Uluslararası tanınmış ve Uygurlarla ilgili uzmanlaşmış uzmanlar sunumların yapılacağı konferansta Uygur Hareketi’nin kurucusu ve İcra Direktörü Rushan Abbas’ta bir konuşma yaptı.

Çin Komünist Partisi’nin Doğu Türkistan’da Müslüman Uygur, Kazak, Kırgız ve diğer Çinli olmayan halklara yönelik soykırımı devam ediyor. 21. Yüzyıldaki bu vahşeti durdurmak için uluslararası kamuoyu etkin bir adım atmadı. Dünya devletlerinin Uygur Soykırımı konusunda gerçek bir çaba ortaya koymadığını söyleyen Uygur Hareketi’nin kurucusu ve İcra Direktörü Rushan Abbas, “Yakın tarihteki her soykırım vakasında dünya toplumlarının harekete geçmekte ne kadar geç kaldığını hatırlıyoruz. Uygur halkı da maalesef yok ediliyor ve dünya kamuoyu adım atmak çok yavaş hareket ediyor. Pek çok insan Uygur soykırımını entelektüel egzersiz olarak görürken Uygurlar ölüyor.” dedi.

Rushan Abbas, İngiltere’de Newcastle Üniversitesi’nde düzenlenen “Devletlerin Soykırımdan Önce Koruma Sorumluluğu – (States Responsibility to Protect Before Genocide)” toplantısına katılarak Doğu Türkistan’daki durumu anlattı. Abbas, Uygurların Çin Komünist Partisi tarafından yok edildiğini vurgulayarak, “Çin rejimi dünyanın gözleri önünde bir soykırım gerçekleştirmektedir. İnsanlar toplama kamplarına atılmaktadır. Orada öldürülen insanların cesetlerinin yakılması için krematoryumlar inşa edilmektedir” dedi.

Çin komünist rejiminin Doğu Türkistan’da soykırım maksadıyla insanlığa karşı işlediği suçlardan dolayı sorumlu tutulmasını sağlayacak her türlü bilgi ve belgenin bulunduğunu vurgulayan Abbas, “Ancak, bugün karşımızdaki tablo şudur. Çin’in sahip olduğu konum ve güç itibariyle sözde-liderlerin elleri kolları bağlanmıştır. Hatta kimileri Çin ile iş birliği yapmalıyız demektedir. Soykırım suçu işleyen bir rejimle nasıl iş birliği yapılabilir. Bu sadece Doğu Türkistan halkının değil aynı zamanda bütün insanlığın trajedisidir.” diye konuştu. Rushan Abbas, Çin’in batıdaki bütün sosyal medya platformlarını kullanarak soykırım suçunu gizlemeye çalıştığına dikkat çekerek, sorumluluktan kurtulmaya çalıştığını söyledi.

2. Dünya Savaşı’ndan Bosna Hersek’e kadar yakın tarihte birçok soykırıma şahit olunduğunu söyleyen Abbas, “Bugün, dünyanın geldiği durum şudur. Çin komünist rejiminin işlediği suçlar kadar, ona karşı gösterilen naif tutum nedeniyle Uygur Soykırımı görmezden gelinmektedir. Çünkü devletler, Çin’in Uygur halkının kanının bulaştığı paralardan kazanç sağlamak adına insan yaşamının kutsallığını hiçe saymaktadır. Bu soykırım yüzünden tüm ailesi mahvolmuş biri olarak şunu haykırmak istiyorum. Bir yerde işlenen kötülüğü sulandırma, savunma veya örtme isteği asla kabul edilemez. Böyle yapılması sözün bittiği yerdir” ifadelerini kullandı.

İnsanların, tarihte yaşanan kötülüklere bakıp, zulümleri durduracaklarının kendisi olduğuna dair inancını taşıdığını söyleyen Abbas, “Ancak gerçek bunun tam tersidir. Bir çoğumuz statükoyu, büyük ihtimalle kabul edeceğiz. Belki tetiği çeken biz değiliz, fakat ilgisizlik, çekingenlik veya dikkat dağınıklığı nedeniyle soykırım suçu işleyenlerin cezasız kaldığı gerçeğini kabul ediyoruz” şeklinde konuştu. İnsanların bu açmazdan kurtulabilmesi hem neden soykırımların durdurulamadığı ve sorumluluklarının neler olduğunu kendisine sürekli sorması gerektiğini vurgulayan Abbas şunları kaydetti: “Daha geçen hafta beraber çalıştığımız arkadaşlarımızdan birinin kardeşi Omerjan Matsidiq, toplama kamplarında hayatını kaybetti. Oraya atıldığı dönemde hiçbir sağlık sorunu yoktu. Kız kardeşim, ben Uygur Soykırımı’nı anlatıyorum diye kaçırıldı ve hukukun bütün kuralları çiğnenerek hapis cezasına çarptırıldı. Onun kaçırılmasının üzerinden 3 yıl geçti. Her gece uyanıp onun için ne yapabilirim diye düşünüyorum.” Aynı şekilde her gün insanların korkutularak özgürlüklerini kaybetmesi ve geleceklerini tehlikeye atmasını önlemek için neler yapılması gerektiğinin üzerinde duran Abbas, “Pek çok insan soykırımı entelektüel egzersiz olarak analiz edecek bir şey görmeye devam ederken Uygurlar ölmeye devam ediyor. Ve bu ölümleri hiçbir yerde haber olmuyor” dedi.

Diğer taraftan, günümüz dünyasında izolasyon politikasının savunulamayacağını da söyleyen Abbas, “Temelde ekonomik gerekçelerle, birbirine bağlı bir dünyada yaşıyoruz. Ancak Uygur Soykırımı gibi meselelerde, kendi ekonomik çıkarlar kadar soykırımın önlenmesi de devletlerin sorumluluğundadır. Demokratik değerler etrafından birleşen toplumların insanlığa karşı işlenen bu tür suçları önlemesi gerekmektedir” şeklinde konuştu. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Guterres’in geçen günlerde soykırımı önleme sorumluluğunun BM’in temelini oluşturduğunu hatırlatan Abbas, buna rağmen aynı organizasyonun Çin’in işlediği soykırım suçlarına karşı açıklama yapmaktan kaçındığına dikkat çekti. Abbas, “Bu suçu işleyen yönetime masada eşit konumda sandalye veren hatta suçlunun kendisini yargılamasına müsaade eden uluslararası organizasyonlar, soykırımı önleme konusunda başarısız olmaya mahkumdur” dedi.

Bazı akademik çevrelerde İngiltere ve Amerika gibi devletlerin de en az Çin kadar kötü olduğuna dair yorumlara da değinen Abbas, “Konuya bu açıdan bakanlar Çin’i kötü olarak kategorize edilemeyeceğini ifade etmektedir. Herkes gibi ben de yaşadığım devlet hakkında hayal kırıklığı yaşadım. Ancak konu soykırımsa burada farklı düşünmek gerekmektedir. Başka bir yerdeki soykırım ve o suçu işleyenlerin olması nedeniyle bazen konu siyasal alanda tartışılmaktadır. Ancak bir kavramın siyasallaşması, o gerçeğin ortadan kalkması anlamına gelmez. Bu durumda tartışma yapan akademisyenlere Uygur halkının yerel söyleyişi ile seslenmek isterim ‘Çatıda duran adam köpek tarafından ısırılmaz’ sözünün rahatlığı içindedir” diyerek konuşmasını tamamladı.

Editör: TE Bilişim