Nur topu gibi yandaş ve sermayenin emrinde olan bir yayın organımız daha oldu.

Her sabah güne siyaset ile gözlerimizi açıyor, siyaset ile günümüzü sonlandırıp gözlerimizi ısıtılıp ısıtılıp önümüze konan haberlerle kapatıyoruz.

Bu nasıl bir habercilik anlayışıdır.

Yandaş kanalların ve havuz medyasının aynı haberleri ısıtıp ısıtıp önümüze koymaları deli saçmalığı gibi bir şey; Medyaya ve basına olan güven her geçen gün azalırken, günümüzde artık herkes kendi haberini kendisi yaratmaya ve yayınlamaya çalışıyor. Sosyal medyanın gücünü gören her kesimden insan gerek paylaştığı resimlerle, gerek paylaştığı videolarla, gerekse yaptıkları canlı yayınlar ile sıcak gündemi yansıtmaya çalışıyor.

Ne yapsın insanlar...

Güne 'EY'lerle başlayan bir Türkiye düşünün.

Düşünmenize gerek yok!

Zaten öyle, EY ile yatıyor EY ile kalkıyoruz.

Son zamanlarda; her şey o kadar biri birine karıştı.

Akla ile kara adeta yer değiştirdi.

Artık neyin ak, neyin kara olduğunu anlamak bile mümkün değil.

Bunu Devlet büyüklerimiz bile anlayamamış olacaklar ki; Sayın Cumhurbaşkanımız bile, “Bu ülkede at izi it izine karıştı” ifadelerini kullandı.

Harbiden Türkiye’de ait izi, it izine karıştı mı?

Yada şöyle mi! Sormak gerekiyor bu soruyu?..

'Kimin eli, kimin cebinde belli değil!..

Biraz daha yumuşatırsak; 'Kim haklı kim haksız o kesinlikle ve asla belli değil.

Kısacası; ''Bindik mi bir alamete, peki gidiyor muyuz hep birlikte bir kıyamete, inanın bende anlamış değilim.

Ne dememi bekliyorsunuz.

Allah sonumuzu hayreylesin.

Ülkemizde artık; ''Hırsızın değil, ev sahibinin sorgulandığı günleri yaşıyoruz.

Geçtiğimiz günlerde, Yüce Meclisimizde bile vatandaşlardan 510 milyon para tokatlayan bir tosuncuk hakkında verilen gensoru hakkında araştırmanın gerek duyulmadığı anlara tanıklık ediyoruz.

Bu da tezimizi doğrular nitelikte olsa gerek diye düşünüyorum.

Hırsızlığın, yalanın, talanın, iftiranın, zinanın çok büyük günahlar olduğunu duydunuz mu?

Zannetmiyorum.

Duysaydınız Ülkemizde yaşanan milyonlarca mağduriyeti araştırma veya bu yaşanan mağduriyetleri giderme yollarını arardınız.

Bendeniz olmayan aklımla bile, mağduriyetler nasıl giderilir onu araştırıyor ve bir çare bulmaya çalışıyorum.

Peki ya siz?..

Bizler yazıyoruz, siz okuyor musunuz veya okuduğunuzu anlayabiliyor musunuz. Bu da çok önemli unsurlardan bir tanesi ancak görünen oku biz Türkiye olarak az okuyan okuduklarımızı da yanlış anlayan bir nesil ile günlerimizi boşa mı harcıyoruz.

Sosyal medya ile birlikte algıların değiştiği her yeni gün EY diyenlerin ve siyasetçilerimizin bir birlerine ağza alınmayacak hakaretleriyle hayata ve güne başlıyoruz.

Seçimlere çeyrek kala her kesimden siyasetçinin ülkemiz gündemine yeni bir başlıkla damga vurmaya çalıştığını görüyoruz.

Görev bilincini yandaş ve sermayenin koltuğunun altında yk eden bir haber alma ağımız mevcut hayırlısı olsun. Bunun en son örneklerinden bir tanesi de doğan gurubunun satılması ile gün yüzüne çıktı.

Ülkemizde muhalif bir yayın organımız neredeyse hiç kalmadı. Kalmadı desek biraz yalan olur yok.

Nur topu gibi bir yandaş ve sermayenin yanında olan bir yayın organımız daha oldu.

Türkiye Cumhuriyetinde Korkunun esiri, sermayenin kölesi, olmayan her bir yayın organını saygıyla ayakta selamlamak gerek ancak tabi bu şartlarda çok zor.