

Geçenlerde, 24 Haziran’da ne yapacağını sordum. Cevâba çok şaşırdım. İYİ Parti’ye verecekmiş.

“Bunun sırrı ne?” diye çok düşündüm. Şöyle bir cevap buldum: Baba otoritesinden, baskısından sıkılan ama âilenin birlik ve berâberliğine zarar verecek eylemlerden de uzak duran çocuklar ne yaparlar? Baba sertliğinden anne şefkatine iltica ederler. Meselâ, babası sigara içtiğini bilmez ama annesi bilir. Hatta annesinin yanında içer.

İktidarın hafife aldığı, bâzı köşe yazarı hanımların bile, “Git babaannelik yap!” diye dalga geçtikleri Meral Akşener gerçeği, işte bu. Bu gerçek, TRT’de dillendirilmese de sosyal medyada dalga dalga yayılıyor.

Bir husus daha var.

Cumhur ittifakı, Akşener’e “yok” muâmelesi yapıyor ama en çok reklamını da kendisi yapıyor. Nasıl mı? Diriliş ve Hayme Ana desem, yeter mi?

Gelelim, sosyal medyanın gücünün farkında oluşumun sebebine.

Ahmet Davutoğlu’nu başbakanlıktan istifa ettiren Pelikan çetesi, sosyal medyada örgütlendi ve taraftar topladı. Ahmet Davutoğlu’nun âkıbeti, sosyal medyada hazırlandı ve aynen planlandığı gibi de sonuçlandı.

Demem o ki bir kısım AK Partililer, sosyal medyanın gücünü çok ama çok iyi tecrübe ettiklerinden “tamam” eyleminden rahatsızlar.