~~KUZEY HABER AJANSI / HABER MERKEZİ

Ankara, Suriye ve Irak'ta yaşanan gelişmeleri yakından izliyor. Suriye'de dördüncü yılına giren iç savaş, Irak'ta IŞİD saldırılarıyla birlikte ortaya çıkan yeni güvenlik sorunlarına karşı önlemler arttırılıyor.

Bu konuda atılan son adım; Irak ve Suriye’deki terörist örgütlerden Türkiye'ye yönelebilecek saldırıların bertaraf edilmesini öngören başbakanlık tezkeresi oldu. Tezkere 2 Ekim günü Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde oylanarak kabul edildi.

Başbakanlık tarafından hazırlanan tezkerenin gerekçesinde; Irak ve Suriye'deki güvenlik boşluğundan kaynaklanan tehdit ve tehlikelere karşı ilave tedbirler almanın, ulusal güvenliğin gereği olduğu kadar uluslararası hukuktan kaynaklanan bir yükümlülük haline de geldiği belirtildi.

Suriye'deki rejimin şiddet politikalarının insani, bölgesel güvenlik ve istikrar bakımından yol açtığı risk ve tehditleri artırdığının belirtildiği tezkerede şu ifadelere yer verildi: "Esad rejiminin desteği ve işbirliği sayesinde Suriye'deki faaliyetleri için uygun zemin bulan terörist gruplar, eylemlerini Irak'a da taşıyarak bu ülkeyi kaos ortamına ve istikrarsızlığa sürüklemiştir. Dolayısıyla Suriye rejimi kaynaklı tehditlerin kapsamı, terör tehlikesiyle birlikte genişlemiş, bölgesel ve uluslararası barış, güvenlik ve istikrara yönelik ciddi bir tehdit haline gelmiştir."

Türkiye'nin söz konusu risk ve tehditleri artan oranda en fazla hisseden bölge ülkesi olduğunun altının çizildiği tezkere metninde, buna karşı kayıtsız kalınmasının da beklenemeyeceği dile getirildi.

Tezkere kararında dikkat çekilen bir diğer nokta da Süleyman Şah Karakolu’na yönelik güvenlik riski oldu. Kararda, "Uluslararası hukuk uyarınca Türk toprağı kabul edilen Süleyman Şah Saygı Karakolu'na dönük güvenlik riski artmıştır" ifadesi kullanıldı.

Tezkerede tüm bu gelişmelerin, Türkiye'nin, rejimin ve terör gruplarının gerçekleştirebileceği her türlü saldırıdan, ayrıca Suriye'deki belirsizlik ve kaos ortamından en fazla etkilenebilecek ülke konumunda olduğunu teyit ettiği belirtildi.

Bu çerçevede, ulusal güvenliği tehlikeye atabilecek her türlü tehdide ve eyleme karşı, uluslararası hukuktan kaynaklanan haklar doğrultusunda gerekli önlemlerin tespiti ve uygulanmasının önem taşıdığına vurgu yapıldı.

Türkiye Büyük millet Meclisi tarafından onaylanan tezkere; ilk olarak 2007 yılında çıkan ve 6 defa uzatılan Irak tezkeresi ile 2012 yılında çıkan ve bir defa uzatılan Suriye tezkeresinin devamı niteliğinde.

 

HALEN DEVAM EDEN GÖREVLER

Türkiye, bugün Bosna-hersek, Kosova, Afganistan, Somali ve Lübnan’da icra edilen barışı destekleme harekatlarına aktif olarak iştirak ediyor. Saraybosna'da bulunan ve 239 personelden oluşan Türk Birliği AB liderliğinde, Bosna'daki savaş sonrası güvenliği sağlamak amacıyla 02 Aralık 2004 tarihinden beri icra edilen ALTHEA Harekâtı’na destek sağlıyor.

Türk askerinin halen destek sağladığı operasyonlardan bir diğeri de Kosova'da devam ediyor. Kosova krizinin politik yollardan çözümlenememesi ve Şubat 1999'da silahlı çatışmaya dönmesi üzerine NATO, 24 Mart 1999'da hava harekâtını başlatmıştı.

8 Ekim 1998'de Kosova TBMM tarafından kabul edilen tezkere gereğince Türkiye, harekâta İtalya'da bulunan 10 adet F-16 uçağı ile iştirak etti. Aradan geçen süreçte Türkiye'nin operasyona katkısı arttı. NATO Harekatının başlaması ile birlikte Makedonya ve Arnavutluk'a büyük bir mülteci akını başladı.

Bu krizin çözümüne yardımcı olmak ve oluşan yaraları sarmak maksadıyla Arnavutluk'ta konuşlandırılan İnsani Yardım Kuvveti AFOR'a Türkiye 18 Mayıs-07 Eylül 1999 tarihleri arasında bir Sahra Hizmet Levazım Bölüğü ile katıldı. Harekât esnasında Türkiye'de 18 bin mülteci barındırıldı.

Ayrıca Makedonya'da Boyana ve Arnavutluk'ta El Basan mülteci kampları faaliyete geçirildi ve bu kampların her birinde 3.200 civarında mülteci barındırıldı. Barış antlaşmasının imzalanmasının ardından da mülteciler geri döndü. KFOR kapsamında, halen 31 ülkenin katılımı ile 5 bin kişiden oluşan çok uluslu güç beş görev kuvveti halinde faaliyetini sürdürüyor.

Prizren’de konuşlu ve 368 personelden oluşan Kosova Türk tabur görev kuvveti, Almanya, Türkiye, Avusturya ve İsviçre tarafından oluşturulan çok uluslu Güney görev kuvveti içerisinde görevine devam ediyor.

2001 yılında Afganistan'daki NATO gücüne destek veren Türk askeri halen 804 personel ile uluslararası güvenlik yardım kuvvetine katkıda bulunuyor. Afganistan'a verilen eğitici danışman desteği kapsamında Afganistan'da 111 Türk askeri bulunuyor. 140 Afgan Personeli'nin Türkiye'de de eğitimi sürüyor.

Afganistan görevi içi 10 Ekim 2001'de TBMM'den tezkere alınmıştı. Halen görev sürdürülen bir başka bölge ise Somali. Türkiye BM Güvenlik Konseyi'nin kararları çerçevesinde, korsanlık ve silahlı soygun eylemleriyle mücadele amacıyla yürütülen uluslararası çabalara destek veriyor. Bu çerçevede TSK, deniz unsurlarını dost ve müttefik ülke deniz kuvvetleriyle birlikte Aden körfezi, Somali karasuları ve açıklarıyla mücavir bölgelerde görevini sürdürüyor.

BM'nin 2006 yılında aldığı Lübnan'da barışın sağlanması konusunda karar gereğince oluşturulan Lübnan Geçici Güvenlik Gücü'ne Türkiye, 1 inşaat istihkâm bölüğü, deniz görev kuvvetinde ise su üstü unsurları ile destek sağlamaya devam ediyor.

 

TERÖR TEZKERELERİ

Hiç kuşku yok ki Türkiye açısından en önemli yurtdışı operasyonlardan biri de terörle mücadele kapsamında Kuzey Irak'a gerçekleştirilenler. 1980'lerin ortalarından beri devam eden bu süreçte Türk Silahlı Kuvvetleri pek çok kez sınırdışı operasyon düzenlemek zorunda kaldı. Bölgedeki coğrafi şartlar, terör örgütünün kamplarının bulunduğu bölgelerin konumu bu operasyonları zorunlu kılan nedenlerden bazılarıydı.

Bu operasyonların gerçekleşmesi için ise TSK'ya ilk operasyon yetkisi Mart 2003 yılında verildi. Bu tarihte TBMM, TSK'nın kuzey Irak'a gönderilmesine; bu kuvvetlerin belirlenecek esaslar çerçevesinde kullanılmasına ve muhtemel bir askeri harekât kapsamında yabancı silahlı kuvvetlere mensup hava unsurlarının Türk hava sahasını kullanmalarına 6 ay süreyle izin verdi. Irak ile ilgili aynı dönemdeki diğer tezkere ise 7 Ekim 2003 tarihliydi.

Başbakanlık tezkeresiyle hükümete, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, güvenlik ve istikrara katkı yapmak amacıyla Irak'a gönderilmesi, bu kuvvetlerin görev ye kullanılmasına ilişkin gerekli düzenlemelerin yapılması için 1 yıl süreyle izin verdi.

Türkiye 17 Ekim 2007 tarihinde yeniden Kuzey Irak'a yönelik tezkere çıkardı. Bu tezkere 2008'den 2014'e kadar 6 kez uzatıldı. Son kara operasyonu 2008 yılında yapıldı. Güneş operasyonu, adını, bir şehit onbaşının kızının adından alıyordu. Türk jetleri de operasyona havadan destek verdi. Olumsuz kış koşulları altında gerçekleşen harekât yaklaşık 1 hafta sürdü. Kara Harekâtında 27 asker şehit oldu. 240 terörist öldürüldü.

 

TSK HER COĞRAFYA GÖREV ALDI

Türkiye Büyük Millet Meclisi, tarihi boyunca 30'un üzerinde yetki tezkeresini kabul etti. Türk silahlı kuvvetleri bu tezkerelerle, Kore'den Kıbrıs'a, Afganistan'dan Irak' a kadar pek çok bölgede görev yaptı.

TBMM, tarihinde ilk kez 6 Aralık 1950 tarihli birleşiminde, "Dünya barışını kurmak, korumak ve insanlığın emniyet ve huzurunun sağlanması amacıyla Türk askerinin BM orduları saflarına katılması" yönündeki Başbakanlık tezkeresini kabul etti. Bu karar Kore'ye Türk askeri gönderilmesi içindi.

Meclis, Kıbrıs'a asker gönderilmesi konusunda üç kez izin verdi. Irak'ın Kuveyt'i işgaliyle başlayan körfez krizi sürecinde de TBMM'den üç tezkere çıktı. Türk askeri, daha sonra da dünyanın farklı köşelerindeki savaşlarda görev aldı. Bu amaçla TBMM'den alınan izin sonrasında Türk askeri Bosna-Hersek'ten Afganistan'a kadar geniş bir coğrafyada görev yaptı.

Hükümetler, 8 Aralık 1992'de iki ayrı tezkereyle Somali ve Bosna-Hersek'e, 20 Şubat 1997'de İsrail-Filistin çatışmalarının yaşandığı El Halil'e, 10 Nisan 1997 ve 23 Temmuz 1998'de Arnavutluk'a, 8 Ekim 1998'de Kosova'ya, 10 Ekim 2001'de Afganistan'a asker göndermek için TBMM'den izin aldı.

ABD'nin Irak'a yönelik operasyonuyla ilgili olarak üç başbakanlık tezkeresi TBMM'den geçti. Demokratik Kongo Cumhuriyeti'ndeki seçimlerde güvenliği sağlayacak uluslararası güce, Türkiye'nin asker göndermesine ilişkin başbakanlık tezkeresi, 27 Haziran 2006'da TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi.

TBMM'den, Lübnan'a asker gönderilmesine ilişkin karar 5 Eylül 2006 tarihinde çıktı. Meclis 17 Ekim 2007 tarihli kararıyla, TSK'nın terör örgütü PKK'yla mücadele için Kuzey Irak ile mücavir alanlara gönderilmesi konusunda hükümete yetki verdi. Bu yetki takip eden yıllarda 5 kez uzatıldı. Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarının, Aden Körfezi, Somali karasuları ve açıkları, Arap denizi ve mücavir bölgelerde görevlendirilmesi için 10 Şubat 2009 tarihli TBMM kararı alındı.

"Korsanlık, deniz haydutluğu ve silahlı soygun eylemleriyle mücadele" amacıyla yürütülen uluslararası çabalara destek vermek amacıyla TSK unsurlarının gönderilmesine ilişkin bu yetki, 2010 yılında ve son olarak da 10 Şubat 2011 tarihinden geçerli olmak üzere bir yıl uzatıldı.

Somali tezkeresinin ardından TBMM gündemine gelen tezkere Libya ile ilgiliydi. TBMM genel kurulu, Libya'da istikrar ve güvenliğin yeniden sağlanması için uluslararası çabalara çok boyutlu katkıda bulunmak üzere, Türk askerinin yabancı ülkelere gönderilmesine ilişkin başbakanlık tezkeresini kabul etti.

Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanan bir diğer tezkere de 2012 yılındaki Suriye tezkeresiydi. 2 Ekim'de meclis'ten geçen son tezkere de ilk olarak 2007 yılında çıkan ve 6 defa uzatılan Irak tezkeresi ile 2012 yılında çıkan ve bir defa uzatılan Suriye tezkeresinin yeniden uzatılması anlamına geliyor.

 

KORE’DE 741 ŞEHİT VERDİK

II. Dünya Savaşı'nın ardından Sovyetlerin Doğu Anadolu'da toprak ve Boğazlarda üs ve ortak savunma taleplerinde bulunması Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri'ni yakınlaştırdı. Truman doktriniyle Amerika'dan Marshall Planı çerçevesinde askeri ve ekonomik yardım alan Türkiye, Yunanistan'la birlikte yeni kurulan Kuzey Atlantik İttifakı NATO'ya başvurdu.

Tam o sırada Kore'de başlayan savaşla birlikte Türkiye, Batı bloğunun yanında olduğunu açıkça beyan etti. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 30 Haziran 1950'de, Kore'ye tugay seviyesinde bir birlik gönderme kararı aldı.

Kore Türk Silahlı kuvvetleri adı verilen bu birlik 259 subay, 18 askeri memur, 4 sivil memur, 395 astsubay, 4414 erbaş ve er olmak üzere 5 bin 90 kişiden oluşturuldu. Tugay Komutanlığına Tuğgeneral Tahsin Yazıcı getirildi. Ankara’da oluşturulan Türk Tugayı, 25 Temmuz 1950 günü demiryolu ile İskenderun’a, oradan da Amerika'nın tahsis ettiği gemilerle Kore'nın Pusan limanına nakledildi. Ardından da Taegu şehrindeki kışlaya yerleştirildi.

Taegu’da Türk Tugayı 10 Kasım 1950'de cepheye hareket etti. Önce Seul’un 60-100 kilometre kuzeyindeki bölgenin emniyet sorumluluğunu üstlenen tugay daha sonra Kunuri bölgesine nakledildi.

1. Türk Tugayı, 16 Kasım 1951’e kadar Kore'de kalarak savaştı. Bu tarihte görevini yeni oluşturulan 2. Türk Tugayı’na devretti. 20 Ağustos 1952'de üçüncü, 6 Temmuz 1953'te de dördüncü Türk Tugayı bu görevi devraldı. Kore Savaşı boyunca Türk Tugayı 741 şehit ve 2147 yaralı verdi. 234 asker esir düştü. Kayıp asker sayısı ise 174 oldu.

 

KIBRIS İÇİN 3 TEZKERE

TBMM'nin tezkere kararları çeşitli tarihlerde Kıbrıs için de uygulamaya konuldu. Meclis, Kıbrıs'a asker gönderilmesi konusunda 3 kez izin verdi. İlk kıbrıs tezkeresinin tarihi 16 Mart 1964. 1961 Anayasası'nın 66. maddesine dayandırılan karar, 16 Ağustos 1960 tarihinde Türkiye, Yunanistan, Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda ile Türkiye arasında imzalanan anlaşmalar uyarınca alındı.

Lefkoşa'da atılan imzalarla Kıbrıs'a Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gönderilmesine izin verildi. Türkiye'nin kıbrıs konusundaki hassasiyetti 1967 yılındaki tezkereyle de ortaya konuldu. Karar, Türkiye büyük millet meclisi tarafından 17 Kasım 1967'de alındı. Kararın dayandırıldığı gerekçeler şu şekilde kaleme alındı.

''Hükümete verilen yetkinin kullanılmasından doğacak inkişaf ve ihtilatlar karşısında; lüzum, hudut, şümulü hükümetçe takdir ve tayin olunacak şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yabancı ülkelere gönderilmesine onay verildi”

Kıbrıs'a üçüncü tezkere ise 20 Temmuz 1974 tarihinde kabul edildi. Tezkere ile dış siyasi olayların ortaya çıkardığı ağır şartlar sonunda ve meclisin 1964 ve 1967 yıllarında verilen izinlerine dayanarak Kıbrıs'a çıkarma yapıldı. 20 Temmuz 1974 tarihinde kabul edilen tezkerenin ardından ise Kıbrıs Barış Harekâtı geldi.

 

REDDEDİLEN 1 MART TEZKERESİ

Türkiye tarihinde en çok tartışılan tezkere 1 Mart tezkeresi olarak biliniyor. Tezkere ABD'ye Irak Harekâtında kuzey cepheyi açmayı ve Türkiye'de 62 bin Amerikan askerinin konuşlanmasına izin verilmesini öngörüyordu.

11 Eylül saldırılarının ardından Afganistan’ı işgal eden Amerika Birleşik Devletleri, terörle savaşında yeni hedefini Irak olarak belirlemişti. Bush yönetimi önce, askeri bir operasyona başvurmadan Saddam’ı devirme planı üzerinde durdu, Irak’taki muhalif grupları silahlandırarak Saddam’ı ortadan kaldırma hesapları yaptı.

Ancak bu hesap tutmadı. Başkan George W. Bush, Irak’a askeri harekâta karar verdi. Bunun için Washington, Suudi Arabistan ve Kuveyt'e büyük çapta askeri yığınak yaparken, Türkiye'nin Güneydoğusu'na da asker ve ağır silahlar sevk etmeyi planladı.

Yaklaşık 60 bin Amerikan askeri ve ağır silahlar gemilere yüklenerek Türkiye'ye gönderildi. Ancak Amerikan askerinin Türkiye'de üstlenip kuzey cepheden ırak'a girmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin onaylayacağı tezkereye bağlıydı.

Amerikan birliklerini taşıyan gemilerin Şubat'ın ortasında İskenderun'a gelmesi bekleniyordu. Bu nedenle de Bush yönetimi, "Yabancı askerin konuşlanmasına ve Türk askerinin ülke dışında operasyona katılmasına izin veren" tezkerenin 18 Şubat'ta onaylanmasını istiyordu. Ama bu konuda yapılan görüşmelerde ABD ile Türkiye arasında komutanlık krizi yaşandı.

Türk Silahlı Kuvvetleri harekâtın komutasının niteliği, Amerikan askerinin bağlı olacağı kurallar, işbirliği gibi konularda imzalı mutabakatı gerekli görüyor, bu konuda anlaşmaya varılmadan 18 Şubat'ta yabancı asker bulundurma izni verilmesini sakıncalı buluyordu.

Washington'un Irak'ta Türk askerinin Amerikan Kuvvetleri'nin komutanına bağlı olması yönündeki önerisine de Türk Silahlı Kuvvetleri sert tepki gösterdi.

Bağdat'a karşı, peşmergeye verilecek silahlar da bir başka anlaşmazlık konusuydu. Ankara, Kürt yönetimine uçaksavarlar gibi ağır silahların verilmesine şiddetle karşı çıktı. Ama Washington, kuzey cepheyi açmak için baskısını arttırmıştı. Başkan Yardımcısı Cheney, dönemin Başbakanı Abdullah gül'ü telefonla arayarak, tezkerenin kurban bayramından önce mutlaka çıkarılmasını istedi.

Ankara ise kuzey cephenin açılması konusundaki mutabakat metni üzerinde şubat boyunca yapılan görüşmeleri askıya aldı. 17 Şubat'ta Başbakanlıktan yapılan açıklamada "tam anlaşmaya varılmadan tezkerenin meclise getirilmemesi görüşünün benimsendiği" bildirildi.

Sonunda hem ekonomik yardım hem de mutabakat metni üzerinde uzlaşmaya varıldı. Bush yönetimi Türkiye'ye 6 milyar dolar hibe, 10 milyar dolar da düşük faizli kredi vermeyi kabul etti. Askeri mutabakat metninde ise milli komutanlık uygulanacağı, iki taraf arasında emir komuta zinciri kurulmayacağı, ama Türk askerinin Musul ve Kerkük'e girmeyeceği vurgulanıyordu.

Hükümeti, ABD ile varılan mutabakat üzerine nihayet 25 Şubat 2003'te TBMM'ye tezkereyi sevk etti. Tezkere 62 bin yabancı askeri personel ile yabancı hava unsurlarına ait 255 uçak ve 65 helikopterin 6 ay süreyle Türkiye'de konuşlanmasına izin verilmesini öngörüyordu. Genel Kurul'da yoğun tartışmalara yol açan tezkere 1 Mart 2003 günü yapılan oylamada reddedildi.

533 milletvekilinin katıldığı oylamada 250 ret, 264 kabul, 19 çekimser oyu kullanılmış, ancak, Anayasa'nın 96'ıncı maddesinde öngörülen salt çoğunluğa ulaşılamamıştı. Meclisin bu kararı, Mersin limanında bekleyen gemilerde 60 bin askeri ve yüzlerce tank ve topunu Türkiye'de konuşlandırmak isteyen ABD'nin tepkisine yol açtı.

Editör: TE Bilişim