Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), ilki dün gerçekleştirilen asgari ücret toplantısının ardından gelen ilk karara tepki gösterdi.

Türk-İş Genel Sekreteri ve Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, Ankara'da düzenlenen basın toplantısında, bazı sermaye gruplarının asgari ücret artışının rekabeti engelleyeceği yönündeki açıklamalarını yersiz bulduğunu söyledi.

İhracatçılardan gelen bu teklifi "kendilerine işçi değil köle aradıklarını gösteriyor" şeklinde değerlendiren Kavlak, “Ekonomik rekabeti düşük ücretle sağlamak üzerine yaklaşımlar doğru değildir. Bu anlamda, ekonomik büyümenin sürdürülebilir olması da önemlidir. Bunun için büyümenin kapsayıcı olması gerekir” dedi.

TİM REKABETİ KAYBEDECEKLERİNİ SAVUNMUŞTU

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, 2023 asgari ücretinin 500-600 dolar olması durumunda rekabetçiliklerini kaybedeceklerini söylemiş ve “Fiyat verenler çok hassas olmalı" diye konuşmuştu.

ÇALIŞANA EŞİT PAY TALEBİ

Kavlak’ın konuşmalarının satır başları şu şekilde:

"Çalışan kesimler, ülkede sağlanan büyümeden, eşit biçimde pay talep etmektedir.

Son açıklanan resmi rakamlara göre, ülkemiz üçüncü çeyrekte yüzde 3.9 oranında büyümüştür. Ancak geçen yılın üçüncü çeyreğine göre sermayenin bu büyümeden aldığı pay, yüzde 54.6'dan yüzde 55'e yükselmişken, emeğin bu büyümeden aldığı pay, yüzde 29,8'den yüzde 26,3'e gerilemiştir.

Bu rakamlar ortadayken, bazı sermaye gruplarının asgari ücret artışının rekabeti engelleyeceği yönündeki açıklamaları, kendilerine işçi değil, köle aradıklarının belgesidir.

‘REKABETİ DÜŞÜK ÜCRETLE SAĞLAMAK DOĞRU BİR YAKLAŞIM DEĞİL’

Milyonlarca çalışan ve ailesinin yanı sıra toplumun geniş kesimi, yapılacak çalışmanın sonucunu umutla bekliyor. Umuyoruz ki alacağımız karar hayal kırıklığına yol açmaz, toplumsal barış getirir. Toplum olarak buna her zamankinden daha çok ihtiyaç var.

Ekonomik rekabeti düşük ücretle sağlamak üzerine yaklaşımlar doğru değildir.

Asgari ücret çalışmalarında ekonominin içinde bulunduğu durum bahane olarak kabul edilemez. Çünkü konuştuğumuz asgari ücrettir.

‘TÜRKİYE ASGARİ ÜCRETLİ ÜLKESİ HALİNE GELDİ’

Hiçbir ekonomik gerekçe, asgari ücretlilerin içinde bulunduğu yoksulluk şartlarını kapatamaz… Kapatmamalıdır.

Türkiye ne yazık ki asgari ücret ülkesi haline gelmiştir. Oran yüzde 50’lerin üzerinde. Asgari ücretin artırılması kadar önemli olan konu da asgari ücretle çalışanların sayısının düşürülmesidir.

‘GELİR VERGİSİNDE ÜCRETLİLER LEHİNE AYRIM YAPILMALI’

Çalışanların bir önemli beklentisi de, vergide kalıcı bir adaletin sağlanmasıdır. Ücretli çalışanların yıl içinde yaşadıkları vergi kaybının önüne geçilmesidir. Türkiye'de ücretli çalışanlar üzerinde ağır bir vergi bulunmaktadır. Yılın başında alınan net ücret, vergi kesintileri nedeniyle ilerleyen aylarda giderek azalmaktadır.

2002’de gelir vergisi tarifesi brüt asgari ücretin 22,9 katı iken, günümüzde sadece 4,9 katına denk gelmektedir. Her geçen yıl işçinin ücretinden eksilmektedir.

Ücretliler genellikle ‘sabit gelirli' olarak tanımlanır. Oysa mevcut vergi yapısıyla ‘azalan gelirli' olarak tanımlanması gerekmektedir.

Asgari ücretliler başta olmak üzere kamu ve özel sektörde çalışan milyonlarca işçi ve memurun gelir vergileri, kaynağından kesinti yapılarak ödenmektedir.

Anayasamızın 73. Maddesi gereğince, yapılması gereken, “az kazanandan az, çok kazanandan çok” vergi alınmasıdır. Oysa Türkiye'de gelir ve kazanç üzerinden alınan verginin yaklaşık üçte ikisi ücretliler tarafından ödenmektedir.

*Vergi oranları ile gelir vergisi tarifesinde ücretliler lehine ‘ayrım' yapılması gerekmektedir.

‘ÜÇLÜ MUTABAKAT SAĞLANMAZSA İMZA ATMAYACAĞIZ’

İçlerine sinmeyen bir rakamın altına imza atmayacaklarını vurgulayan Kavlak’a, ‘böyle bir durumda imza atmamak dışında ne yapacakları’ sorulduğunda ise şu yanıtı verdi:

“İmza atmama dışında bir eylem yapma şansı yok. Üçlü mutabakat sağlanmazsa imza atmayacağız. Niye atmadığımızı da çıkıp kamuoyuna açıklayacağız, daha ilerisinde yapabileceğimiz bir şey yok. 15 kişilik komisyonda biz sadece 5 kişiyiz. Oy çokluğu ile alınıyor karar.”

Editör: Yadigar Hanım