Değerli okurlarım 21’inci yüzyılın neredeyse en karmaşık dönemlerini yaşıyoruz. Gerek devletler, gerekse milletler bazında hiç ama hiç kimse olan bitenlere anlam veremiyor. Hani derler ya dört mevsim bir arada yaşamak gibi diye.

İşte öyle bir şey dünya uluslarının yaşadığı durum.

Bir tarafta açlık sefalet çeken Afrikalılar,

Diğer tarafta rahatlıktan tepişen batı dünyası,

Bir tarafta kardeş kavgasına tutuşan Araplar,

Bir tarafa dünyanın jandarmasıyım astığım astık, kestiğim kestik diyen ABD,

Diğer tarafta her ne kadar da açıktan açığa meydan okuyamasa da bizde emniyet sibobuyuz diyen, Rusya ve Çin,

Bir tarafta bir türlü bütünleşmeyi sağlayamamış Türk dünyası,

Diğer tarafta dört mevsimi bir arada yaşayan Türkiye (Yokluğu, yoksulluğu, açlığı, sefalati ve azınlığın saltanatını bir arada yaşayan Türkiye. Tıpkı; Akdeniz, Karadeniz, kara ve ılıman iklimi yaşadığımız gibi).

Halkımızda öyle değil mi değerli okurlarım,

Yanı başında savaş oluyor,

Yanı başında kıyamet kopmak üzere,

İnsanların umuru değil,

Bir vurdumduymazlık,

Bir umursamazlık,

Bir duyarsızlık,

Bir neme lazımcılık,

Bir bana dokunmayan yılan bin yaşasıncılık.

Unutmayaalım o bana dokunmayan yılan bin yaşasın diye diye, ortadoğu kan gönlüne kaos ortamına savaş bataklığına saplandı. Yavaş yavaş, işleye işleye geldiler ve İran’a kadar dayandılar.

Irak,

Mısır,

Ürdün,

Tunus,

Lübnan,

Fas,

Cezayir,

Libya,

Suriye derken,

Sıra İran’a geldi

BOP(Büyük Ortadoğu Projesi) tıkır tıkır işliyor.

Böyle duyarsız,

Böyle umursuz,

Böyle tepkisiz

Ve vurdumduymaz bir şekilde olaylara seyirci kalırsanız

O yılan var ya O yılan,

İşte size dokunacak

Dokunamayacak kimse kalmadığı zaman uyarmadı demeyin.

Biz ne ara bu kadar ülke gündemine,

Ülke sorunlarına duyarsız bir toplum haline geldik,

Hani şair mısralarında diyordu ya!

“Bir zamanlar sesimiz şimşekler kadar gürdü,

Ecdadım dünyaları arkasından sürürdü...”

Soruyorum şimdi,

Biz gerçekten o ecdadın torunları olmaya layık mıyız,

Biz Türkiye’nin Kurucusu ve Lideri, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bize emanet ettiği Cumhuriyette yaşamayı gerçekten hak ediyor muyuz?

Gerçekten ülkemize yeteri kadar sahip çıkabiliyor muyuz,

Biz gerçekten ülkemizde onlarca ABD ve NATO hava üssü varken bağımsız mıyız?

Bunları içimize sindirebiliyor muyuz?

Beyler ülkemiz iyiye gitmiyor,

İktidar ve onun borazanlığını yapan yandaş basın her ne kadar pembe tablolar çizse de işin gerçek yüzü de,

İşin aslı da, öyle değil bilesiniz!

Ülkemde güvenlik sorunu varken,

Ülkemde terör sorunu hala devam ederken,

Ülkemde neredeyse hergün şehit haberleri duyarken,

Ülkemde intiharlar gündem olmuşken,

Ülkemde gelecek kaygısı varken,

Ülkemde ekonomik sorun varken,

Ülkemde üretememe sorunu varken,

Ülkemde işsizlik sorunu varken,

Ülkemde bir ve beraber olamama sorunu varken,

Ülkemde uyuşukluk sorunu varken,

Ülkemde neme lazımcılık vurdumduymazlık bana dokunmayan yılan bin yaşasın sorunu varken,

Ülkemde eğitim sorunu varken,

Ve buna duyarlı bir şekilde müdahale edecek yürekli siyasetçiler de maalesef yok denecek kadar azken,

Kamera önünde aslan kesilen, türbinlere oynayan saygıdeğer siyasetçilerimiz,

Flaşlar kapatılınca sanki ülke güllük gülistanlıkmış gibi davranmaya devam ediyorlarken,

Ülkem iyiye gitmiyor demektir bilesiniz!

Biran önce sarhoşluktan ayılmazsak,

Silkelenip kendimize gelmezsek,

Yarın çok geç olabilir unutmayın, uyarması benden.

Örnek mi istiyorsunuz

Bakın Libya’ya,

Bakın Suriye’ye

Bakın Irak’a ve diğer Ortadoğu Arap ülkelerine

Çok değil 10 yıl öncesine kadar onlarda bize birşey olmaz diyorlardı.

Ama ayıkmazsanız, aklınızı başınıza devşirmezseniz,

Milli şairimiz merhum Akif’in mısralarında haykırdığı gibi

“Yıkılır bir gün olur mahkemeler, ma'bedler;

En temiz yerleri en kirli ayaklar çiğner.” durumuna düşeriz Allah muhafaza.