Peker'in 7. videosu tam bir felaket. Öyle iddialar var ki, hukukun kırıntısı kalmış bir devlet bile bunu kaldıramaz.

Önceki yazımda Süleyman Soylu'nun artık bakanlık yapamayacağını yazmıştım. Şimdi daha ilerisini söylüyorum, Soylu'nun artık bu ülkede siyaset yapma şansı dahi kalmamıştır. Onu orada tutmaya sayın Cumhurbaşkanının bile gücü yetmez.

Kağıt üstünde yetki elbette Cumhurbaşkanında, ama bazen kamuoyu o hale gelir ki, o yetkiyi vatandaşın beklediği yönde kullanmaktan başka çare kalmaz.

Soylu olayı da öyle.

Cumhurbaşkanı, Soylu'yu orada tutarsa Soylu ile ilgili iddiaların muhatabı haline geleceğinden böyle bir riske girmez.

Elbette kimseyi peşin olarak suçlamıyorum, böyle bir niyetim de yok. Kesin hüküm olmadıkça hiç kimse suçlu ilan edilemez. Ancak bu kadar iddiadan sonra kimse üç maymunu oynayamaz, kulağının üstüne yatarak hiçbir şey olmamış gibi davranamaz. "Git aklan" demek suçlamak demek değildir.

Olay sadece Soylu ile sınırlı değil. Peker tarih ve yer vererek Binali Yıldırımı'ın oğlu Erkan Yıldırımla ilgili de iddialarda bulunuyor. Uyuşturucunun onun gemileri ile taşındığını, Venezuella'da bu amaçla yer kiraladığını belirtiyor. Hatırlanacağı üzere 17/25 Aralık'ta internete düşen bir ses kaydında Cengiz İnşaatın sahibi, Binali Yıldırım ile ilgili de iddialar da bulunmuştu. O tarihte bu olay kumpas diye kapatıldı, çok üzerinde durulmadı. Şimdi Erkan Yıldırım ile ilgili iddialar da gündeme gelince ister istemez dikkatler 17/25 Aralık'a dönüyor.

Mesele bir kişinin bakanlığı meselesi değil. Sistematik bir uyuşturucu ticaretinden, Kıbrıs'ta öldürülenlerden, PKK'ya yardım iddiasıyla soyulan iş adamlarından söz ediliyor. Peker, Ağar bana Çorumlu bir iş adamını arattı, sonra Ağar'ın o kişiden çanta ile para aldığını öğrendim, diyor. Bütün bu çirkinliklerin vatan- millet maskesi ile yapıldığını söylüyor. Yani bazıları terör mücadelesinde hayatını sebil ederken, bazı beyler onların mukaddes kanları üzerinden ceplerini doldurmakla meşgulmüş.12 Eylülde de öyle olmadı mı? Biz yandık, vurulduk, ezildik, evinde oturanlar kahraman oldu.

Bu iddiaların hangisi yabana atılabilir?

Önce suçla, sonra soy.

Kardeşini tanık göstererek Kıbrıs'a falan kişiyi öldürmeye gittiler birincide olmadı, daha sonra Korkut Eken'e sorduğunda o işi hallettiklerini söylediğini ifade ediyor.

Yani cinayet, rüşvet, uyuşturucu ticareti, soygun ne ararsanız var.

Bunca iddiaya rağmen yargı hala harekete geçmedi. Niye geçmedi, çünkü bağımsız değil. Onun için yıllardır yargı bağımsız olmazsa ucu siyasete dayanan hiç bir suçu soruşturamaz diyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti, yüzyıllık tarihinin en kötü yönetimi, en tartışmalı isimleri ile karşı karşıya.Her ülkede şu veya bu oranda mafyatik yapılanmalar vardır.Ama hiç bir ülke bu organize suç şebekelerinin -devlete sirayet etmesine- müsaade etmez.Ederse devlet olma vasfını kaybeder.

Sayın Cumhurbaşkanı yargıyı harekete geçirmek, iddiaların muhatabı olanları görevden alarak onlara temizlenme/aklanma imkanı vermek için ne bekliyor bilemiyorum. lakin geçen her dakikada yıpranan devlettir.Bu iddialardan aklanmayanları bu millet ve bu ülke taşıyamaz. Olayı sürüncemede bırakmak, iddiaların muhatabı olanlara da kötülüktür. Yargı harekete geçmekte geciktikçe, maşeri vicdan harekete geçmekte bunu bir suçluluk kompleksi olarak değerlendirip iddiaların muhataplarını mahkum etmektedir.Türkiye'nin en büyük ihtiyacı temiz toplum, ahlaklı siyasettir. Zira ahlaklı bir siyaset ancak temiz bir toplumdan çıkar.