İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener 07.04.2018 Cumartesi günü Alpullu’da Pancar Üreticileri Birliğini ziyaret ederek çiftçilerimizle bir araya gelecek.

Neresinden bakarsanız bakın bu Hükümetin “Şeker Fabrikalarının satılması” kararına Milletimizin bayrak açmasının ilk adımı olduğu tarihi bir ziyarettir.

Meral Akşener bu tip özelleştirmelere dur demenin de “vatan savunması” olduğunu düşünen bir liderdir.

İyi Parti bu ziyaretle olması gerektiği yerde yani Milletin karşısında değil yanında olduğunu göstermiş olacaktır.

Hem de Ankara’nın sıcak salonlarından, kameralara bakarak değil, çiftçilerimizin kurduğu Birliğe gidip, onların ikram ettikleri çayı yudumlarken, gözlerinin içine baka baka onların destekçisi olduklarını haykırararak bu desteği verecektir.

Siyasi partiler Milletimizin sözcüsü, avukatı, yareni, dert dinleyeni, çözüm üreteni olabildikleri sürece gönüllerde yer edinebilirler.

Bu cihetle Meral Akşener’in Alpullu ziyareti onun samimiyetinin de, milletin derdini dert edinmesinin de aleni bir göstergesidir.

Aldığım duyumlara göre Meral Hanım, bu ziyaretinde İYİ Tarım Politikaları’ndan da mesajlar verecekmiş. Şahsen bunu oldukça önemsiyorum. Zira bir zamanlar tarımsal anlamda dünyada kendi kendine yetebilen yedi ülkeden biri olan ama bugün samanı bile ithal eder hale gelen Türkiyemiz’in derdine derman olacak İYİ tedavi yöntemini öğrenebilmek için sabırsızlanıyorum.

İsrail tohumuna mahkum edilen çiftçilerimizi, mahsulü para etmediğinden tarlada bırakan üreticilerimizi, yüksek maliyetlerle başa çıkamayan hayvancılarımızı, kısacası Anadolu’yu, Trakya’yı, bizim insanımızı içine düştükleri cendereden kurtaracak adımlardır duymak istediklerim.

Hükümetlerin görevleri üretmektir, istihdam sağlamaktır, fikir vermektir, destek olmaktır, yol ve yön göstermektir.

Yapılageleni dünden daha verimli hale getirmek, yeni olana çarkları dönene kadar destek olmak, vatandaşını korumak kollamaktır Milletin yetkisiyle emaneti devralanların yapması gereken.  

Yoksa Cumhuriyetimizin bize kurucularından miras bu gibi oluşumların satılması, “üretken” olması gereken idarecilerimizi “har vurup harman savuran mirasyedi” durumuna düşürür.

Mirasyedi hükümetler de ülkeye fayda sağlayamazlar zira hazıra dağ dayanmaz.

Gerçek hayatta da öyle değil midir ? Aileden kalan malın üzerine ekleyebilen makbuldür. Yoksa satıp satıp yemenin sonu boş cüzdan, delik cep, mutfakta kaynayamayan tenceredir.

Türk Milleti’nin mührü elinde tutanlara güvenebilmesi için üretmeye, çalışmaya, kazanmaya ihtiyacı vardır.