Tüm ülke Ak Parti taraftarları dahil son iki günde çıkarılan “anayasa” tartışması bir toplum mühendisliğidir ayrıca iktidarın sıkışmışlığına bir çare olarak planlanan sığınılacak liman olarak da kabul edilebilir.

Ak Parti iktidarında yaşadığımız 18 yılda 3 kez anayasa değişikliği yapıldı.

Yapılan 3 değişikliğinde toplumla, milletle bir alakası yoktu. 3 değişiklik isteğinde de bir toplum menfaati gözetilerek düzenleme yapılmadı.

18 yıllık Ak Parti iktidarında yapılan 3 anayasa değişikliği de iktidarda bulunan muktedirlerin devleti daha nasıl ele geçireceklerine dair çalışmalar olmuştur.

2007 anayasa değişikliği cumhurbaşkanının meclis tarafından seçiminde seçim oturumuna meclisin 2/3 ünün katılımını isteyen anayasa mahkemesinin ucube 367 kararına karşı getirilmiş cumhurbaşkanını halkın seçmesini sağlayan bir değişiklik olmuştur. Sebepleri açısından bakıldığında getirilen anayasa değişikliği mutlak bir kişiselliği bünyesinde barındırmaktadır.

Anayasa değişikliği yapıldığında ülkemizde uygulamadaki parlamenter sistemle çelişen bir ikili yapı devlet yönetimimize girmeye aday olmuştu.

Çünkü hem cumhurbaşkanını hem başbakanı halk seçtiği zaman devlet yönetiminde bir iki başlılığın olacağı açıktı .

Yapılan seçimlerde halkın seçtiği cumhurbaşkanının partisi çoğunluğu sağladığından ülkemiz o anlamda bir devlet krizi yaşamadı.

2010 referandumu Ak Parti ile o zamanki ortağı FETÖ’nün beraber planladığı Türk devletini tam olarak ABD kontrolüne verilmek üzere yapılan anayasa değişikliğidir .

2010 referandumunda FETÖ lideri Fetullah Gülen anayasa referandum seçiminde “gerekirse mezardan ölülerinizi kaldırıp rey verdirin” demiş , FETÖ - Ak Parti ikilisi anayasa değişikliği sonucunda Türk devletinin yüksek yargı organlarını FETÖ’ye dolayısı ile ABD’ye teslim etti.

2010 referandumunun sonucu 2016 alçak FETÖ - CİA darbe girişimi olmuştur.

2010 anayasa değişikliği sonucu 15 Temmuzda Türk milleti devletini sokaktan 259 şehit 2000’e yakın yaralı pahasına sokaktan topladı.

2017 anayasa değişikliği teklifi dünyanın gelişmiş veya az gelişmiş hiç bir toplumuna teklif dahi edilemeyecek bir sistemi toplumumuza teklif olarak getirmiş, alavere dalavere ile kıl payı farkla çoğunluk sağlanmış gibi uygulamaya girmiştir.

2017 anayasa değişikliği yönetimsel anlamda ülkemizdeki demokrasiyi başladığı yere yani 150 yıl öncesine götürmüştür halen de ülkemizdeki demokrasi, ne olduğu belli olmayan ( başkanlık mı, cumhurbaşkanlığı mı) hiç bir şekilde denetlenemeyen, sultanlık gibi yönetilen dünyanın gelişmemiş toplumlarında görülmekte ve yaşanmakta olan bir sistemdir.

Dünya toplumları çoğulculuğa, katılımcılığa, özgürlüğe, insan haklarının gelişimine doğru ilerlerken biz 2017 anayasa değişikliği ile tek kişinin denetlenemeyen yönetimine sürüklenmiştir.

Görülüyor ki bu güne kadar toplumumuzun önüne getirilen anayasa değişikliği uygulamaları bize bir yarar getirmemiş aksine zarar getirmiş.

Bunun en bariz örnekleri ekonomik büyüklük olarak 20 yıl önce dünyanın 17’nci ekonomisi iken bu gün 20’nci büyük ekonomisiyiz.

Demokrasi ligindeki durumumuz ise daha vahimdir.

Son günlerde ülkemizde iktidar sahiplerinin ortaya attığı ve bizi tartıştırdığı anayasa değişikliği gündeminde anladığımız.

İktidar sahiplerinin iktidarlarını sürdürebilmek için birtakım manipülasyonlara ihtiyaçları olduğudur.

Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.

Yaptıklarından yapacakları hakkında bir fikir sahibi olabiliriz.