Dünya ülkelerinden olumlu ve sevindirici haberler geliyor bizde de rakamlar bir durağanlığı gösteriyor.

Kıştan sonra baharın gelmesi ve doğanın uyanıp canlanması gibi dünya ülkelerinde ve bizde yavaş yavaş hareketlenme başlayacak inşallah insanlık olarak bu saldırıyı atlatıp yeni hayatımıza dönebileceğiz tabii bundan sonraki hayatımızın eskiye göre daha kontrollü daha dikkatli daha hijyenik ve steril olacağı sosyal mesafelerin sağlanacağı ve insanların bir otokontrolde yaşayacağı görülüyor.

Gerek sağlıkçı gerekse uzmanlar tarafından bu günlerde yaşadığımız corona virüs salgınının daha öncekilerin devamı olduğu ve yenilerinin de daha yakıcı bir şekilde tekrarlayacağı hatta ilk gelecek olan salgının ineklerden yayılacağı iddialar arasında.

Yaşadığımız virüs salgınından sonra tarihte yaşanan tüm önemli olaylardan sonra gerek ekonomik gerekse siyasal değişimler bu virüsten sonrada yaşanacaktır.

Bizler Türk devletinin vatandaşları olarak bir süredir yaşadıklarımızdan gerekli dersleri çıkardık mı? devletimizi yönetenler veya yönetmeye talip olanların yeni toplum yaşantısı ile ilgili düşünceleri var mı?

Yaşadığımız salgın ve karantina günleri bazı eksiklerimizi iyice görmemize sebep oldu.

Devlet teşkilatımızda önemli eksiklikler açığa çıktı.

En önemli sorunlarımızdan biri, toplumsal olarak tek yürek olmamız gereken zamanlarda davranışlarımızın dar siyasete yenik düşmesi siyasilerimizin toplumsallık yerine kişisellik veya parti menfaati gözeterek davranışlarını şekillendirmeye çalışmalarıdır. Bunun en somut örneği bazı büyükşehir belediyelerinin salgın için vatandaşlara yardım etmeye çalışması ve merkezi yönetimin halka yapılacak bu yardıma engel olmasını görebiliriz.

Yaşadıklarımız gösterdi ki devletin öncelikle vatandaşına ulaşması lazım önce ulaşacak ki parası varsa veya maskesi kolonyası varsa vatandaşına dağıtabilmesi lazım.

Devletin teşkilat anlamında bir düzenleme yapması gerekiyor.

Yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluk alanlarının yeniden düzenlenmesi gerekiyor ki İstanbul Küçükçekmece’de yaşayan vatandaşımız kolonyasını Ankara’dan beklemesin.

Devletin atıl hiç çalışmayan veya normal altı çalışıp normal üstü maliyetleri olan alanları var diyanet ve emniyet çalışanlarının bir kısmı buna dahildir.

Büyükşehirlerimizde bazı mahallelerimiz Anadolu’daki bir il veya ilçe büyüklüğündedir ve bu boyuttaki alanlarda mülki amirlik hiç bir etkisi ve yetkisi olmayan muhtarlıklardadır.

Büyükşehirlerde seçimle göreve gelen muhtarlarla beraber seçilen ihtiyar heyetleri, mahalle için bir meclis şeklinde seçilmeli nasıl bir ilçe belediyesinin bütçesi varsa kendi içinde bütçesi olmalı ve bazı gelirlerin toplanması muhtarlara devredilmelidir. Aynı zamanda devletin yeterince mesai vermeyen çalışmayan birimleri imamlar bekçilerin bir kısmı ve atıl olan birimler muhtarlıklara bağlanmalı hizmetler ve bütçe mahalleli tarafından denetlenmeli.

Yerel yönetimleri güçlendirmeden işlevlendirmeden devletin vatandaşından haberdar olması vatandaşına ulaşmasında türlü zorluklar yaşanacaktır.

Tabii bu tip yöntemler ülkemizde demokratikleşmenin de önünü açacak yöntemler olduğu için mevcut iktidardan böyle bir adım beklememiz sanki ham bir hayaldir.

Fakat devleti yönetmeye talip olacakların toplumun hayatını kolaylaştırıcı düşünceler geliştirmesini en azından beklemek hakkımızdır sanıyorum.