Yeni FETÖ’lere fırsat vermeyelim

Abone Ol

Tarih tekerrürden ibarettin derler

Büyük Akif bir şiirinde der ki:

“Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!

Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?

Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar;

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”

Tarihe baktığımızda ibret alınmadığı için tekrarlanan birçok hadise ile karşılaşırız. Karl Marx, bu trajediyi, “Tarih kendini tekrar eder. İlkin trajedi şeklinde, sonra maskaralık.” tarif ederken hiçte haksız değildir. Çünkü tarihten ders alamayanlar onu tekrar etmeye ve aynı sonuçlara katlanmaya mahkûmdur.

Büyük tarihçi İbn Haldun da tarihi tekerrürler hususunda, “Benzer şartlar oluştuğunda yine benzer sonuçlar ortaya çıkması her zaman olasıdır.” Açıklamasını yapmıştır.

Ülke olarak 15 Temmuz 2016 tarihinde belki de tarihimizin en kahpe ve kalleş ihanetiyle karşı karşıya kaldık. FETÖ denen uluslararası istihbarat örgütlerinin beslemesi şeytani yapı, bizim paralarımızla bizim en zeki çocuklarımızı devşirip Mankurtlaştırarak bize karşı kullandığı gün olan 15 Temmuz’dan hakkıyla ibret almazsak yeni 15 Temmuz’lar yaşamamız mümkündür.

Ülkemizi 15 Temmuz’a getiren sebeplerin başında FETÖ isimli şeytani yapının sapkın fikirlerini yüzüne İslam maskesi takarak çok iyi gizlenmesine bağlıyorum. Bu gerçeği göremeyen milyonlarca insan bu yapının İslami bir yapılanma olduğunu zannederek destek vermiştir.

FETÖ yüzüne İslam maskesi geçirirken anlı şanlı âlimlerimiz bunu nasıl fark etmemiştir? Bunun en önemli sebepleri arasında bize kurtuluş rehberi olarak gönderilen Kur’an’ımızı hakkıyla tanıyamama ve rivayetlerle örülmüş bir anlayışı din zannetme olduğunu sayabiliriz.

Eğer biz Kur’an ile aramıza rivayetleri ve uydurmaları sokmamış ve Kur’an’ı hakkıyla anlamış olsaydık. FETÖ denen şeytani yapı bizi kandıramaz ve yüzüne taktığı maskenin arkasına gizlenemezdi. Ancak yapamadık ve hepimiz aldandık.

Bunları bir FETÖ gitti de bin FETÖ gelmesin diye hatırlatmak istedim.

Daha önce yeni FETÖ tipi şeytani yapıların oluşmaması için yüzlerce makale yazdım, televizyon konuşmaları yaptım, kitaplar kaleme aldım. 31 Mart 2018 tarihinde de “Cemaat Ve Tarikatların FETÖ’den Ne Farkı Var? “ ismiyle bir makale yazarak bu alandaki tehlikelere dikkat çekmiştim. (Makaleyi merak edenler aşağıdaki linkten okuyabilirler. http://yenidunyagundemi.com/kose-yazilari/cemaat-ve-tarikatlarin-fetoden-ne-farki-var-938.html

Özellikle günümüzdeki tarikat ve cemaatlerin FETÖ isimli şeytani yapıdan pek fazla farkları olmadığını ortaya koyduğum makalede özet olarak şunları delilleriyle birlikte kaleme almıştım:

“Kırk senedir sinsi bir örümcek gibi ağını ören ve bu milletin en zeki çocuklarını devşirerek kendisine kul haline getiren FETÖ denen şeytani örgüt ülkemizdeki diğer tarikat ve cemaatlerle aynı fikri düzlemde, aynı geleneksel rivayetler üzerinde yürümektedir. FETÖ lideri Gülen’in eserlerini incelediğimizde adına “Ehl-i sünnet” denen mezhepler topluluğunun genel kabullerinin bir tekrarından öte bir şey ifade etmediğini görüyoruz. Bugün ülkemizde kendini Ehl-i Sünnet diye tanıtan diğer tarikat ve cemaatlerle FETÖ’nün darbe girişimi hariç neredeyse bütün fikirlerinin bir ve paralel olduğu aşikârdır. Ahir zaman rivayetleri, Mehdi’nin gelmesi, Hz. İsa’nın ölmediğini iddia edip kıyamete yakın yeniden dünyaya geleceği inancı, Hadislerin Kur’an’a ihtiyacından çok, Kur’an’ın hadislere ihtiyaç duyduğu, İslam’da bilgi kaynağı olarak “Rüya, ilham ve sezginin” geçerli olduğu, Hadislerde metin tenkidine ihtiyaç duyulmadığı, vs. vs. meselelerde FETÖ ile Ehl-i sünnetin hiçbir ayrılığı yoktur.

FETÖ´nün Mehdi ve Mesih olduğuna inanan müritleri ´Fetullah ne derse, ne emrederse doğrudur, yapmak farzdır´ anlayışına inandıkları için onu asla sorgulama gibi bir şeye girişemezler. Diğer cemaat ve tarikat mensupları da kendi lider ve şeyhlerini asla tenkit edemezler, ne derse inanırlar; çünkü hatasız olduklarına inanmışlardır.

Cemaat yapılanması hususunda Süleymancılar, Nurcular, Menzilciler, İsmail Ağacılar, İslamoğlucular, İran yanlısı gruplar, Radikal İslamcılar, Hizbullahçılar, vs. vs. gibi yapılanmaları mercek altına aldığımızda FETÖ´nün cemaat yapılanması ile paralel olduğunu görürüz. FETÖ de adı geçen bütün cemaat ve tarikatlarda değişik adlar altında milletten topladıkları paraları hiçbir kayıt tutmadan ve vergi vermeden kendi cemaat ve tarikatlarının güçlenmesinde kullanmışlardır.”

Makalenin sonunda da şu notu paylaşmıştım:

“EMİNİM Kİ BU YAZIYI OKUYAN BÜTÜN CEMAAT VE TARİKATLARIN ZOMBİLEŞMİŞ, HAŞHAŞLANMIŞ KÖR TAASSUPLA BEYİNLERİ SULANMIŞ HAM SOFTA KABA YOBAZ MÜRİTLERİ BENİ HAİN İLAN EDİP, CEHENNEMİN EN DİBİNE POSTALARLAR. İYİ Kİ DİYORUM CENNET VE CEHENNEM BUNLARIN ELİNDE DEĞİL, YOKSA ALLAH KORUSUN HER CEMAAT VE TARİKAT KENDİ MENSUPLARI HARİÇ KİMSEYİ CENNETE SOKMAZ. KENDİLERİNDEN OLMAYANLARI İSE KESİNLİKLE CEHENNEME POSTALARLARDI!”

Geçenlerde CNN TÜRK canlı yayınını izlerken Prof. Dr. Ali Köse'nin 'Bir FETÖ gitti, bin FETÖ geldi' sözlerini duyunca ister istemez, “Ben bunları neredeyse 20 senedir söylüyorum. 2018’de de makalede yazdım.” Dedim.

20 senedir FETÖ isimli şeytani yapının İslam’a milletimize ve vatanımıza zarar vereceğini yüksek perdeden söyleyen ve yazan biri olarak bir ilahiyat Profesörünün benimle aynı düşünceyi savunmasına sevindim. Zira bu ülkede maalesef adına cemaat ve tarikat denen gruplar tıpkı FETÖ gibi bu milletin maddi ve manevi kaynaklarını sömürmekte, bu milletin en zeki çocuklarını kardırarak kendi cemaat ve tarikatlarına militan yapmakta ve netice itibariyle başta İslam olmak üzere, vatanımıza, milletimize dolaylı/dolaysız zarar vermektedirler.

İlahiyatçı Prof. Dr. Ali Köse'nin açıklamalarına tabii ki doğal olarak bu milleti maddi ve manevi olarak sömürüp kendilerine bir saltanat kuran, Peygamberin sidiğini ve sümüğünü Sahabelere içiren, peygamberin sakalının suyunu, rüyada peygamber gösteren terliğini, yanmaz kefen satarak geçinen tarikat çevrelerinden hemen tepki geldi. Çünkü yaralarına dokunulmuştu. Oluşturuldukları günden beri bu yapıların hiç biri topladıkları himmetler ve milleti kandırarak yaptıkları ticaretler hususunda hiç bir hesap tutmadıkları gibi devlette bunlara değişik siyasi mülahazalar gerekçesiyle hesap sormadı. Bu kanun dışı yapılanmalar da tıpkı FETÖ’nün yaptığı gibi istedikleri şekilde at oynattı. FETÖ 40 yıllık yapılanmasının sonunda daha başlangıç yıllarında hayalini kurduğu darbe fikrini hareket geçirdi.

Günümüz tarikat ve cemaatlerini sapıklıkların yazınca bazıları bizi sapıklıkla ve insafsızlıkla suçladı. Ben de onlara şu soruları sorma gereği duydum:

“Haşa, "Muhammet eşittir Allah" diyen, "Allah ete kemiğe büründü Mahmut diye göründü" diyen, "Gavs kâinatı idare eder, bin yıl önce ölse de günümüzde tasarruf eder" diyen, "Sevişirken şeyhinizi düşünürseniz çocuğunuz salih olur" diyen, "Şeyhi istedi diye şeyhine kendi karısını götüren", vs. vs. iddialar sapıklık değilse nedir?” Maalesef günümüzde tarikat ve cemaatlerin ciltlerle kitaplarla ancak ifade edebileceğimiz sapıklıkları mevcuttur. Bunlara karşı susar bir şey yazmazsak hakka karşı haksızlık etmiş oluruz.

Bugün tarikat ve cemaatlerin sapıklıklarını görmek istemeyenler dün de FETÖ'nün sapıklıklarını görmemiş ve 15 Temmuz'da tanklarla uyanmıştır. (Uyanmış mı bilmiyorum?)

Yapılanlara ve yazılanlara kulak tıkayıp illa yeni bir 15 Temmuz mu bekleyelim. Prof. Ali Köse meseleyi benim yıllar önce yazdığım gibi çok güzel özetledi: BİR FETÖ GİDER BİN FETÖ GELİR.

BU MİLLETİN YENİ FETÖLERE TAHAMMÜLÜ YOK. ÖLÇÜMÜZ KURAN VE SAHİH SÜNNET. UYANI ALIR BAŞIMIZIN ÜSTÜNE KOYARIZ. UYMAYANI BABAMIZ BİLE OLSA YANLIŞINI SÖYLERİZ. YOKSA HAKİKATLER KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDAN FARKIMIZ KALIR MI?

Peki, FETÖ ile aynı düşüncede olan, aynı geleneksel rivayetlerle beslenen diğer tarikat ve cemaatlerin ileride güçlenince FETÖ gibi bir darbe yapmayacağına kim garanti verebilir?

Tarihte Mehdi ve Mesih inancı çerçevesinde örgütlenen nice gruplar bulundukları zeminde isyanlar çıkarmış ve bu alanda yüzbinlerce insanın öldürülmesine sebep olmuşlardır. FETÖ de zaten bir mehdi ve Mesih inancı çerçevesinde örülen bir yapılanmadan başka bir şey değildir.

15 Temmuz TBMM Araştırma Komisyonu ve FETÖ Çatı Ana Davasındaki ifadelerimde de belirtiğim gibi bir kez daha söylüyorum ki; “Mehdi ve Mesih’in gelmesi asla Kur’an’dan referans alamaz. Kur’an dışı bu inancı Kur’an temelli reddedip insanımıza gerçekleri açıklamadığımız müddetçe daha nice Mehdi ve Mesih bozuntusu hasta ruhlar çıkacak ve bu milletin en zeki çocuklarının hayatlarını mahvetmeye devam edecektir.”

Son olarak şunları yıllardır tekrarladığım gibi bir kez daha tekrarlıyorum:

Yeni 15 Temmuzların oluşmasını istemeyen Devlet tedbirini almalı ve cemaat ve tarikatları birer sivil toplum kuruluşu haline getirmelidir. Devlet, cemaat ve tarikatlara, “Siyasete ve devlete karşı durmaya kalkma, bir de dinin ana akideleri üzerinden bozuk itikatlar oluşturma, yoksa müdahale ederim.” ikazını yapmalı ve gelirlerini nereden kazanıp nereye harcadıklarını belgelemelerini temin etmelidir. Devlet bu hususta denetleme görevini iyi yapmalıdır.

Kim kızarsa kızsın, bugün ülkemizdeki Cemaat ve tarikatlar yer altındaki dini devletçiklerdir. Kendi hukukları, ekonomileri, tayin sistemleri, evlenme ritüelleri ve hatta kendi içyapılarında cezalandırma ilkeleri vardır. Bunlar fırsatını bulduklarında çatıştıkları her devlet için büyük tehlike oluşturmaktadır. Onun için çok dikkatli olmak durumundayız. 15 Temmuz sonrası FETÖ´nün paralel devlet yapılanmasından kurtulduk derken başka cemaat ve tarikatların esiri durumuna düşmeyelim.

PROF. ALİ KÖSE GİBİ HAK VE HAKİKATİ HAYKIRAN İLİM ADAMLARIMIZA DA SAHİP ÇIKIP, CEMAAT VE TARİKAT ÇAKALLARINA YEM ETMEYELİM.