Geçtiğimiz günlerde Yeniçağ Gazetesi yazarı Sn. Demirağ'a yapılan saldırının izlerini sürmeye devam edelim. Bu saldırıyı kim veya kimler yaptı, neden yaptı?
Geçmişe baktığımızda Türk Milleti açılım sürecinde yüreği kanarken, yarası azdırılıp deşilirken, Devletin ismi, bayrağı tartışmaya açılıp, herkes teröristbaşı öcalan itine saygı gösterme yarışına girmişken, bunları yapan siyasiye, gazeteciye veya akil adı verilen güruha dahi tek bir fiilî saldırıda bulunmadı. Hatta o dönem açılım sürecinin en şiddetli muhalifi Milliyetçi, Ülkücü camiadan da böyle bir saldırı olmadı. Düşünsenize, terörist elinde kaleşnikof ile güvenlik güçlerimizin karşısına geçip, gülerek, elini kolunu sallayarak yürüyüp gidiyordu. Hatta bir 29 Ekim 2014 Cumhuriyet Bayramı günümüzde gövde gösterisi yaparak geçtiler, şehitlerimizin kanıyla sulanmış mübarek topraklarımızı kirleterek... O günlerde her akşam medyada, tvlerde Millî değerlerimiz aşağılanıp tartışmaya açılıyordu, yine de kimseden 'tık' yoktu!


Bunları neden yazdım? Çünkü Demirağ'a saldırı sonrası bazı yazılarda, saldırı ile ilgili Ülkücü, Milliyetçi kesimi suçlayan yazılar gördüm. Yavuz Selim Demirağ bu kesimi kızdıracak ne yaptı ki saldırıya uğrasın! Aşağıda verdiğim örnekleri görünce, "ülkücüler tepki gösterseydi bunlara tepki gösterirdi." diyeceksiniz.


Demirağ'a varıncaya kadar kimler, kimlere neler söyledi, hatırlayalım.
BDP Milletvekili Sırrı Sakık 2013'te küstahça; “Elinde iple dolaşıp Öcalan’ı as diyen Bahçeli, sen bu saatten sonra assan assan Sayın Öcalan’ın paltosunu vestiyere asarsın.” dedi. Saldırıya uğramadı!


AKP Ankara Milletvekili Aydın Ünal 2015'te yine terbiyesizce; "Ağzından köpükler saçarak konuşan siyasetin zavallısı Devlet Bahçeli için, bütün o köpükleri itinayla yalayacağı yeni bir süreç başlıyor." dedi. Saldırıya uğramadı!


AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik 2013'te ukalâca, “Sayın Bahçeli siz uçağa binmeye korkan Ankara’da kuluçkaya oturan bir zavallısınız” dedi. Saldırıya uğramadı!


AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik 2013'te yine gayri ahlâkî şekilde; "Sayın Bahçeli sana yüzde 13 oy veren bir kitle var. Ama sana oy veren MHP’lilerin yarısı sana itibar etmiyor. Yüzde 5’lik itibarın var, yani 5 kuruşluk itibarın var." dedi. Saldırıya uğramadı!


CHP Grup Başkanvekili Engin Altay yine siyasi etiğe aykırı olarak 31 Mart seçimiyle alakalı 2019'da; "31 Mart'ta aklıyla alay edildiğini düşünen vatandaşlarımız Erdoğan ve Bahçeli'den, Bay Dumur ve Bay Kambur'dan hücrede hesap soracaktır." dedi. Saldırıya uğramadı!


Bu sözleri ve hakaretleri söyleyen hiç kimseye Ülkücü camiadan bir saldırı olmadığına göre, olsaydı dahi Yavuz Selim Demirağ'ın bu ve buna benzer sözleri de olmadığına göre bu saldırıyı yapanlar Ülkücü olamaz. Ya hu Teröristbaşı Öcalan'a bile "Avukatlarıyla görüşebilmeli" diye bir nevi hoşgörü gösteren yapı, bir insana 7 kişi hem de beyzbol sopalarıyla saldırır mı? Hiç mantıklı gelmiyor bana
Ha bu arada daha üst düzeyde karşılıklı yapılan "namussuz, şerefsiz, haysiyetsiz, namert, zürriyetsiz, esfeli safilin, yavru muhalefet, kandan beslenenler, Fatiha bilmezler..." vb. hakaretleri hiç saymıyorum bile. Bunların hesabı tutulsaydı, sorulsaydı herhalde ülkede büyük mevzular olurdu.


Benim varmak istediğim nokta şu: Demirağ'a saldıranlar ülkücü değil, başka kesimler. Ülkücüler saldıracak olsa, yukarıdaki hakaretleri edenlere saldırırdı. Demek ki fail başka! Özellikle son programda yolsuzluk iddialarıyla gündeme gelen kesimlerden başlanarak iyi bir soruşturma yapılmalı.

Gelelim bugünkü tabloya; şimdi Demirağ'a, Kılıçdaroğlu'na öldüresiye saldıran itler serbest bırakıldı. Mesela (Allah göstermesin) böyle bir saldırı cumhur ittifakından bir siyasiye, yazara, gazeteciye yapılsaydı! Hatta düşünsenize Bilal'e, Dilipak'a, Metin Özkan'a böyle saldırıldığını? Veya o kararı veren yargı mensubuna, ailesinden birine böyle bir saldırı olsa ! Saldıranın hali nice olur!

Yargı mensuplarının karar verirken siyasi güce veya keyfe göre değil de Yüce Türk Milleti adına karar verdiklerini hatırlatmaya gerek yok. Çünkü her kararın üstünde Türk Milleti Adına diye yazar.
Sözün özü; ekonomiden bile daha önce adaleti sağlayalım, gerisi gelir !