AKP, MHP genelbaşkan adaylarını, iktidarlarının yıkılışı olarak görmektedir. Bu nedenle Bahçeli'yi yerinde tutmak için, güdümlü yargıyı kullanarak GENELBAŞKANLIK DEĞİŞİMİNİ ENGELLEMİŞTİR. Görüldüğü üzere, sonuna kadar da engellemeye devam edecektir.

*

Adayların, yargı ve MHP yönetiminden, tüzük ve kanunlara uygun bir davranış beklemeleri, buradan bir sonuç almayı düşünmeleri beyhudedir.

*

Mesela adaylar ne yapabilirler? Diyelim ki hukuku sonuna kadar beklediler. Mahkeme 'Yapılan tüzük kongresi geçerlidir.' diye karar verir mi? Verse de genelbaşkanlık seçimi için, delegeler yeniden toplanabilir mi? O zamana kadar delegeler değiştirilmiş olmaz mı? Yani buradan, MHP genel başkanlığının değişimi gibi bir sonuç çıkmaz. O zaman adaylar ve arkasındaki %80'lik ülkücü taban neyi bekleyecek? Hiç bir şey yapmadan öylece bekleyelim derseniz, ülkücülerin çoğu AKP ve CHP' ye yönelir ve dağılır gider. Geride kalanlar için de baraj, önce %5'e, sonra%3'e düşürülür ve Bahçeli, meclise bir kaç milletvekili sokarak Balgat'taki kulesinde, ölünceye kadar, mutlu, mesut yaşamaya devam eder.

*

Durum böyle olduğuna göre, Erdoğan'ın tek başına ülkeyi ele geçirmesini önlemek ve ülkücüleri iktidara taşımak için yapılacak iş, ihraç edilmiş üç adayın, yani Meral AKŞENER, Sinan OĞAN ve Ümit Özdağ'ın bir araya gelip ülkücüleri ve onlara destek verenleri, bir çatı altında toplayacak YENİ BİR PARTİ kurmasıdır. Bugün yarın bu iş olmazsa 2019 çabuk gelir, hatta bir baskın seçim bile olur. Ülkücülerin %80'i Bahçeli'den kopmuştur ve kimsenin nefsinin peşine düşerek bunları sahipsiz, kimsesiz bırakmaya hakkı yoktur.

*

AKP ve Bahçeli, abidik gubidik oyunlarıyla anayasayı da değiştirdiklerine göre, önümüzde artık bir başbakan değil, başkanlık seçimi var. Bahçeli, bu seçimde ne kendisi aday olur ne de partiden birinin aday olmasına müsaade eder. Onun yemini var, hedefi, Erdoğan'ı başkan yapmak ve kendi genel başkanlığını devam ettirmek. Ülkücüleri iktidar yapmak gibi bir hedefi yok ve hiç olmadı. Bu durumda iş, genelbaşkan adaylarına kalmaktadır.

*

Her adayın ayrı bir tarafa çekmesini önlemek ve yeni partide üç adayın bir arada olması için, sağlıklı bir planlamaya ve yapılanmaya ihtiyaç vardır. Hem Bahçeli'den umudunu kesip hem de yeni parti çalışmalarında uğraşı verenlere istihza ile bakarak bir kenarda durup sonradan güçlü kervana atlama düşüncesi, hiçbir ülkücüye yakışmaz. Ekabir tavırların bize de sahibine de bir faydası yok. Ülkücüler bu konuda alternatifler üretmeli, ufuk açmalıdır.

*

Mesela Ümit Özdağ ve Sinan Oğan'ın eşgenelbaşkan olmaları, Meral Akşener'in de başkan adayı olması gibi bir formül bulunabilir. Eşgenelbaşkanlar, şimdiden diğer partilerle görüşmeler yaparak 2019 başkanlık seçiminde başkan adaylarının Meral Akşener olduğunu açıklayabilirler. Bu olmazsa, Ümit Özdağ ve Sinan Oğan'ın yetkileri genişletilmiş genelbaşkan yardımcıları, Meral Akşener'in de genelbaşkan olması gibi formüller aranabilir. Seçimlerde, şu kadar milletvekili seçilmesi değil, başkanı seçtirebilmek önem kazandığından, üç adayın, kesinlikle birlikte hareket etmesi gerekir.

*

Başkanlık seçiminde hayır cephesinden HDP'yi çıkardığımızda, %12 civarında bir oya ihtiyaç vardır. Bu oyu, yeni kurulacak parti AKP den rahatlıkla alabilir. CHP tek başına çıkaracağı adayla bunu yapamaz ve 2019 seçimleri son çıkıştır, son şanstır. Bu yüzden CHP'nin de bu yeni oluşumun başkan adayına destek vereceği beklenmelidir. Yok, eğer CHP, "Ben anamuhalefetim, büyük partiyim." diyerek bu desteği vermezse ve bu yeni parti kurulamazsa, 2019'da Erdoğan'ın başkanlığının ve Türk demokrasisinin sonunun kesin olacağından emin olabilirsiniz. Böyle bir sonuç çıkacağını bile bile birleşmeye direnmekten elde edeceğiniz ne var? Sıfır. Hep "ben" demek, seni de bizi de ülkeyi de kurtarmıyor, felakete sürüklüyor. Bunu adına tek tek avlanmak denir.

Yapmayın!