2021 yılı ocak ayının başları idi.

Ümit Özdağ ile İstanbul’da bir araya geldik. O günlerin siyasi gündemini konuştuk.

O tarihlerde Türkiye’de gerek kendimizin rey verebileceği gerekse çevremize rey verilmesini tavsiye edebileceğimiz bir siyasi partinin olmadığını, Türklüğü merkezine alan bir siyasi parti organize edersek en azından kendimiz için gönül rahatlığıyla rey verebileceğimiz bir siyasi partinin var olacağını konuşmuştuk.

Konuşmanın bir yerinde “Biz aynı yaştayız 78 kuşağıyız. Milletimizin 78 kuşağı olarak yaşayan eski gençleri yeni orta yaşlıları olarak çok travmatik, hareketli, bazen çileli bir hayat yaşadık. Kimimiz hayatını kaybetti, genç yaşta toprağa düştü. Kimimiz cunta mahkemeleri tarafından idam edildik. Kimimiz ömrünün en güzel yıllarını cezaevinde geçirmek zorunda kaldık. Kimimiz okullardan atılıp istikbalinden oldu. Bütün bunlar Millet sevgisi hastalığına tutulmuşluğumuzdan başımıza geldi. Hiç pişman değiliz. 78 kuşağının eski gençleri yeni orta yaşlıları olarak mensubu olduğumuz Türk milletimize son bir hizmet borcumuzun var olduğu görülüyor. O da adını Türklükten alan Türkiye Cumhuriyeti devletimizin yönetimini bir Türk ‘e teslim etmek. Bu düşünceyi hayata geçirmek, uygulama sahası bulmak bizim kuşağımızın son bir görevi olmalıdır” dedim.

Ümit hocanın yeşil kaplı bir not defteri var.

Bu konuşmayı not aldı taa o zaman.

Kısa bir zaman içinde rey verebileceğimiz, üye olabileceğimiz, eşimize dostumuza tavsiye edebileceğimiz partimiz Zafer Partisi kuruldu. Faaliyetlerine, teşkilatlanmasına, politika üretmeye, Türk milletinin önemli sorunlarına çareler üretmeye başladı.

Türk milletini yönetecek insanın Türk milletinin mensubu olması sorunu ülkemizde 70 yıldır yaşanıyor.

Devletimizin adı Türkiye, başkenti Ankara ama milletimizi devletimizi ilgilendiren çok önemli davranışların kararlarının alındığı yerler hep Türkiye ve Ankara dışında.

Türkiye için dışardan yönetici tayini millet adına kabul edilebilir bir davranış şekli değil tabii.

Ama bu bir virüs gibi bir şey, bize Osmanlıdan kalan bir hastalık.

Hatırlayalım, yüz yıl önce vatanımız işgal edilmişken, başkentimiz İstanbul’da, Wilson Prensipleri Cemiyeti, İngiliz Muhipleri (Sevenleri) Cemiyeti, Kürt Teali Cemiyeti gibi resmi kurumlar oluşturulmuştu. Devletin nazırları bakanlarını mutlaka taraftarı veya hizmetlisi olduğu emperyal devletle adlandırıyorlardı. Devletin Harbiye Bakanlığı ve Ordu Komutanlıkları resmen Alman askerlere verilmişti.

Türkiye’nin son 70 yılda üst düzey yönetiminde olan kişileri hep bir emperyal devletle olan ilişkileriyle anıldı. (Yani 6 kere giden 7 kere gelen rahmetli cumhurbaşkanımızın lakabı “Morrison Süleyman’dı, “Bu günlerde adı dillendirilmeye başlanan eski hanımefendi başbakanımız Türk ve ABD pasaportluydu, mevcut cumhurbaşkanımız kendisinin mensubiyetini İbrahimi milletinden tarif etti)

Tabii Türk milletinin kendisinin belirlemediği yöneticiler tarafından yönetilme halinin bir sonu var. Bu son için illa ülkemizin işgal edilmesini, bölünmesini beklemeye gerek yok.

Ama o sonu önceden görüp önlemlerini almak milletin yapması gereken bir şeydir.

Tanrı her yüz yılda bir Türk milletine bir Atatürk göndermeyebilir.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın dünkü Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı Cumhurbaşkanlığı adaylığına davet etmesi Türklüğün Türk devletinde yönetime talip olması, Türk milletini Türklerin yönetmesine bir adımdır.

Ümit Özdağ’ın Mansur Yavaş’ı Cumhurbaşkanlığı adaylığına davet kararı Ankara’da alınmış uygulamaya konmuş bir karardır.

Türk milleti, Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanlığı adaylığına kimlerin itiraz ettiğine, itiraz edenlerin bağlantılarına, itiraz edenlerin nerelere hizmet ettiğine dikkat ederse sorun büyük bir oranda çözülecektir.

Ümit Özdağ dün Türk milletinin iradesini tam olarak sahaya yansıtmıştır.

Milletin mensupları olan bizlere düşen bu çağrıya duyarsız kalmamak vatan topraklarımızda Türklüğü ayağa kaldırmaya çalışmak olmalıdır.

Tabii ki şer odakları, kişisel hırslarını her şeyin önünde tutanlar, dış odakların aparatları, Türkiye üzerinde kötü emelleri olanlar ve onların yerli işbirlikçileri, Joe Biden’ın eski ve yeni dostları boş durmayacaklar.

Herkes kendi işini yapacak.

Biz Türklüğümüzün gereği ne ise onu yapacağız.

Amansız Türk milletine mensubiyet, Türk milletini yükselmek, Türk milletini ileriye götürmek, Türk milletinin varlığını ilelebet müdafaa ve muhafaza etmek hastalığımız devam ediyor.

Son nefesimize kadar da devam edecek.

Bizden sonraki nesillerimize de bırakacağımız en önemli en kıymetli mirasımızda bu hastalığımız olacaktır….