İktidar partisinin yaptığı yanlışları başka bir parti yapsaydı bugüne kadar esamesi bile kalmazdı. O kadar büyük yanlışlar (hata değil) yapılıyor ki bunların herhangi biri bir partiyi tarihe gömmeye yeter.

Geçen gün Cumhurbaşkanı -betonlaşmadan- şikayet etti. Hadi Servet Avcı'nın üslubu ile soralım bunu Vikingler mi yaptı? On altı yıl bu ülkenin en değerli sahilleri, en güzel koyları,ormanları inşaat rantı için ona buna peşkeş çekildi. Cumhurbaşkanının konuştuğu saatlerde Beykoz Belediyesi ormanlık bir araziyi villa yapımı için imara açıyordu.

Her parti yanlış yapabilir ama hiç bir parti yanlışını böyle pişkin şekilde savunamaz. O kadar rahat yalan söyleniyor ki bu rahatlık insanı ürkütüyor. En son palet fabrikasının başına gelenleri düşünün. CB kararnamesi ile Ethem Sancak, Katar ortaklığına devredildi. Bu satışı Kılıçdaroğlu veya Akşener yapsaydı bugün kıyamet kopuyor olurdu.

Çok ciddi ve yıpratıcı bir ekonomik kriz var, iktidara sorsanız bu bir algı operasyonu. Mutfakta yangın var, insanlar pazara boş file ile gidip dönüyor, ama iktidara göre kriz mriz yok. Duyduğumda iliklerime kadar sarsıldığım bir olay anlatayım. Bir esnaf arkadaşım anlattı, iki baş örtülü bayan geldi," abi burada sigara sarıyorlarmış, bizde çalışmak istiyoruz." dediler. Sigara sarma dediğiniz günde 15-20 tl ücret verilen bir iş. Yirmi TL almak için akşama kadar tütün saracaksınız. Tuzu kuru olanlar, saraylarda konaklarda yaşayanlar için elbette kriz yok. Ama vatandaş için var. Kimse iki yakasını bir araya getiremiyor. herkes borçlu, herkes sıkıntılı.

İktidar bu seçimin kriz algısından uzak şartlarda yapılması için elinden geleni yapıyor. Artık neredeyse hepsi yandaş olmuş gazete ve televizyonlar her şeyin süt liman olduğunu söyleyip duruyorlar. Dikkatleri başka noktaya odaklama politikası başarıl da oluyor. Maalesef muhalefet dikkatleri ekonomik kriz üzerine çekemiyor. İktidarın gündeminin peşinde koşuyor. Şu son Kavakçı vakası bile bir iktidarı sarsmak için yeterdi. Bir ailenin neredeyse tüm fertleri milletin vergileri ile maaşa bağlanmış durumda. Türkiye bir aile devleti değildir. Değildir ama vatandaş bu sözü bizim gibi internette üç beş yüz kişinin okuduğu yazılar yazanlardan değil, muhalefet liderlerinden duymak istiyor. Önüne gelen fırsatları değerlendiremeyen bir muhalefet nasıl başarılı olur? İsrafı, işsizliği, devletin aileleşmesini, hukuk tanımazlığı vatandaşın gündemi haline getiremeyen bir muhalefet başarılı olamaz.

Anketler AKP'nin oy oranının yüzde 30-32 civarında olduğunu söylüyor.Büyük bir panik büyük bir korku var. Vatandaşa verilen rüşvetlerin sebebi bu. Fakat seçime kadar daha 65-70 gün var. Bu süre içinde yeni yalanlarla vatandaşı bir defa daha maniple etmek mümkün. Bu oyunu bozmak muhalefetin dikkatine kalıyor. Öncelikli bazı konulara odaklanmış bir muhalefet bütün dengeleri değiştirebilir. Bugün iktidarı denetleyecek hiç bir mekanizma yok. Meclis başkanlığı gibi tarafsız bir makamın başındaki kişi Anayasa'nın amir hükmüne rağmen istifa etmiyor. İktidarın onaylamadığı mahkeme kararları uygulanmıyor. Neydi o öyle , eski CHP milletvekili Eren Erdem'in başına gelenler, mahkeme serbest bıraktı, daha mahpushaneden çıkmadan yeniden tutuklandı.Bu hale gelmiş bir yargı iktidardan hesap sorabilir mi?

İktidarı hizaya çekecek tek bir yol kaldı, seçimlerde oy oranını düşürmek, Cumhur ittifakının oy oranını yüzde 45'in altına çekmek. Arkasındaki destek zayıflamış bir iktidar bu kadar pervasız davranamaz. Kendisine çeki düzen verir.Bugün bunu gerçekleştirecek şartlar var, yeter ki muhalefet vatandaşın önceliklerine göre bir seçim politikası oluşturabilsin.