Ülküdaşlık, Yoldaşlık, Siyasal İslâm ve Zevzeklik Üzerine...

Abone Ol

Günümüzde yeni bir Milliyetçilik türedi. Ama bu zannettiğiniz manada mevcut malûm ittifaklar sürecinin de ötesinde bir Milliyetçilik.

Öyle bir Milliyetçilik ki, MHP Genel Başkanı Sn. Devlet Bahçeli dahi tutulan bugünkü siyasi yolu tasvip etmeyen ülküdaşlarına "Ülküdaşlık hukuku" kavramı ile seslenip, bu hukukun devam ettiğini vurgularken ve bugün bana "yol arkadaşlığı" lazım diyerek meseleye bu şekilde yaklaşırken; bu konuda siyasi liderinin üzerinde tepki göstererek, hayatıyla, ailesiyle, maddi ve manevi her yönüyle kendini bu davaya vakfetmiş, karşılık beklemeden çilesini çekmiş ama bugün davanın özüyle bir sıkıntısı olmayıp sadece günlük siyasi tavra karşı çıkan birçok ülkücüyü "hain, PKK ve FETÖ destekçisi, solcu, solculaşmış..." vb. ithamlarla suçlayan zevzek bir Milliyetçilik türedi.

Bu türler aslında 1990'ların başında Erbakan'ın temsil ettiği Siyasal İslâm ile yapılan ittifakta şakulü kaymış, benliğini yitirmiş, meylini o tarafa göstermiş türler olduğunu biliyoruz. Bu şakulü kaymış türleri mutlu eden tek taraf, Ülkücü Hareketin Siyasal İslâm ile yakınlaşmasıdır. Bu zevzek türler, eğer ki devletin bekasını düşünerek bu tavrı gösteriyoruz diyorlarsa; "1999'da devletin bekâsı tehlikede değil miydi? O zaman madem niye yıllarca eleştirdiniz Sn.Bahçeli'yi, taaa ki Siyasal İslâm ile yakınlaşana kadar?" diye sormak lazım onlara...

Bu zevzek türler, bugün canla başla Siyasal İslâm ve onun siyasi uzantısını ve siyasal İslamcı kadroları aklama, cazip gösterme, benimsetme gayretine girerken, kendisini ülkücü ve Türk Milliyetçisi olarak gören ama bugünkü siyasi konjonktürü benimsemeyen ülküdaşlarını ülküdaş olarak dahi görmeme gayretini canla başla yerine getiriyorlar. Hâlbuki bu zevzeklere böyle bir görev verildiği de yok. Bunların yaptığı, podyumda kendini gösterme çabasındaki mankenin kırıtmasından ibaret....

Gerek var mı tüm bunlara? Bugünkü siyasi tavrı tasvip etmek zorunda mı herkes? Bu siyasi tavır veya ittifaklar Allah'ın emri midir? Değil! O halde konuşurken ve olayları yorumlarken gerek bugünkü siyasi tavrı desteklesin, gerekse desteklemesin ülküdaşlık hukukunu korumak gerek!

Siyasal İslâmcı kadrolar her icraatlarında ümmetçilikten dem vurmalarına ve Türk Milliyetçiliğine karşı olduklarını beyan etmelerine rağmen bugün işgüzar bazı zevzekler; "hayır siz ümmetçi değil, milliyetçisiniz" diyerek onların dahi tavrını görmemezlikten gelip, podyumda kırıtmaya devam ediyorlar. Bugün ülkemizde Siyasal İslâm'ı temsil eden partilerin Arap coğrafyasından uzaklaşma sebebi, zannedildiği gibi Siyasal İslâmcı güruhtaki fikir değişikliği veya Milliyetçiliğe yönelim değildir. Aksine Arap coğrafyası, Türkiye'den kendi menfaatleri icabı uzaklaşmıştır. Doğu Akdeniz'de Türkiye'yi karşılarına almalarının ve İsrail, Arabistan, Mısır, Lübnan, Suriye, Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi'nin yanlarına Filistin'i de almalarının başka bir izahı olamaz.

Doğu Türkistan konusunda ise Türkiye'deki Siyasal İslâmcıların tavrı yine eskisi gibidir; kör, sağır ve dilsiz tavır! Hatta Siyasal alanda Türk Milliyetçiliğini temsil eden partinin bugün Doğu Türkistan Türklerine Ankara'da randevu vermemesi ve bunun tabanda normal karşılanması da, Siyasal İslâm’ın milliyetçiliğe meylinden çok Türk Milliyetçiliğinden Siyasal İslâm'a doğru bir meyil veya karşılıklı aşırı hoşgörü olduğunu ortaya koyuyor. Aksi bir tavır varsa buyurun söyleyin!
Siyasal İslâm'ın Türkiye'deki güçlü temsilcisi Ak Parti ve ondan ayrılan kadrolar Andımız konusunda, Ne Mutlu Türk'üm Diyene ifadesi konusunda eskiye göre hangi farklı tavrı gösteriyorlar? Veya Irak Türkmenlerinin Başbuğu Sn.Erşat Salihi'yi istifa etmeye mecbur bırakma ve yerine ihvancı kadrodan birinin getirilmesini Siyasal İslâm'ın milliyetçiliği olarak mı göstereceksiniz?

Özetlemek gerekirse, Siyasal İslâmcılar, Türk Milliyetçiliği ve Türklük konusunda eskiden hangi tavırdaysa, bugün de aynı çizgideler.

Bunun aksini ispat eden samimi tek bir tavır gösteremezsiniz. Siyasî menfaatler veya çaresizlik nedeniyle yapılan bir iki manevra hariç tutumları aynıdır.

Örnek;
- Andımız konusundaki tavırları,
- "Ne Mutlu Türk'üm Diyene!" konusundaki tavırları,
- Korolardan Türk isminin çıkarılması tavrı,
- İskilipli Atıf ve Şeyh Sait gibi hainler konusundaki tavırları,
- Doğu Türkistan konusundaki tavırları,
- Erşat Salihi'yi istifa etmek zorunda bırakıp yerine ihvancı getirme tavrı...

O nedenle güzelleme ve makyajlama yerine doğallığı tercih edin! Ülküdaşlık hukukunuzu koruyun. Koruyun ki yarın yüz yüze bakacak haliniz olsun!