3 milyar insan hastalıklarla boğuşuyor. Her yıl yaklaşık 2-3 milyon çocuk kirli sudan ölüyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) raporlarlarına göre, dünya nüfusunun yarısının kullandığı sular, temiz ve hijyenik değil. Ölümcül enfeksiyonların % 45'inin sebebi kirli sular..
Gelişmiş ülkelerde son yıllarda artan hastalıkların temel sebebi asidik toksin maddeler..

Hipertansiyon, diyabet, yüksek kolesterol, depresyon, anksiyete, kemik erimesi, kanserler ve daha pek çok hastalığın temelinde asidik toksin maddeler var.

Şehir sularının arıtılması sağlıklı su içtiğimiz anlamına gelmiyor. Borular, su depoları kimyasal ve bakteriyolojik olarak suyu kirletiyor. Ayrıca bakteri ya da virüslerden arınmış bir su bile sağlıklı su sayılmaz.

Suyu içmeden önce kaynatın

Suyu kirleten maddeler bakteriler, parazitler, virüsler; minik, korkutucu ve öldürücü yaratıklar.

Ayrıca suda kansere sebep olan Arsenik, Asbest ve Radyonükleid maddeler de bulunabiliyor. Yavaş etki gösteren bu kimyasal maddeler başlangıçta pek dikkat çekmiyor ama zamanla sinsi etkilerini gösteriyor. Fark edildiklerinde ise çoğunlukla geç kalınıyor.

Suyu kirleten birçok kimyasal maddeyi biz üretiyor ve sorumsuzca toprağa, suya bırakıyoruz. Birçok yerleşim yerinin çevresindeki su ve toprak artık temizliğini kaybetti. Meselâ İstanbul çevresinde, boş araziye gömülmüş halde bulunan kimyasal madde bidonları, ülkemizin çevre ve toplum sağlığı açısından ne kadar kötü bir durumda olduğunu belgeledi.

Sağlığı tehdit eden bu kimyasallar her sene binlerce insanın hayatını karartıyor.

Tarım alanlarını da gübreler kirletti

Azotlu tarım koruma ilaçları, sunî gübreler de suları kirletiyor. Tarım alanlarındaki yeraltı kaynak sularında nitrat miktarı bu yüzden fazla çıkıyor. Organik kimyasal maddeler, yarım asırdan beri toprağa, havaya ve suya karışmaya devam ediyor.

Netice olarak “sudan gelen tehdit”le akciğer, böbrek, mide ve kolon kanserlerinde önemli artışlar oluyor.

Editör: TE Bilişim