Tekfir daha çok dini tartışmalarda kullanılan bir kavram,bir Müslüman'ın bir başka Müslüman'ı kafir ilan etmesi, din dışı olarak göstermesi anlamına gelir.

İslam, asılsız, gerekçesiz tekfiri yasaklamış, bu tarz bir suçlamanın aslı yoksa suçlayana geri döneceğini ifade etmiştir.

Bu kaçınma emrine rağmen, İslam dünyasında birbirini tekfir eden gruplar hiç eksik olmamıştır. Öyle ki bazı İslam ülkelerinde bu adla örgütler bile kurulmuştur.

Mısır'da kurulan Et-Tekfir vel Hicre bu örgütlerden biridir. Temel görüşleri herkesi kafir ilan etme, din dışı saymaya dayanır.Onlara göre, toplum da, hükümetler de kafirdir. Dört Büyük mescit, (Mescit-Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi,Kuba ve Kudüs) dışındaki tüm mescitler Dırar mescidi (münafıkların mescidi) hükmündedir. Bu akımın böyle daha birçok bir selam ve selamet dini olan İslam'la bağdaşmayan görüşleri vardır. Antenleri, dikkatleri, tepkileri hep kendileri gibi düşünmeyen Müslümanlara yöneliktir. Bu tip örgütler kendi yorum ve düşüncelerini tek doğru sandıkları için tabiatları icabı indirgemecidirler.

Milliyetçiliğin de böyle indirgemeci, dışlayıcı, farklılıkları çerçeve dışına itici, milliyetçiliğin kafiri ilan edici biçimleri vardır. Kendileri gibi düşünmeyenler, ya hain ya gayri millidir. Milliyetçiliğin millete, yani o toplumu oluşturan bütüne istinat ettiğini görmezler. Milliyetçiliği, millet üzerinden değil, kendi klanları, partileri, örgütleri üzerinden yapar, yorumlarlar. Yorumlarının çıkış noktası, milletin bütünü değil, içinde bulundukları sosyal kategorinin hassasiyetleri ve öncelikleridir.

Oysa milliyetçilik milletten aşağı kategorilere indirilemez. İndirildiğinde milliyetçilik olmaktan çıkar bir nevi kabileciliğe,aşiretçiliğe,fırkacılığa dönüşür. Milliyetçilik, matbaanın bulunması, basın ve yayının gelişip, yayılması ile geçirilen evrimin sonucu ortaya çıkmıştır.Amacı bu parçalardan bir bütün inşa etmektir. İletişim devrimi, insanları ilk defa kendi dar cemaatlerinin dışına çıkararak daha büyük bir toplulukla buluşturmuş, ortak duygu ve değerler oluşturarak onların etrafında toplanmanın yolunu açmıştır. Milliyetçiliğin hedefi de, farklı tutum ve davranışları tekfir edip milliyetçiliğin dışına atmak değil, toplumun parçalarını -ortak değerlerden hareketle- bütünleştirmek,alt kimlikleri aşan bir üst kimlik oluşturmaktır.

Milliyetçilik en büyük zararı tekfir milliyetçilerinden görüyor.Farklı düşünen, milliyetçilik tonu,tutumu farklı olanları milliyetçilikten tekfir etmek, onu bir bütünleştirme doktrini olmaktan çıkararak,milliyetçileri bile bölen bir mekanizma haline getiriyor. Milliyetçiliğin millete yayılamamasının, etnik talepler karşısında çözüm yolları üretememesinin arkasında biraz da bu gerçek yatıyor. Tekfir milliyetçiliği, dikkatini dışarıdan gelecek tehlikelerden çok, farklı milliyetçilik tiplerine odaklar. Gündeminde daha çok öteki milliyetçilikler vardır, her an pusuda onları kollar, onlar üzerinden politika yapar. Dili keskin, sesi yüksek,fikirleri doğmatiktir. Böyle bir milliyetçilik,bırakınız toplumu bütünleştirmek, milliyetçileri bile dağıtır.

Türkiye'de milliyetçilik yapan grupların bir kısmı bu hastalık ile maluldür.Milliyetçiler birbirlerini tekfir ettikçe, milliyetçilik itibar kaybediyor, asıl yolu kesilmesi gerekenler giderek büyüyor.Sonunda kaybeden hem millet, hem de milliyetçiler oluyor. Bu tekfir milliyetçiliği bitmediği takdirde kazanan hep başkaları, kaybeden milliyetçiler olacaktır.