Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım, “Büyük Türk Milleti, üzerine atılan bu rezil iftirayı asla kabul etmeyecek ve her bir ferdi ile son nefesine kadar haklı davasını savunacaktır” dedi.

ABD başkanı Biden’a tepki gösteren Yıldırım açıklamasında şunları kaydetti:

''Sözde “Ermeni soykırımı” iddiaları, bir asrı aşkın süredir emperyalist devletlerin politik malzemesi haline gelmiştir. Yıllardır Türkiye’nin Ortak Tarih Komisyonu kurulmasına yönelik ısrarlı davetine rağmen Ermenistan tarihsel gerçeklerin ortaya çıkmasından kaçmaktadır.

Bilinmelidir ki, hiçbir devlet Türkiye’nin egemenlik haklarına müdahale ederek Türkiye’yi temelden yoksun iddialarla itham edemez, şanlı Türk tarihine leke süremez. Tarihi hadiseleri seçim vaadi olarak gören Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Biden’ın sözde “soykırım” beyanı; kendisi için tarihsel bir sorumluluk olmaktan ziyade, ihtilaf içinde gerçekleşen başkanlık seçimlerinde kendi meşrutiyetini sağlama çabasıdır. Devletlerin bu denli açıklamaları uluslararası hukuk anlamında “Türkiye’nin egemenlik alametini” aşağılama suçunu oluşturmaktadır. Sözde soykırımı tanımaya yönelik bu tavrın nedeninin, tarih boyunca mağlup ettiğimiz devletlerin Türkiye ile hesaplaşma çabası olduğu kanaatindeyiz.

Tarihin şerefli sayfalarında yer alan, atalarımızın meşru ve haklı gerekçelerle isyancılara karşılık vermiş olduğu vatan müdafaasının, politik çıkarlar ve diaspora faaliyetlerinin karşılığı olarak “soykırım” olarak nitelendirilmesi gafletine düşen dahilî ve haricî bedhahlar bulunmaktadır. 24 Nisan günü alınan tehcir kararını kendilerinin Türk Devleti’ne olan düşmanlığı gibi, histerik bir köke intisap ettirmek isteyenler cahilliklerinin de ötesinde ahlak ve şuurla bu meseleyi de irdelemekten acizdirler.

1915 hadisesini, bir insanlık suçu olan “soykırım” olarak tanımak; I. Dünya Savaşı sırasında eli silah tutan erkek nüfusu cephede olan bir devletin, kendi içindeki Ermeni İsyankarına karşı topraklarını müdafaa edebilmek adına almış oldukları “tehcir” kararını tanımamak haksızlıktır. Bu kötü niyetli düşünce, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin üniter yapısına ve meşrutiyetine kast etmekle eş değerdir. Tehcir edilen nüfusun, dönemin toplam Ermeni nüfusunun, karşılıklı yaşanan kayıpların, Türk ve Müslüman toplumların karşılaştığı katliamların ve şu an tehcir edilen bölgelerde yaşayan Ermenilerin gerçek sayılarına bakılmaksızın, yuvarlama rakamlar üzerinden Türk Devleti’ni sistematik olarak bir insanlık suçuyla ilişkilendirmek, asırlardır saklı tutulan kirli hesapların ortaya çıkışını göstermektedir.

Her 24 Nisan’da başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, devletimize olan düşmanlıklarını ortaya çıkartmak için fırsat kollayan güçler bilmelidir ki: Herhangi yapılan bir beyan, devletimizin yapmış olduğu şerefli ve meşru çabasına kara çalamayacaktır! 1890’lardan itibaren, doğu bölgesinde defalarca isyana kalkışan Ermeni Çetelerine, Rus Emperyalizmi, İngiliz ve Amerikan Evanjelizmi ile “Ermeni Devleti rüyası” görmüş olan teröristlere hak ettiği cevabı vermiştir. Anadolunun siyasal bütünlüğünü, nüfus yapısını ve ilelebet payidar kalacak Türk varlığını değiştirmeye cüret edenlere geçit vermeyen necip milletimiz, üzerine atılan bu rezil iftirayı da kabul etmeyecek ve son nefesine kadar haklı davasına kadar savunacaktır.

Şehit Enver, Talat ve Cemal Paşalar ile Boğazlıyan kaymakamı Kemal Bey başta olmak üzere, “Ermeni Terörüne” kurban verdiğimiz tüm diplomatları ve şehit edilmiş vatan evlatlarının ruhları şad, mekanları cennet olsun.''

Editör: TE Bilişim