2019 yılının sonlarıydı. Çin'de bir laboratuvarda imal edildiği iddia edilen bir virüs, laboratuvardan kaçar ve laboratuvarın yanında bulunan halde çalışan insanların vücuduna girer. Bütün hikaye böyle başlar ve görünmeyen düşman, tüm dünyayı etkisi altına alır. 

Önceleri hiç kimse önemsemez ama görünmeyen düşman o kadar güçlüdür ki; kendisini küçümseyen ve gerekli tedbirleri almayan insanoğluna, uzun yıllar unutulmayacak büyük bir ders verir.

İlk başlarda ülkemizde, Sağlık Bakanı ve Bilim Kurulu kontrolünde ilerleyen pandemi süreci, rol kapma derdinde olan diğer bakanlıkların da ilgi odağı olmuş ve yaz ayları için alınan kararlarla, sivil hayattaki mesleği gereği kendi bekasını düşünen Turizm Bakanı tarafından, o güne kadar verilen tüm emekler mahvedilmişti. Vaka sayıları yükseldi. Türkiye, riskli ülkeler listesinde başı çeker hale geldi ve ne kadar acıdır ki; her gün onlarca canımızı kaybetmeye başladık.

"Test sonucu pozitif çıkan ama semptom göstermeyenlere hasta demiyoruz" 

Gelen baskılara dayanamayan Sağlık Bakanı ve iktidarın polit büro üyeleri çözüm yolu bulmaya çalıştı ve çocukların bile güldüğü bir açıklama attı ortaya; "Vaka mı, hasta mı". Buram buram Cumhurbaşkanlığı İletişim Daire Başkanlığı kokan bu açıklama ile İngiltere de Türklere kapıyı kapadı. Bir kişi de çıkıp şu mantıklı soruyu soramadım Sayın Bakan'a; "semptom göstermeyenlere test yapılmıyor ki. Nasıl olur test sonucu pozitif çıkan, semptom göstermez Sayın Bakanım?" diye. Zaten bir iki hafta önce de "test sonucu pozitif çıkanları eve ambulans ile götürüyoruz" demişti Sayın Bakan. Bakan Bey, çevresi ve devlete yakın VIP test yaptıranlar gibi, tüm milletin test sonucunu 3 saat sonra aldığını zannediyordu muhtemelen! Bilmiyordu ki; test yaptırmak için hastanelerde, yüzlerce insanın bir arada ve saatlerce sıra beklediğini. Test sonucunu da 72 saat içinde aldığını. 

Velhasıl kelam, Sayın Bakan kullanıldı. Bu işin sonunda gerçek suçlular görevlerinde kalacak. Partiye ve Cumhurbaşkanı'na bir laf gelmesin diye, eline tutuşturulan kağıdı hiç sorgulamadan okuyan Sayın Bakan, kötü bir insan olarak anılacak. En üzücü yanı da bu işte! Son 30 yılın, görevine hakim ve doğru kararlar verebilen en iyi Bakanı olarak görünen insanın, böyle bir oyuna gelmesi beni de üzdü.

Mevzu sağlık ise, devletin menfaati arka plana atılmalıdır. Hasta millet, hasta devlet demektir. Milletsiz devlet olmaz! Yaptığı açıklamalardan anladığımız kadarıyla; "verilen bilgilerde bir hata varsa bile, bunun devlet menfaatleri için olduğu" izlenimini aldık. İşte bu açıklamalar, aslında günlük vaka sayısının 20.000 'in üstünde olduğunu ve bu rakamların manipüle edildiğini söyleyenleri haklı çıkardı.

Ciddi müdahale gerekiyor!

En az 9 gün tam karantina gerekiyor. Bu süre içerisinde, tüm piyasalar kapanmalı. Tüm sektörler durdurulmalı. Ülkeye giriş çıkış yasaklanmalı! Sadece Sağlık personeli ve kolluk kuvvetlerinin çıkışına izin verilmeli. Kolluk kuvvetlerinin gözetiminde, yerden ve havadan tüm ülke dezenfekte edilmeli. Karantina sürecinin başlamasıyla evlerinde semptom göstermeye başlayan vatandaşlara, evlerinde derhal müdahale edilmeli. Gerekiyorsa önlemler alınarak hastaneye sevk edilmeli. Aksi halde daha fazla can kaybı yaşanacak ve sonrasında alınacak önlemler hiç bir işe yaramayacak.

İstatistikler var ve bu istatistikler, aşağıladığınız ve ötelediğiniz kurumların elinde. DSÖ, Türkiye'yi mercek altına aldı ve günlük, haftalık ve aylık verileri inceliyor. Bu verileri geçmiş seneler ile karşılaştırıyor. Anlayacağınız, ülke olarak çok zor durumdayız ve hatta rezil olduk diyebiliriz. 

Sonuç olarak; rakamlarla oynayarak kimseyi kandıramazsınız. Kelime oyunları yaparak, sadece kendinizi komik duruma düşürürsünüz. Doğru tektir. Spordaki oyuncu teriminin, futbol alt başlığındaki karşılığının futbolcu olmasıyla sağlık alt başlığında vakanın karşılığı da hastadır!