İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 18 Mayıs'ta medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıda "Biz şu anda dünyada uyuşturucu konusunda metamfetamin ile mücadelemizi güçlü bir şekilde yaparsak ve metamfetamini yenersek Türkiye uyuşturucuya bağlı ölümler konusunda dünyadaki en az ölümü yaşayan ülke olacak. Buradaki dert metamfetamini mağlup etmektir" sözleriyle uyuşturucuyla mücadelede kararlılık mesajı verdi.

Ancak o tarihten bu yana uyuşturucuyla mücadelenin üç sacayağından biri olan yargıdan akıllarda soru işareti yaratan kararlar alındığına ilişkin haberler geliyor. Cumhuriyet yazarı Barış Pehlivan, bugünkü köşesinde yaşanan bu gelişmeleri derledi ve Bakan Soylu'nun açıklamalarını hatırlatarak şu soruları sordu:

"Zamanında verilen yargı kararlarına karşı eski Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ile açık polemiğe giren Bakan Soylu yine ses çıkarır mı? 

Yoksa birilerinin derdi aslında “metamfetamini mağlup etmek” değil mi?"

ALİ OSMAN AKAT'IN TAHLİYESİ

Pehlivan, yazısının ilk satırlarında Ali Osman Akat'ın şirketinin dış ticaret yetkilisinin kağıt üstünde sahibi olduğu paravan şirketlerle yaptığı Kolombiya merkezli kokain ticaretini kaleme aldı. Almanya ve Amerika'da tespit edilen skandalla başlayan bir soruşturmanın detaylarına değinen Pehlivan, aylar sonra Ali Osman Akat'ın tahliyesiyle noktalanan süreci şu sözcüklerle satırlara taşıdı:

"Çok uzun zamandır birlikte çalıştığınız bir şirket müdürünüz var. Onu dış ticaret konusunda tam yetkili yapıyorsunuz, imza yetkisi de verip kanunen sorumlu hale getiriyorsunuz. Sonra, sizin faaliyet alanınızda paravan başka şirketler de açılıyor ama bu kez kâğıt üstündeki sahibi o müdürünüz oluyor. Gün geliyor, o müdürünüz o diğer şirketler üzerinden faaliyet alanınız dışında bir şeyi Kolombiya’dan sipariş ediyor. Kargolar daha Türkiye’ye gelmeden biri Almanya’da diğeri Amerika’da açılıyor. Görülüyor ki sipariş kolilerinin içine değeri çok yüksek oranda kokain karıştırılmış. Yabancılar Ankara ile irtibata geçiyor. Soruşturma başlatılıyor. Güvenlik personeli kargocu kılığına giriyor. Gelin görün ki suçüstü yani uyuşturucuyu teslim alma aşamasında baskın yapılması gerekirken başka bir şey oluyor. Savcılık her nedense kargoların içeriğini aynı renkte kumla değiştirtip size operasyon yapıyor. İki kez tutuklanmanız istenip, ancak üçüncüsünde cezaevine girseniz de hemen iddianameniz çıkıyor ve yargılanmaya başlıyorsunuz. Mahkemede “Babamın emekli maaşıyla geçinmeye çalışıyorum” diyen o müdürünüz, sizin hiçbir şeyden haberiniz olmadığını iddia ediyor. Yetmiyor, sipariş edilen 111 kilo kargodaki kokainin “yanlışlıkla gönderildiğini” söylüyor. Sonuç: Dört buçuk ay tutuklu kalmanız yeterli görülerek siz cezaevinden çıkarılıyorsunuz, müdürünüz içeride tutuluyor. 

Holding patronu Ali Osman Akat’ın uyuşturucu kaçakçılığı davasından tahliye edilmesinin görünürdeki özetini okudunuz. İktidardan birlikte fotoğrafı olmadığı insan kalmayan Akat’ın aslında nasıl kurtulduğunun perde arkasını da bir gün öğreniriz."

Editör: TE Bilişim