Malum virüs hızla yayılıyor ve devletimizin aldığı tedbirlerin seviyesi de artmaya başlıyor. Öyle ki; ismi verilmeyen bir Bilim Kurulu Üyemiz de bu virüse yakalandı. Hastalığın ilk günlerinde, bir enfekte vatandaşımızdan virüsü kapan Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu hocamızı kaybettik. İsmi, yenilenen Okmeydanı Hastanesi'nde yaşatılacak. Sağlıkçılarımızın enfekte olduklarının haberleri geliyor. Dostlarımızın yakınlarının enfekte olduklarını duymaya başladık. İlk hafta 65 yaş üstüne gelen sokağa çıkma yasağı, 60 yaşa çekildi ve 20 yaş altını da kapsar hale geldi. Muhtemelen haftaya veya bir sonraki hafta, 30 şehrimizde sokağa çıkma yasağı kararı gelecek.

Tüm dünya bu sorunlarla uğraşırken, muhalefet yine aslı belli olmayan belgelerle geçmişi kurcalıyor ve Cumhurbaşkanı'nın başlattığı yardım kampanyasını karalamaya gayret ediyor. Böyle bir durumda; birlik beraberlik mesajları verilmesi gerekirken, bu şekilde hareket etmek, kendilerine güvenen kesimin kafasında soru işaretleri bırakıyor.

Ülkede para yok. Ne varsa sattılar. Yandaşlara ihaleler verdiler ve parayı bir zümrenin tasarrufu dâhilinde tuttular. Bunları hepimiz biliyoruz ama şu an durum farklı. Muhalefete karşı kendisini savunan Cumhurbaşkanı'nın verdiği örnek gibi; bir savaş durumundayız. Düşman gözle görünmüyor. Canlarımızı alıyor, ekonomimizi çökertiyor ve sosyal hayatımızı yok ediyor. Bunu; Gazi Mustafa Kemal Atatürk' ün, tasarrufundaki yasama yetkisiyle çıkardığı, "Tekalif-i Milliye" kanuna dem vurarak anlattı Sayın Cumhurbaşkanı.

Peki nedir Tekalif-i Milliye?

Aşağıda yazılı olan maddeleri kapsıyordu. Para yoktu, kıyafet yoktu, yemek yoktu. Anlayacağınız; aklınıza gelebilecek her şeye ihtiyaç vardı ve kimsenin keyfini bekleyecek zaman da yoktu. En önemli ilke; "Devlet Ebed Müddet" idi. Para yine kazanılabilir, yeniden iş bulunabilir ve sosyal yaşantı eski haline gelebilirdi ama ya devlet yok olsa, ekonomisi çökse, çok daha iyi mi olacaktı? Uçak anonslarında bile, önce kendi, sonra çocuğunuzun maskesini takın uyarısının altında yatan anlam da şu anki durumun bir benzeridir aslında.

İşte o Tekalif-i Milliye emirleri;

1-Her ilçede bir tane Tekâlif-i Milliye Komisyonu kurulacak.

2-Halk, elindeki silah ve cephaneyi 3 gün içinde orduya teslim edecek.

3-Her aile bir askeri giydirecek.

4-Yiyecek ve giyecek maddelerinin %40'ına el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri ödenecek.

5-Ticaret adamlarının elindeki her türlü giyim eşyasının %40'ına el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri ödenecek.

6-Her türlü makineli aracın %40'ına el konacak.

7-Halkın elindeki binek hayvanlarının ve taşıt araçlarının %20'sine el konacak.

8-Sahipsiz bütün mallara el konacak.

9-Tüm demirci, dökümcü, nalbant, terzi ve marangoz gibi iş sahipleri ordunun emrinde çalışacak.

10-Halkın elindeki araçlar bir defa olmak üzere 100 km'lik mesafeye ücretsiz askeri ulaşım sağlayacak.

Hülasa; Sayın Cumhurbaşkanı ve diğer tüm siyasiler de dahil olmak üzere, hiç birimiz, devletin gücünden, devamından önemli değildir. Ayrıca; yardım gönüllü esasına göre yapılır. Ya yaparsın, ya da susarsın!