“Türkiye bağırsaklarını temizliyor” sözü Bülent Arınç’a aitti ve kendisine yapılacağı söylenen düzmece bir suikast tezgâhından sonra Türk ordusunun bütün gizli sırlarının özenle saklandığı Kozmik Oda’ya girilmesine vesile olmuştu. Aradan tam altı yıl geçtikten sonra “Türkiye bağırsaklarını temizliyor” denen düzmece Ergenekon ve Balyoz davaları düştü, Ergenekon diye bir gizli örgütün olmadığı mahkeme kararı ile tescillendi. Ancak ne var ki tam da bu kararın açıklandığı günlerde Sayın Arınç’ın “Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu”na seçildiğini öğrendik. Doğrusu, bu uygulamalar, parti menfaatlerinin devlet ve millet menfaatlerinin önünde gittiğini apaçık ortaya koyuyor.

Parti menfaatlerinin önde gittiğine en canlı bir örnek de “Bu ümmeti parçalamaya hakkınız yok” sözü. Kurucusu olduğu AKP politikalarını benimsemediği ya da bazı konularda anlaşamadıkları için dışlanıp bir süredir partiden uzak duran Ali Babacan’ın istifa ederek yeni bir parti kurma hazırlığına girdiği sırada Cumhurbaşkanı gazetecilere şu açıklamayı yapıyor: “Babacan’a, bu ümmeti parçalamaya hakkınız yok dedim!”

Peki, ümmet nedir? Hz. Muhammed’e inanıp yaptıklarını ve söylediklerini uygulayarak çevresinde toplananlara İslam Ümmeti deniyor. Dünyada kaç milyar Müslüman varsa her biri kendisini İslam Ümmeti’nin bir ferdi olarak görebilir ama bu sıfatı günümüz dünyasında herhangi bir İslam ülkesinde yaşayanlara ve hele de yalnızca bir siyasi partiye oy verenlere yakıştırmak doğru değildir. CHP’nin adı çıkmış, MHP’liler “Fatiha bilmezler” diye dışlanmak istenmişlerdir ama ben MHP ve CHP içinde dini ve ahlaki konularda çoğu AKP’liden daha samimi, daha dürüst insanlar tanıdım, tanıyorum. Yani onlar da İslam Ümmeti’nin birer ferdidirler. Cenab-ı Allah, “Tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık” buyurmuş, büyük mütefekkir Ziya Gökalp de adeta bunu tefsir ederek “İslam Ümmeti’ndenim, Türk Milleti’ndenim” demiştir.

Eğer Babacan ve arkadaşları yeni bir siyasi parti kuracaklarsa kurabilirler ve hiç de ümmeti bölmüş olmazlar. Çünkü bu Türk siyasi hayatında ilk defa olacak bir hareket değildir. O mantıkla hareket edilecek olursa ve ümmeti Milli Görüş hareketi temsil ediyorsa Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç ve arkadaşları oradan koparak yeni bir siyasi parti kurarak ümmeti niye bölmüşlerdir? Onun için siyasette geçmişi unutup günü kurtarmak için bir şeyler söylemek doğru değildir.

***

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli artık AKP ile iyiden iyiye özdeşleşmiş olmalı ki yeni bir siyasi parti kurma hazırlığında oldukları ifade edilenlere sert sözlerle yüklendi. Oysa bunun sebeplerini ortaya koyarak ittifak ortağını uyarması daha doğru olurdu. Çünkü Türkiye gösterilmeye çalışıldığının aksine dış siyasette tökezlemiş, ekonomide bir türlü toparlanma sürecine girememiştir. Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi hem Ak Parti’yi eritmekte hem de ülke yönetiminde telafisi güç yaralar açmaktadır. İktidar Partisi AKP ve ittifak ortağı MHP kendi özeleştirilerini yapıp “Nerede hata yaptık” diye sorup gereğini yapmak yerine bir taraftan muhalefet partilerine yüklenirlerken özellikle İstanbul ve Ankara seçimlerinin kaybedilmesinin suçunu da bürokratlara atma gayretine girmişlerdir.

Burada yazmak için gönlüm razı değil ama MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın ağzının harımı yok. Biz yörüklerde çit ya da duvar için “harım” kelimesi kullanılır. “Ağzının harımı yok” deyimi de lafının nereye gideceğini düşünmeden ve ayıp edep dinlemeden ileri geri konuşanlar için kullanılır. Şu sözler Semih Yalçın’a ait ve Meral Hanım için kullanıyor: “Siyasi tercihleri ve tutumu yüzünden kendi MABADI açık dururken başkalarını ayıplaması ahlaki düşüklük, insani eksikliktir!”

Mabad’ın ne anlama geldiğini yazmak için terbiyem müsait değil. Bilmeyenler sözlüklerden araştırabilirler. Benim terbiyem müsait değil ama üstelik bir akademisyen ve siyasi parti Genel Başkan Yardımcısı hüviyeti olan Semih Bey bu kelimenin de yer aldığı o cümleyi uluorta söyleyip basın yayın araçları vasıtası ile de yayabiliyor. Varın da artık “ahlaki düşüklük ve insani eksiklik” nerede ve kimdedir karar verin.

Aaah Bülent Arınç ah! Ya ileriyi geriyi düşünmeden o bağırsak temizleme lafını etmeyecektin, ya da gaza gelip ettiğine göre şimdi Ergenekon ve Balyoz davaları düşüp Türkiye’nin bağırsaklarının temiz olduğu belgelendikten sonra tevdi edilen görevi kabul etmeyecektin.

Ve Semih Yalçın sen… Keşke üniversitede tarih anlatmaya devam etseydin de şu siyasete hiç bulaşmasaydın.

Yalnızca bu isimler üzerinden örnek vermeye çalıştım ama ne yazık ki Türkiye’de temiz siyaset yapılmıyor. Onun içindir ki siyaset kurumu öncelikle kendi bağırsaklarını temizlemeli, safralarını da atmalıdır, vesselam…