Eğitim ciddi iştir. Yarınını sağlama almak isteyen ülkelerin önceliği; yarınını yönetecek gençleri çağın gereklerine göre eğitmek ve donatmaktır.

Eğitim tecrübe ve özveri işidir. Geleceğini, medeni devletlerarasında görmek isteyen ülkeler; eğitim de sınama yanılma değil, ciddi ve tecrübelere öncelik veren ve eğitimde hiçbir fedakârlıktan kaçınmayanlardır.

Türkiye ne yazık ki, her alanda olduğu gibi eğitim alanında da sınama yanılma, ben yaptım oldu mantığıyla yönetilmektedir. 15 yılda değişen altı bakan bunun en somut örneğidir. İşin tuhaf yanı da her gelen bakanın, kendi ideolojisini Eğitim ve öğretime hâkim kılmak istemesidir.

Bir başka açmazımızda oy verdiğimiz siyasilerin her yaptığına körü körüne, “Eyvallah” dememiz ve her yaptığı icraatını koşulsuz kabullenmemizdir. TEOG  (Temel eğitimden orta öğretime geçiş sınavı) çıkarıldığında “Padişahım çok yaşa!..” diye alkış tutan, “Bu iş tutmadı, ülkeye ve öğrencilere sıkıntı veriyor. Adeta bir yarışa dönüştü.” Gerekçesiyle, “Ben TEOG’u istemiyorum, kaldırılmalıdır. Biz TEOG’la mı buralara geldik?” diyerek kaldırılma kararını da” Padişahım çok yaşa! Türkiye sizinle gurur duyuyor” dercesine alkışlayan ve sorgulamayan SEÇMENİN-bizlerin hiç mi suçu yok?

Ne yazık ki TEOG uygulanırken de, kaldırılırken de hiçbir otoriteye sorulmamıştır. Hiçbir eğitimcinin, hiçbir öğretmenin, hiçbir üniversitenin , “Siz ne diyorsunuz, ne düşünüyorsunuz?” diye fikri alınmamıştır.

Bizim kültürümüzde, “Bin biliyorsan da bir bilene danış” diye güzel bir kavram vardı. Kaldı ki Türkiye’yi yöneten zihniyet, “Meşveret” kültürüne yabancı da değillerdi!..

Türkiye genelinde uygulanan ve vaz geçilen, bitişik dik yazı(el yazısı) uygulamasında da aynı hata ve öngörüsüzlük yapılmıştı. Ne oldu, el yazısı uygulamasından bir çırpıda vaz geçilmedi mi?

Taşımalı sisteme neden geçilmişti? Şimdi neden bu sistemden de vaz geçilmek isteniyor?

Be muhteremler!.. Ne olur bir şeyi yaparken ya da uygularken: o işin uzmanlarına da bir sorsanız, kıyamet mi kopar?

Kaldı ki, eğitim gibi bir alanda tek kişinin ki o da bu alanın uzmanı değil; “Ben kaldırılmasını istiyorum” demesiyle neden kaldırıyorsunuz?

Evet! Bu haliyle TEOG, bu ülkenin öğrencilerine bir işkence ve zulüm idi. Her okulu İmam-Hatip’e dönüştürdünüz de ne oldu? Sınavlarda nal toplayan bir sistemle karşı karşıya kalmadınız mı? PİAR’ın 75 ülke arasındaki başarı sıralamasında Türkiye neden ellinci sıraya geriledi?

Her okul kendi sınavını yapacakmış. Bakanlık soruları hazırlayacakmış. Her isteyen öğrenci her istediği okula gidecekmiş. Bunlar kulağa hoş gelen sözler. Tıpkı el yazısı ve TEOG uygulamasında da dediğiniz gibi.

Nasıl uygulanacağını, nerelerde nasıl yığılmaların olacağını, öğretmen ve okul yöneticilerine nasıl baskı yapılacağını, kimlerin kimlere “Hamili kart” yazacağını da hiç düşündünüz mü?

Bir ülkeyi çökertmenin en kolay yolu Eğitim sistemiyle sık sık oynanmaktan geçer. Almanya’yı işgal eden ABD, Fransa ve Rusya’nın ilk yaptığı şey: köklü bir geçmişi ve deneme sonucu oluşturulan “Alman Eğitim Sistemini” bozmak olmuştu.

Lütfen eğitimle oynamayalım. Milli Eğitim Bakanını da ne olur öğretmenden yapalım. Yapalım ki, yavrularımız kobay ben yaptım oldu mantığıyla heder olmasınlar. Eğer eğitimde verimlilik istiyorsanız. “Sınıfta Kalma” sistemini getiriniz ya da her başarısız olanı MEZUN ederek değil ÇIKIŞ vererek Türk eğitim sisteminde başarıya giden yolun önünü açınız.

Esen kalınız.