Her şey yeni. Evet yeni bir dönem. Yeni bir sistem . Yeni bir meclis ve yeni bir Cumhurbaşkanı Modeli.

Her şey yeni demekle her şey yeni olmuyor elbette. Türkiye Cumhuriyeti olarak belki kuruluşu itibariyle 100 yıla yakın bir geleneği var. Hatta bunu Osmanlı döneminde Tanzimat Fermanına kadar indirebiliriz. Kısa bir hatırlatma ile konumuza devam edelim. Osmanlı döneminde ilk batılılaşma ve demokrasi anlayışının filizlenmesi Tanzimat Fermanı ile başlamıştır. “Tanzimat Fermanı, 3 Kasım 1839 yılında ilan edilmiştir. Dönemin padişahı olan Sultan Abdülmecid fermanı imzalamış, Hariciye nazırı Koca Mustafa Reşit Paşa ise Topkapı Sarayı’nın, Gülhane parkında fermanı ilan etmiştir. “

Tanzimat Fermanını baz alırsak Türk Milleti olarak,180 yıla yakın bir demokrasi deneyimi ve yerleşmiş ve kurumsallaşmış kural ve kaideleri vardır. Parlamenter demokrasiye geçişimizle birlikte 70 yıllık bir birikime sahibiz. Bu anlamda parlamenter sistemin aksayan yönleri var mıydı? Evet vardı. Düzeltilebilir miydi? Evet düzeltilebilir ve iyileştirilebilirdi. Ancak sayın Cumhurbaşkanı ve Ak Partililer tarihe geçmek hevesi ile Parlamenter sistemden Başkanlık sistemine geçmeyi istemişlerdir. Bu istekte sandıktan aldıkları 16 yıllık destek ile daha da heveslenerek teşebbüslerde bulunmuşlardır.

Ancak 7 Haziran 2015 seçimlerinde yüzde 40’lara inen oy hüsranı ile başkanlık talebini buzdolabına koymuşlardı veya siyasetin tozlu raflarına kaldırmışlardı. 1 Kasım 2015 seçimlerinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ince ayarları sonucu Ak Parti tekrar tek başına iktidara gelmiştir. Tek başına iktidara gelmesine rağmen Ak Partililerin artık gündemden düşürdükleri ve dile getirmedikleri başkanlık sistemini ortada herhangi bir neden yokken, Bahçeli, Ak Parti’ye hitaben getirin başkanlık sistemini biz MHP olarak destekleyeceğiz demiştir. Ak Parti böyle bir pası görmezden gelemezdi. Nitekim uyuyan hücreler harekete geçti ve 16 Nisan 2017 tarihinde bazılarına göre şaibeli yapılan referandum sonucuna göre , Anayasa’nın birçok maddesi değiştirilmiş ve “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” adı altında bir isim konularak aslında resmen ‘Başkanlık’ sisteminin yolu açılmıştı.

24 Haziran erken genel seçimleri ile birlikte Cumhurbaşkanlığı seçimleri de aynı anda yapılmıştı. Sandıktan halkın hür iradesi ile seçilen Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a herkesin saygı duyması gerekir. Seversiniz sevmezsiniz. En yüce makama seçildiği için kişiden çok makamın özgül ağırlığı nedeniyle saygı duymak durumundayız.

Bir basın mensubu olarak görüyorum ki daha ilk günden Cumhurbaşkanı’nı ve kurduğu yeni kabineyi yerden yere vuruyorlar. Allah aşkına eğer ağır aksak ta olsa demokrasiye ve vatandaşın iradesine güveniyor ve inanıyorsak sabırlı olmak durumundayız. Herkesin bu sonuçları hazmetmesi demokrasinin gereğidir. Bir dahaki seçimlere kadar hazımsızlar için söylüyorum daha fazla çalış vatandaşı ikna et ve başa sen geç bu kadar basit.

Yeni kabine görevlerini daha yeni devir teslim yaparken, ve daha henüz hiçbir icraatta bulunmadan hangi ölçülere göre eleştiriyorsunuz? En azından 3 aylık, 6 aylık veya bir yıllık bir hizmetlerini görelim o zaman eleştirme hakkınızın olacağını düşünebiliriz. Bu dönem sonunda eğer aksayan yönleri varsa bunları tabiî ki herkesin eleştirme hakkı olacaktır. Bunun tersi de olabilir. Sayın Cumhurbaşkanımızın iddia ettiği gibi tek adamlıkla bürokratik engelleri hızlı aşılacak ve beklide bazı konularda çok başarılı olduklarını da göreceğiz. Başarılı olmalarını temenni ederiz. Zira aynı gök kubbenin altında yaşıyoruz. Aynı vatan topraklarında ve aynı bayrak altında yaşıyoruz. Eğer başarılı olurlarsa ve vatandaşın hayat standartları yükselirse bundan millet olarak mutluluk duyarız. Ama tersi olur ve başarısız olurlarsa eleştiri bombardımanına da hazır olmaları gerektiğini şimdiden söylemiş olalım.

Son tahlilde, Türk Milleti olarak, yeni dönemi, yeni meclisi, yeni sistemi ve yeni seçilen sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı sağ duyu ile takip etmeliyiz. Ağır aksak ta olsa işleyen bir demokrasimiz var. Bunun kıymetini bilelim. Eğer bir gün o beğenmediğimiz demokrasi elimizden giderse bizim burada bu yazıları dahi yazma ve sizlerinde okuma şansınız dahi olmayabilir.

MEVLAM NEYER..? NEYLERSE GÜZEL EYLER…!

NE MUTLU TÜRKÜM VE MÜSLÜMANIM DİYENE, VE DİYEBİLENE…