İYİ Parti Genel İdare Kurulu Üyesi, İYİ Parti Toplumsal Politikalar Başkan Yardımcısı, Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi  öğretim üyesi İYİ Parti Adana Milletvekili Adayı Prof. Dr. Şule Gök Tüdeş su ile ilgili korkutan uyarılarda bulundu.

Prof. Dr. Şule Gök Tüdeş’e  Türkiyem TV “Haber Kahvaltısı” programına konuk oldu. Programı Zeynep Samur sundu.

Zeynep Samur “Eskiden çevre konusunda daha bilinçsizlik. Ama son dönemlerde daha insanlar bilinçli davranmaya başladı. Bununla ilgili sosyal kurumlar, toplumsal kurumlar oluşmaya başladı. Hatta bu Kazdağları olaylarında partililer de oraya gitti, bir bilinçlenme var. Bunu siz nasıl değerlendiriyorsunuz” diye sordu.

Prof. Dr. Şule Gök Tüdeş sorulan soruya şöyle cevap verdi “Keşke yaşayarak görmeden daha erken bir bilinçlenme olsaydı. Bunun yanında tabii eğitiminde etkisi var. Eğitim yine de yeterli mi?

Çevre konusunda, çevre bilincini de bana göre yeterli değil.  Bizim partimiz özellikle sayın genel başkanımız çevre konusunda inanılmaz duyarlı,  zaten benim şu an çalıştığım birimde de yine çevre ve doğa ile ilgili kısmı bana bıraktılar ve çalışma alanı olarak ve özellikle ciddi ve bu konuda.

Türkiye'nin çevre politikaları ne olmalı ve Türkiye'nin çevre eylem planı ne olmalı?

İYİ Parti iktidara geldiği zaman, hedef olarak çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Toplum yaşayarak gördü.

Neyi gördü?

Suyunun bittiğini gördü, toprağının tükendiğini gördü, açlıkla karşı karşıya kalacağını gördü, susuzlukla karşı karşıya kalacağını gördü.

Çünkü Türkiye su fakiri bir ülke ve biz hızla elimizdeki hem yüzey sularımızı hem yeraltı sularımızı kirletiyoruz. Yüzeysel sularımızı çok öncesinden kirli etmiştik.

Yeraltı sularımızın gelecek nesillere sürdürülebilir bir ülke bırakmamız adına yeraltı sularımızın rezerv kalması gerekiyor.

Fakat biz yeraltı sularını hem bilinçsiz çekerek hem kirletilmesine müsaade ederek projelere izin vererek ÇET raporlarının geçmesi gereken, sıradan bir evrak, onay alması gereken bir kağıt üzerinde kalmış bir rapor niteliğine dönüştürerek,  maalesef bu çevre katliamlarına 15-20 yıldır, Türkiye yaşamadığı kadar yaşadı.

Hani bunun İstanbul'dan Ankara'dan Adana'dan Kazdağlarından Salda gölünden Türkiye'nin her yerinden örnekler vermek mümkün. Ama İstanbul hep göz önünde.

Herkesin önünde olduğu için ben daha çok örnekleri İstanbul'dan veriyorum.

İstanbul, Arnavutköy,  İstanbul %95 su ihtiyacını karşılayacak bir su havzası üzerine ve biz oraya yanlış yerleşme, yanlış seçim, yanlış kentleşme refleksleri ile o alanı yapılaşmaya açıp orada Kiraz sularımızı oradaki ormanımızı, rant uğruna tehlikeye artık.

Biz İstanbul su sorunu ile ülkemiz su sorunu ile karşı karşıya gelecek, o yüzden bizim küresel ısınma dinamiklerini ve bu çevre ile ilgili acil önlem planlarını almamız gerek.

Ülkemiz Dünyada alması gereken en önde gelen ülkelerden birisi.

Çünkü çölleşme ve kuraklıkla ile karşılaşacak ilk ülkelerden biri biziz.

Biliyorsunuz küresel ısınma ile tarım Avrupa'ya doğru kayacak bizde çölleşme ve kuraklaşma başlayacak, kitle halinde göçler başlayacak ve bunlar hiç de çok uzak bir gelecekte beklenen şeyler değil.

Dünya artı 2 derece ısınırsa ne olacak? Artı 4 derece ısınırsa ne olacak? Artı 6 derece ısındığında ne olacak?

Bunların hepsi işte su sıkıntısı, su kıtlığı arkasından kitlesel göç, çoraklık, toprağın artık tarımın yapılamaması, açlık ve derken kitlesel göçlere kadar gidecek.

Dünya bu noktada bizim ülke olarak çok sıkı önlemler almamız gerekiyor. Yani küresel ısınma ve iklim değişikliği en az hatta depremin ötesinde dünyayı bekleyen bir tehdit.

Biz hep deprem deyince depremden korkuyoruz. Deprem oysaki bir doğa olayı, olması gereken yer küresi süreçlerinde, yer kabuğunda meydana gelen bir doğa olayı. Ama bence deprem afete dönüştüren biziz, fakat küresel ısınma insan eli ile iklim değişikliği, insan eliyle hızlandırılmış yerkürenin dünyanın sonunu getiren bir eylem ve bizim gidecek başka bir yerimiz yok.

Çünkü insanın var olabilmesi için yaşam alanı sürdürebilmesi için 40 bin canlı türü ile birlikte var olması lazım.

Yani bugün bir gezegende hayat bulundu. Yaşam şartları var, oksijen var, hava var, su var, yer açalım desek dünyadan 4o bin canlıyı da beraberimizde götürmemiz lazım.

O ekolojik zinciri yeniden yaratıp insanlar için bir yaşam alanı oluşturabilmek için, o yüzden başka gidecek yerimiz yok, başka dünyamızda yok.

Önce kentimize, sonra ülkemize, sonra dünyamıza sahip çıkmamız gerekiyor.”

Şule Gök Tüdeş kimdir?

Şule Gök Tüdeş, 16 Aralık 1968 tarihinde Adana'nın Ceyhan ilçesinde doğdu.

Jeoloji Mühendisliği eğitimi gören Tüdeş, Karadeniz Teknik Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi'nde Şehir Planlama ve Kent Jeolojisi hakkında doktora eğitimi aldı. Gazi Üniversitesi'nde akademik hayata başlayan Tüdeş, İngiltere dil ve post doktora yaptı. 2018 yılında profesör unvanı alan Tüdeş ileri derecede İngilizce biliyor. Tüdeş, Evli ve iki çocuk annesidir.

27. dönem İYİ Parti Adana milletvekili adayıdır.