Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’na tam 11 yıl önce bir ABD’li yetkili 2015’ten sonra bir sağ bir sol bir de buçuk(HDP) parti olacak,MHP diye bir parti olmayacak demişti. Dediği gibi de oldu. MHP bütün iddialarını bir tarafa bırakarak AKP’nin milliyetçilik karşıtı siyasetine teslim oldu.

7 Haziran seçimlerinde AKP’ye, Apo ile görüştünüz mü,Kandil’e kriptolu telefon gönderdiniz mi, PKK’ya özerklik sözü verdiniz mi diye ithamda bulunanlar bu söz ve iddialarını yutarak 2023’e kadar AKP’ye açık çek verdiler. Bir partinin ne olacağı belli olmayan geleceğe dair politikalar için açık çek vermesi o partinin bütün sav ve iddialarından vaz geçmesi demektir.

Fakat ülkücülük,milliyetçilik MHP yönetimi ile var olmadığı için onlarla bitecek değil. Ülkücü hareketi,şehitlerini,şanlı mücadelesini unutmamaya ant içmiş sayısız serdengeçti var. Balgat yönetimine rağmen ülkücü hareket yaşatılacaktır.

Büyük müteffekkir fikri ve ahlakı ile ülkücü olan S.Ahmet Arvasi ülkücüleri üç sınıfa ayırır: ülkücüler,ülkücü geçinenler ve ülkücülükten geçinenler. Geçtiğimiz aylarda CB Erdoğan FETÖ için altı ibadet,ortası ticaret,yukarısı ihanet demişti. Böyle demişti ama darbenin hesabı ibadet dedikleri alt gruptan soruldu. Bu tasniften hareketle ülkücü hareket için de benzer bir sınıflandırma yapmak mümkün. Altı ülkücü,ortası ülkücü geçinenler,yukarısı ülkücülükten geçinenler. Hareketi yok olma noktasına ülkücülüğü geçim kaynağı haline getirenler getirdi.

Bazıları ülkücü hareketteki bu savrulmayı İYİ parti ile de özdeşleştirmeye çalışıyor. Yanlış,İYİ partiyi kuranlar hareketi ondan geçinenlerden kurtarmak için ellerinden geleni yaptılar. Karşılarına AKP ve Yargı çıktı. Başaramadılar. Geriye iki şık kalmıştı, ya kenara çekileceklerdi, ya da mücadeleye devam edeceklerdi. İkinci ve doğru yolu seçtiler. Kervan büyüsün diye kollarını Türkiye kadar açtılar. Sn Akşener hiçbir zaman ülkücü gömleğini üzerimden çıkardım demedi. Hadi hep beraber bu ülkeyi bu köhnemiş zihniyetten kurtaralım,çocuklarımıza daha yaşanabilir bir Türkiye teslim edelim dedi. Doğru da yaptı. Bu çağrıya toplumun her kesiminden insanlar iştirak etti. Ortak amacı demokrasi,adalet,parlamenter sistem,fikir özgürlüğü,çokluk içinde birlik olan herkes aynı çatı altında buluştu. AKP’nin ayrıştıran,hasımlaştıran siyasetine karşı sn Akşener birleştiren,barıştıran bir yol tutmayı tercih etti. Bugün her kesimden insan aynı siyasi şemsiye altında bir araya geliyorsa bu barış siyasetine duyulan özlemin bir göstergesidir.

İYİ partinin bu barış siyaseti er geç kazanacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Kimi eksiklerin bulunması zaman darlığı ve çabuk hareket etme zorunluluğundan kaynaklanmıştır. Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçiminde son şansını kullanacaktır. AKP’nin yanlış dış politikası Türkiye’nin etrafında bir terör çemberi oluşmasına neden oldu. Dün Kobani kantonuna yardım edenler bugün Afrin kantonu için savaşa giriyor. Hedefsiz,amaçsız,stratejisiz bu siyasetin bizi nereye götüreceği meçhul. Mahkemeler hukuka ve vicdana göre değil,iktidarın emellerine göre karar veriyor. FETÖ sopası ile bütün bir toplum korku ile terbiye edilmeye çalışılıyor. Bu mücadelenin kaybedilmesi demek demokrasiye veda etmek demektir. Onun için üzümün çöpü armudun sapı demenin zamanı geçmiştir. Ya çekincelerimizi bir tarafa koyarak ülkeyi bu badireden kurtaracağız,yahut takıntılarımız uğruna Türkiye’den ve demokrasiden vaz geçeceğiz.