Partisinin resmi kuruluşunun arifesinde Meral Akşener Avcılardaydı. Herkesin cesaret edemeyeceği bir şekilde, önceden hazırlanıp katılımcıların eline tutuşturulmuş muz orta sorular olmadan canlı yayınlanan bir soru-cevap basın toplantısı yaptı.

Her zamanki gibi notalara hakkını vererek basan usta bir müzisyen gibiydi. Top çevirmedi, net konuştu. “Maya tuttu. Partimiz bir Türkiye Partisi olarak doğuyor. Sorun çözücü olarak görülüyoruz” dedi.

“Bize FETÖ'cü yakıştırması yapanlara, ispat etmeyen şerefsizdir dedim. Onlar bir yıl iki aydır şerefsiz olarak dolaşıyorlar. Ben buradayım, tutuklanma korkum yok” diyerek meydan okumaya devam etti.

“Benim eşim elde çanta kredi peşinde koşmuyor. Oğlum maaşlı bir işte çalışıyor. Onun da kredi kovalamayla işi olmaz, zaten olsa babası onu öldürür. Evden işe, işten eve bir yaşamı var.” diyerek Türkiye’nin pek de alışık olmadığı “şeffaf politikacı” şablonuna nasıl da uyan bir aile yapıları olduğunun altını çizdi.

“Partimiz TBMM’de grup bile kursa, ben başkanlığa aday olursam 100 bin imza seçeneğiyle aday olacağım” cümlesiyle Milletin nazarında olan itibarına ne kadar güvendiğini belli etti.

Kurucular kurulunun bir kısmını açıkladı, Türkiye’ye hitap etmek için nasıl özenle çalıştıklarının göstergesiydi bu isimler.

Ancak,

Bizim gibi Ülkücü kökenlileri birazcık hayal kırıklığına uğratan bir listeydi bu. Kabul, gün “mevzubahis vatansa gerisi teferruattır” diyen dillerin samimiyetlerini gösterme günüydü.

2019’un Türklük ve Türkler açısından “en az” 1919 kadar önemli olduğu bir ortamda, “birilerinin koltuk aşkları” neticesinde “Asıl olan vatanın âli menfaatleridir” diyerek 22 aydır MHP yönetimine muhalif bu hareketin peşinde koşan insanlardan bir tanesini bile, yeni parti için açıklanan isimlerin arasında görememek içimizi burkmadı dersek yalan olur.

Bizler her gittiği yere hilal bıyıklarıyla, ülkücü duruşlarıyla giden insanlarız. Şeytanın avukatlığını yapmanın yeri ve zamanı mıdır bilemem ama “MHP mücadelesi bitti, üst kurul delegeleri eski ehemmiyetlerini kaybetti” algısı oluşmaması adına, ahde vefanın ne demek olduğunu en iyi bilen kişilerden biri olan Meral Hanım’ın kurucular kurulun kalan koltuklarında gereğini yaparak, Türk Milliyetçilerini hak ettikleri yerlere getirmesini temenniden öte bekliyoruz.

Türkiye demek Türk demektir. Türk Milliyetçileri demektir. Herkesin ortak hedefe kilitlenip Türkiye için bir mücadeleye giriştiği bu ortamda “bizim çocukların” göz ardı edilmesi kimseye bir şey kazandırmaz.

Davası vatan, önceliği millet, olmazsa olmazı bayrak olan herkesin kucaklaşması neticesinde mayalanan yeni parti, “ben MHP ye alternatif değilim” mesajını vermekte abartıya kaçarsa bundan en çok kendisi yara alır.

Dostsak gönlümüzdekini dil ile ikrar etmeliyiz…

Bize yakışan testi kırılmadan sevdiklerimizi uyarmak, vatan mücadelesinin zayıflamasına mani olmak, gün be gün daha da artan bir heyecanla yurt sathına yayılmasına yardımcı olmaktır.

Allah başta Meral Akşener olmak üzere, davası vatan olan herkesin yar ve yardımcısı olsun…