Ülkücüler bu ülkede kimsenin cesaret edemeyeceği ölçüde büyük bir mücadele verdiler. 12 Eylül öncesi bir destandır. Ölümü paylaşan, ülküdaşlığın, kardeşliğin zirve örnekleri o dönem yaşandı.

Gönül isterdi ki onca bedel ödeyen bu hareket iktidar olsun. Bu millete sevgisini, bağlılığını, adalete olan sevdasını siyasette de göstersin.

Ama olmadı, iyi yönetilemedik. Hırslar, kişisel çıkarlar davanın önüne geçti. Dünün destanında ismi olmayanlar çeşitli ayak oyunları ile bu hareketin tarihini yazanları kenara ittiler.

Ülkücüler kavgaya alışık, ayak oyunlarına entrikalara alışık değillerdi. Kimi bu çirkinliğe bulaşmaktansa kenara çekilmeyi tercih etti, kimi meydanı menfaatperestlere bırakmamak için siyasi mücadeleye atıldı,ama çoğu kaybetti. Cephede kazanmış ama cephe gerisinde hileye,desiseye, ayak oyunlarına, çevrilen dolaplara yenilmişlerdi. Böylece ülkücülük ülkücülükten beslenen onu kişisel çıkarlarının manivelası haline getiren muhterislerin eline geçti.

Yazıcıoğlu’nun çıkışı da son İYİ parti hamlesi de aslında davaya dönüş ve ülkücüleri özgürleştirme, hareketi demokratikleştirme arayışının bir neticesiydi. Rahmetli Yazıcıoğlu’nun önüne sayısız engel çıkarıldı, önüne sadece ülkücüler değil devletin derin güçleri de çıktı. Demir bir leblebi olan bu adamı durduramayacaklarını, teslim alamayacaklarını gördükleri için onu öldürdüler.

Akşener’in çıkışı da ülkücülerin lider sultasına, davasız, çilesiz kadrolara bir isyanıydı. Başlarda yüzde 25’lere hitap eden hareket daha sonra yanlış kadro seçimi sonucu yüzde 10’lara indi. Bu şans ve fırsatta iyi kullanılamadı. MHP’nin tıkaçları buraya taşındı. Onları görenler yeni bir MHP kuruluyor diyerek kenara çekildiler. Hareket başlarken var olanların çoğu bugün yok. Niçin yok? 30 yıldır siyasetin içinde olmalarına rağmen hiçbir şey olamayan ama hep ülkücülerin önüne konulan ilkesiz, davasız adamlar yüzünden yok. 20 yıl mecliste olup altı çizilecek tek laf etmeyen, hiçbir şey yapmadan her şey olmaya çalışanlar yüzünden yok.

Aslında hiçbir gücü olmayan hiçbir dengeyi temsil etmeyen bu adamlar yüzünden hareket her geçen gün biraz daha ivme kaybediyor. Sağa sola tutunarak iktidar olunmaz. Önce ilkeler yaşatılmalı, hareket demokratikleştirilerek bu tıkaçlar tasfiye edilmeli sonra da iktidar yürüyüşü başlatılmalıdır. Demokratik bir mücadele bir hareketi küçültmez. Bu tipler taban tarafından tasfiye edileceklerini bildikleri için her zaman çarşaf listeye, demokratik yarışa karşı oldular. Liderin veya liderlerin paçalarına tutunarak bir yerlere gelmeye çalıştılar. Aşağıdan yukarıya doğru bir mobilizasyonu engellediler. Liderin etrafında olma avantajı onlarla rekabet edilemez hale getirdiği için bir çok temiz, bilgili, temsil kabiliyeti yüksek insan siyaset dışına itildi.

Ülkücü hareket 25 yıldır mecliste olan ama harekete hiçbir şey vermeyen bu muhterisleri sırtında taşımak zorunda değildir. İYİ Parti bu yükü sırtından atmalıdır. Milletvekilliğinin de bir sonu olmalıdır. Sayın liderler bunu yapamıyorlarsa demokratik yarışın önünü açıp ülkücü iradeye güvensinler. O zaman görecekler ki bunların bir cürmü olmadığı için yakacağı bir yer de yok.