Yıl 1973 son işçi kafilesi Türkiye'den Hollanda'ya.

Hollanda'da 1970'li yıllarda büyük bir arazi üzerine kurulu iki tesis.

Biri ileri teknoloji elektronik parçaları üreten modern bir Fabrika, diğeri hemen bitişiğinde

" Süt ürünleri üretim tesisi."

Hollanda'lı fabrikanın yeşil alanında 200 inek ile süt ve süt mamulleri üretiyor.

Çiftlikte ve süt mamulleri ürünlerinde çalışmaları için 1973 yılında Türkiye’den Avrupa’ya son resmi İş ve İşci Bulma Kurumu aracılığı gelen son işçiler.

O zamanki isimleri ile misafir işçiler gelir. (Gastarbeiter)

Gelen misafir işçilerden 20 kişi Türkiye’nin muhtelif şehirlerinden Konya, Sivas, Çorum, Trabzon, Gaziantep, Giresun, Denizli, Kütahya, Rize gibi çiftçilik hayvancılık, tarımla uğraşan kasabalı ve köylülerdir.

Hollanda’ya getirilirler orada 4'er kişilik misafirhanelere yerleştirilirler.

Bir iki gün çevre tanıtılır, sonra çiftlikte işe başlarlar.

Türk işçileri bu süt mamulleri üretimindeki hayvanların bakımında çalışırlar.

Hayvanlar fabrikanın çimen alanında otlanır.

Çimenler bölmeler aracılığı ile ayrılmış hayvanlar bir taraf da otlanır, diğer tarafın çimenler yeşerince öteki tarafa geçilir.

Türk işçileri Çiftlikte hayvanların bakımı temizlik, yem, sulama gibi işlerle bir kısmı da süt mamulleri bölümünde çalışmakta.

Hollandalı sistemi öyle kurmuş ki; sabah yemler geliyor, temizlik yapılıyor inekler otomasyon makineler ile el değmeden sağılıyor.

Sütler yine el değmeden muhtelif yerlerden otomatik olarak geçiyor peynir, yoğurt, süt ürünleri olarak ambalaj yapılıyor.

Bilmenizi isterim: Hollanda tarım, tarıma bağlı ürünlerde ihracat da, coğrafi küçüklüğüne rağmen yıllık 92 milyar Euro ile ABD'den sonra ikinci Ülke.

Hollandalı patron periyodik olarak toplantı yapıyor. Çalışanlarına her iki işletme ile ilgili bilgi verdikten sonra fabrika işçileri ve tarım işçilerini ayırıyor.

Tarımda, çiftlikte, hayvan süt üretimindeki çalışan elemanlara:

" Herhangi bir teklif, öneri veya sorunlarının olup olmadığını " soruyor.

Daha çok süt nasıl elde ederiz diye çalışanlardan muhtelif teklifler alıyor.

Yerli bir işçi olan Hans " ineklere müzik dinletelim Mozart, Bach önerisinde bulunuyor. "

Bir başka işçi Frank; ineklere Lâle yedirelim, bir başkası toplantıda ineklere daha çok süt vermesi için ahıra klima yaptıralım teklifi sunuyor.

Bu vesile ile işletme sahibi hem işçilerin düşünce ve fikirlerine önem verdiğini gösterip onlara, prim vererek motive ediyor. Hem de hakikaten ineklerden daha fazla süt elde ediyor.

Gel zaman git zaman böyle devam ediyorlar bizim Türk işçileri de şaşkın şaşkın, hayretler içerisinde, kafa sallaya sallaya bunları dinliyorlar bazen hayretler içerisinde, bazen inek müzik dinleyecekmiş yahu küçük Emrah mı? Yoksa İbrahim Tatlıses mi ?diye alay ederek işlerine devam ediyorlar.

Günün birinde bizim vatandaş yine o bilgilendirme toplantısında söz alıyor.

Patron ve çalışanlar şimdiye kadar hiç konuşmayan Türk işçisinin ne söyleyeceğini ne teklif, ne önereceğini merakla beklerken.

Türk işçisi; benim bir teklifim yok, bir önerim yok, her şey güzel , sistem mükemmel çalışıyor.

Bende burada 5 yıldır çalışıyorum, patrondan ve arkadaşlarımdan çok memnunum.

Şimdi benim sorum Patrona:

Ben 5 yıldır sistemi iyi inceledim takip ettim hayvanlar sağılıyor süt otomatik tesislere geliyor orada hiç el değmeden süt ve süt ürünleri yapılıyor.

Benim yıllardır anlamadığım içinden çıkamadığım.

Patron siz bu süte SUYU nerede ve nasıl katıyorsunuz?

Bir türlü çıkaramadım bunun sırrını bana açıklar mısınız?

Batı da patron işçi ilişkileri açısından ibretlik gerçek bir hikâye.

Bizde her iki kesimde patron da, işçi de maalesef sınıfta kalmıştır.