Cem Ayaz'ın yazısı şöyle:

Özlemişiz.
Ne çok özlemişiz…
Artık Türk yurdunda, artık Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye’sinde “Ne mutlu Türk’üm diyene” diyebilen bir ses, bir zafere yürüyüş başladı.
Türk milleti Zafer’e yürüyor.
Gençleri görüyorum, pırıl pırıl Türk gençliğini. Atatürk’ün Cumhuriyetimizi emanet ettiği, emperyalizmin yeni bir tabir ile yaftaladığı “Z kuşağını” değil, Türk gençliğini.

ZAFER YÜRÜYÜŞÜ

İzmir’de bugün Zafer Partisinin 1. olağan kurultay günüydü. Elbette önce bir yazar ve YouTube TV programcısı gözü ile orada bulunan halkı şöyle bir gözlemledim. İnançlı, kararlı ve azimli bir zaferin gönüllü, gönülden yürüyüşçüleri.
Bir zafer yürüyüşü…

UNUTMAYIN!

Aydınlık ve Atatürk Cumhuriyeti yüzlerine yansımış heyecanlı yurtseverler. İl Başkanları, ilçe başkanları, delegeler ve Zafer Partisine gönül verenler. Türk ulus devleti, Türk ulus kimliği ile yoğrulmuş çoşkulu yürekler.

Emperyalizm, 10 Kasım 1938 sabahı saat 9’u 6 geçeden bugüne kadar, Anadolu ve Trakya’da, bu toprağın çocuklarının, bu toprakları kendi kendine yönetmesine müsaade etmedi diye düşünürüm hep. Siyasal tarihimizin izlerini takip edenler ne demek istediğimi anlayacaktır.
Çünkü tarih ancak sadakati mükâfatlandırır, unutmayın.

Çünkü tarih ancak sadakati mükâfatlandırır…

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof Dr. Ümit Özdağ’ın Türk milletine önemli mesajları vardı. Müsaadenizle o konuşmayı sizler ile paylaşmak ve tarihe not düşmek istiyorum.

ÖRTÜLÜ İSTİLA

“Sevgili İzmirliler, sevgili Zafer partililer partimiz kurulalı on ay oldu ve bütün engellemelere rağmen adım adım Türkiye’nin her yerinde, örgütlendik, mücadele ettik, Türk milletinin gerçek sorunlarını ve bu sorunların çözüm önerilerini, mahalle mahalle, sokak sokak dolaşarak anlattık ve bütün basın yayın organları kapanırken sosyal medya üzerinden partimizin temel tezlerini kararlılıkla izah ettik.

Tekrar tekrar Türkiye’ye yönelik örtülü istilayı ve bu örtülü istilanın ortaya çıkaracağı büyük felaketleri, büyük Türk milletine anlattık”sözleri ile konuşmasına başlayan Ümit hoca sözlerine şöyle devam etti:

YÜKSELİŞ

“Bize, sizin programınızda başka bir madde yok mu dediler, ancak bazı şeyleri anlatmak için binlerce kez tekrarlamak gerekiyor ve sonunda onuncu ay biterken, fabrikalarda, okullarda, meydanlarda, çarşıda pazarda, kafelerde Zafer Partisi konuşuluyor ve partimiz büyük bir hızla yükselişe devam ediyor.”

ZAFER PARTİSİ KONUŞULUYOR

Bu noktada sokağın içinden bir yurttaş olarak Ümit hocanın bu tespitine hak veriyorum. Benim düşünceme göre siyasette gündemi belirleyen, siyasetin geleceğini belirler. Uzak veya yakın her yer ve herkes tarafından Zafer Partisinin konuşulduğuna bizzat şahitlik ediyorum.

SİZE İHTİYAÇ YOK, BİZE İHTİYAÇ VAR!

“Partimizin kurulduğu günlerde partimizin kuruluşundan rahatsız olan birçok kuruluş, kişi ‘Türkiye’de şu kadar parti var, niye siz parti kuruyorsunuz, parti enflasyonunun olduğu yerde yeni bir partiye gerek mi var diyorlar ancak onuncu aya geldiğimizde Zafer Partisinin Türkiye’nin nasıl ihtiyaç duyduğunun ortaya çıktığı ve biz şimdi onlara diyoruz ki, size ihtiyaç yok bize ihtiyaç var!”

Bence iktidara ve “onun muhalefetine” yani Ümit hocanın deyişi ile “sarı muhalefete” bakınca bu söze  hak vermemek elde değil.
Hak vermemek elde değil…

ATATÜRK ÇİZGİSİNDE DURUYORUZ!

“Zafer Partisine gelene kadar Türk siyasetinde sahte bir bölünme vardı. Bir tarafta Cumhur ittifakı öbür tarafta millet ittifakı ya da Deva ve Gelecek’in katılmasından sonra Ak-millet ittifakı. Peki bunlar arasındaki temel ayrım ne, bakıyorsunuz Ak Parti ‘Biz 1921 Anayasasından yola çıkacağız’, 1921 Anayasasından yola çıkacağız ne demek, 1924 Anayasasının ortaya koymuş olduğu, milli ve üniter devleti tanımıyoruz demek, peki CHP ne diyor ‘biz de 1921 Anayasasından yola çıkacağız’ diyor, İyi Parti ne diyor ‘Biz de 1921 Anayasasından yola çıkacağız’ diyor, Deva, Gelecek, Saadet ne diyor ‘Biz de 1921 Anayasasından yola çıkacağız’ diyor ve artık kamusal ve siyasal yaşamda herkes kendi kimliği ile katılım sağlayacak yani Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak değil, etnik ve mezhepsel kimlikler ile katılacaksınız diyor, işte Cumhur ve Ak-millet ittifakının duruşu bu, 1921 Anayasası, Hürriyet ve İtilaf çizgisi, ademi merkeziyetçi, federasyoncu zihniyet, biz Zafer Partisi olarak 1924 Anayasası, milli devlet, üniter devlet ve Atatürk çizgisinde duruyoruz!”

Paragrafların en başında, özlemişiz, ne çok özlemişiz demiştim ya?
Türk’ün öz yurdunda Atatürk çizgisinde duran siyaseti çok özlemişiz…

cem ayaz

GELDİKLERİ GİBİ GİDECEKLER!

“Bunların aralarındaki itilafın aslında fikri bir yapısı yok, Cumhur ittifakı ABD ve AB’Yİ dönmüş ‘Aman beni götürme’ diye yalvarıyor, Ak-millet ittifakı da AB ve ABD’ye dönmüş ‘Aman beni getir diye yalvarıyor, peki tek farkımız bu mu, 1921 Anayasası mı, bakın Türkiye’nin en önemli meselesi hiç şüphesiz, 2011 sonrasında başlayan örtülü istila ile on milyonu aşkın sığınmacı ve kaçağın gelmesidir. Bu konuda da her iki ittifaka bakıyorsunuz hepsinin söylediği şey aynı “Gönüllü geri dönerler.

21 Anayasası ve gönüllü geri dönerlerde uzlaşıyorlar, oysa Türk milletine bir yalan söyleniyor, gönüllü olarak kimse geri dönmez, Zafer Partisi bu noktada da onlardan ayrılıyor ve diyor ki ‘ Geldikleri gibi gidecekler ve gerekirse zorla gidecekler!”
Ne zorlu bir süreç.
Ne haklı bir çığlık ve ne kararlı bir duruş. Bana göre de, sığınmacılar sorunu, bugün ve yakın gelecekte Türk Ulusu için önemli tehlikeleri barındıracak gibi gözüküyor.

HALKÇI VE DEVLETÇİ BİR EKONOMİ
“Sizin sığınmacıları yollamaktan başka bir politikanız yokmu, ekonomi ile ilgili bir şey söylemiyormusunuz diyorlar. Sanki bütün TV kanalları bizi davet ediyor, ekonomi ile ilgili programımızı soruyor da, biz de söylemiyoruz. Bir de davet ettikleri var. Onları davet ettiklerinde ekonomi politikalarını sorduklarında, davet edilen her iki ittifakın temsilcileri ne diyorlar, Nebati ‘gözlerime bak’, ekonomik programı adamın gözlerinden ibaret, peki Kemal Kılıçdaroğlu’na sorduklarında ne diyor ‘Babacan hazırlıyor”. Bunların hepsi neoliberal, tüketim ekonomisinin yeni borçlar bulma uzmanlarından başka hiç birşey değil.

Biz diyoruz ki, dünya jeopolitik ve ekonomik olarak büyük bir dönüşüm dönemine girmiştir ve bu dönemde, devlet ve milletlerin tekrar sanayi ve tarımda üretime dönmesi gerekiyor, Türkiye’yi bir kumarhane ekonomisinden, bir rant ekonomisi olmaktan çıkarmalı ve tekrar üreten ülke haline getirmeliyiz, onun için Zafer Partisi olarak devlet yatırımlarını planlayacağımız bir çerçeveyi ďüşünüyoruz, Devlet Planlama Teşkilatını kuracağız, oniki yıllık kalkınma planları yapacağız, devlet büyük bir tasarrufa gidecek, bu büyük tasarruf, Suriyelilere yapılan yılda 9 Milyar Dolarlık yardımın durdurulması, değişik ülkelere insani yardım adı altında yapılan yılda 7 Milyar Doları bulan yardımın durdurulması, lüks harcamaların durdurulması, gereksiz ekonomiye katkı yapmayan ama 5’li çeteyi zenginleştiren yatırımların durdurulması ve elimizdeki kaynakların Türkiyenin sanayi kapasitesini arttıracak, istihdam alanı yaratacak, gençlik için iş sahası yaratacak alanlara yatırılmasını öneriyoruz.
Biz ekonomide AVM’ler değil, fabrikalar, atölyeler ve laboratuvarlar inşa eden bir ekonomik yaklaşımı savunuyoruz. Cumhurbaşkanlığı uçaklarının satıldığı, yazlık saraylarının şehit ailelerinin yakınlarına tahsis edildiği, Ankara’daki sarayın Türkiye Bilimler Akademisine dönüştürüldüğü, kamu özel iş birliği ile gerçekleştirilen yerli Duyunu Umumiye niteliği taşıyan bütün yatırımların devletleştirildiği, yurtdışına götürülen paraların da gerekirse canlarına okuyarak geri getirildiği bir ekonomik düzenden bahsediyoruz.”

Yüreğimize su serpiliyor.
Ümit hoca konuşurken sanki orada bulunan bizlerin veya salon dışındaki milyonlarca Türk evladının yüreğine su serpiliyor. Devletin sesi, devletin eli halkın üzerinde olacak diyen bir ses. Planlayacağız, üreteceğiz, tasarruf edeceğiz, soyguna vurguna talana Aman vermeyeceğiz diyen bir haykırış.
Halkçı ve devletçi bir ekonomi…

TÜRK MİLLETİNİ AYAĞA KALDIRACAĞIZ!
“Bize hiç kimse yahu sizin ekonomik programınız yok mu demesin. Bizim ekonomik programımızı siz hayal dahi edemezsiniz. Çünkü siz sermaye gruplarına borçlu ve bağımlısınız, biz ise sadece Türk milletinin desteği ile siyaset yapıyoruz.

…Özetle Zafer Partisi, siyasette, ekonomide, eğitimde, tarımda, sığınmacılar meselesinde yani siyasetin ve hayatın bütün alanlarında, siyahla beyaz kadar, bu düzen partilerinden farklı. Biz diyoruz ki, bu düzen yıkılmazsa bu millet yıkılacak! Onun için düzeni yıkacağız, Türk milletini ayağa kaldıracağız!

ATATÜRK’ÜN BIRAKTIĞI YERDEN
…Bir dip dalga olarak Zafer Partisi sokak sokak, meydan meydan gelmeye devam ediyor, engelleyemiyorlar, engelleyemeyecekler. Çünkü öncelikle burada kendilerine teşekkür etmek istediğim Türk gençliği Zafer Partisini anladı ve en erken en doğru anlayan da Türk gençleri oldu… Biz Zafer Partisi olarak Türk gençlerine dedik ki, siz Türk gençleri olarak Z kuşağı değil, siz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün size seslendiği gibi ‘Ey Türk gençliğisiniz’. Atatürk’e samimi bir sevgi duyuyorsunuz, Erdoğan’a da samimi ve ciddi büyük bir kızgınlık duyuyorsunuz. Ancak Atatürk’e gerçekten sevgi duyuyorsanız, Atatürk’e sevginizi, onun mirasına sahip çıkarak gösterebilirsiniz. Eğer yüz sene önce dünyaya gelmiş olsaydınız, bugünlerde Büyük Taarruza hazırlanan ordunun askerleri olacaktınız.

Kızlar sizler de fabrikada veya tarlada çalışan ve orduya cephane, orduya erzak yetiştirmeye Türk kızları olacaktınız. Aradan yüz yıl geçti yine bir meydan okumayla karşı karşıyayız, yine bir emperyalist saldırıyla karşı karşıyayız ama Allah’a şükürler olsun ki, yüz sene öncesinden çok daha iyi durumdayız, Atatürk devleti o kadar sağlam temeller üzerine kurmuş ki, Erdoğan yirmi seneden beri her hamlesinde yıkmaya çalışsa da yıkamadı ama şimdi size düşen görev Atatürk’ün gençliğe hitabında size vermiş olduğu görevdir, biz size laptop, bedava İnternet vs. önermiyoruz, biz size hadi gelin Atatürk’ün bıraktığı yerden Türkiye’yi yeniden kuralım, onun çizgisinde duralım diyoruz…”
Hani derler ya, daha ne demeli?
Daha ne demeli?
Zafer Partisi İzmir İl Başkanlığı 1 İl kongresinden izlenimlerim böyle. Bana göre Türk halkının yıllardır beklediği, yıllardır duymak istediği sözler. Bu sözlerin de eyleme geçeceği günler yakın. Bu eyleme bir iki dize ile ben de katkı sunmak isterim:

ZAFER’E!
“Kadınlar
ve adamlar
ve gençler
ve çocuklar
Doğusu ve Batısı
ve Kuzeyi
ve Güneyi
o 26 Ağustos sabahı gibi
aynı inanç ve aynı karar
‘Milletin istiklalini
yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır’
Türk milleti Zafer’e yürüyor
Ne mutlu Türk’üm diyene!”

Yolun açık olsun Zafer Partisi!
Yolun açık olsun Ümit hoca!
“Ne mutlu Türk’üm diyene!”

Atatürk ile kalın.
Selam ile…

Editör: Gökçe Sevim