Adolf Hitlerin en yakın dostu ve arkadaşı, Alman politikacı Joseph Goebbels diyorki; “Büyük bir yalanı sürekli tekrarlarsanız, o yalana inanan kitleler o nispette çok olur” diyor.

AKP iktidarının en iyi yaptığı işlerden birisi de yalanları büyüterek elindeki yandaş medyanın da gücüyle büyük toplum kitlelerine inandırmayı başarabiliyor. Yalan büyük, propaganda daha da büyük olunca yalana inanan kitleler de o nispette çok oluyor.

CHP’li Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ortaya çıkardığı MAN Adası vakası. Olay ciddi. Şahsi inancım o dur ki, belgeler doğru ama görmediğim için benimki bir tahmin. Daha belgeler savcıya verilmemiş, basına veya politikacılara dağıtılmamış. Ama kürsüye çıkan her AKP’li bu belgeler sahte diyebiliyordu. Hatta AKP’nin avukatı daha belgeleri görmeden ilk açıklamasında bu belgelerin hepsi de uydurma ve sahte diyebiliyordu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Ülkeden çıkan bir para yok. Giren bir para var diyordu. Bir bakan çıkıyor bu belgeler ticari belgelerdir diyordu. Başka bir bakan ise külliyen reddediyor, o belgelerin hepsi sahte diyordu. CHP’nin sesini duyuracak basın ve yayın organı çok fazla olmadığı için vatandaş olayın gerçek yüzünü öğrenemiyordu. Ama buna mukabil elinde güçlü bir yandaş medyası olan ve merkez medyanın da desteğini alarak yapılan propaganda nedeniyle pek tabii olarak vatandaş iktidarın söylediklerine inanmak durumunda kalıyordu.

Aynı uygulama REZA ZARRAB olayında da tam saha pres uygulamaya sokulmaktadır. Reza Zarrab’ın artık bir şarlatan olduğunu Başbakan dahi dillendirmektedir. Ama daha düne kadar AKP’liler Reza Zarrab için o şerefli bir iş adamıdır diyebiliyorlardı. Zarrab’ın önünde yatan bakanlar bile olmuştu.

Ancak rüzgar tersine dönünce Reza Zarrab hem şarlatan oldu, hem de FETÖ’cü oldu. Son yapılan en büyük yalanlardan birisi de Reza Zarrab’ın FETÖ’cü olduğu yönünde vatandaş yoğun bir yazılı ve görsel basın yoluyla inandırılmaya çalışılıyor.

Reza Zarrab Türkiye’de gerçekten bağımsız mahkemeler önünde yargılansaydı ABD şu anda Reza Zarrabı yargılayamazdı. Reza Zarrab olayı nedeniyle istifa ettirilen 4 Bakan hokus pokus yöntemiyle temize çıkarıldı ve beraat ettirildiler. 17/25 Aralık olayında evinde hesap makinaları ve çok büyük miktarda para ile yakalananlar önce iktidar tarafında hafife alındı. Sonra yine hokus pokus yöntemiyle zanlılar beraat ettirildiler ve yakalanan paralar faizleriyle birlikte ilgili kişilere ödenmesi sağlandı. O günlerde yine yandaş basın olayı ya hiç görmüyordu veya küçük puntolarla veriyordu. Öte yandan aynı mihraklar bu paraları oralara polislerin koyduğu propagandasını pompalıyorlardı.

Reza Zarrab belli bir plan dahilinde ABD’ye gönderildi ve orada daha iyi korunacağı düşünülüyordu. Ancak evdeki pazarlık çarşıya uymamış, ABD’de iktidarların dahi müdahale edemediği bir adalet mekanizması devreye girdi ve Zarrab’ı sorgulamaya aldı. AKP iktidarı ve mensupları yine her olayda olduğu gibi Zarrab olayını küçümsemeye çalıştılar. Küçük bir olay gibi yansıtmaya çalıştılar. Ama öte yandan askerlerimizin başına çuval geçiren ABD’ye nota verilsin denildiği zaman ne notası müzik notası mı diye alaya almışlardı. Ama Reza Zarrab davasının ucu kendilerine dokunacağını düşündükleri için bir gün içinde ABD’ye iki ‘NOTA’ birden verdiler. Ne oldu? ABD’ye verilen yoksa müzik Notası mı?

Reza Zarrab olayı er veya geç Türkiye’nin başını ağrıtacaktır. Türk Bankalarının vereceği para cezalarına razıyız. Bu davanın siyasi sonuçları da olacaktır. Türkiye’yi çok sıkıntılı günler bekliyor.

Geobbels’in sözü her ne kadar dediği doğru olsa bile bir de;

‘YÜCE ALLAH’IN ADALETİ VAR. YAĞMAZ ŞAŞMAZ BİR ALLAHTIR.’

NE MUTLU TÜRKÜM VE MÜSLÜMANIM DİYENE, VE DİYEBİLENE