Yanlış bilmiyorsam, “Kırıkkale Üniversitesi’nde İstiklâl Marşı’nın Arapça okunması” haberi, ilk önce Yeniçağ gazetesinde “skandal!” olarak verildi.

Olan neydi? Dünya Arapça Günü’nde İstiklâl Marşı, şiir hâlinde Arapça okunmuştu.

İnternette biraz dolanınca değil üniversite, ortaöğretim kurumlarında bile İstiklâl Marşı’nın şiir olarak İngilizce okunduğuna rastlayabilirsiniz.

Bir bardak suda fırtına koparıldı. “Mehmet Akif’i mezarında ters döndürdüler.” diyen bile oldu.

“Köpürt Batuhan, köpürt!” dediğimde kızanlar var. Adamın nasıl bir köpürtme ustası olduğunu biliyorum. Köpürtsün, tıklanmanması artsın. Millet yanlış anlamış, birbirine düşman olmuş, umûrunda bile değil. Eğer iktidar medyasına kapağı atabilseydi, şu an bambaşka şeyleri köpürtecekti. Geçen sene "İstanbul'da Yaşayan Arap Aydınlar Çalıştayı" düzenledi diye, “İstiklâl Marşı'nı değiştirip, Arapça öğrenelim!” diye sitem etmişti. Bu sene Kırıkkale’deki olay, haberi ayağına götürdü.

Allah’tan aynı gazetede akl-ı selim yazarlar da var. Arslan Tekin, konu hakkında şöyle yazdı:

"İstiklâl Marşı Arapça okundu, haberi... Meğer bazı üniversitelerde, Arapça Konuşma Kulübü varmış. Başka diller için de kulüp var mı, bilmiyorum. Bu kulüp Arapça günleri tertip etmiş. Toplantıda, iki öğrenci, İstiklâl Marşı'mızı Arapçaya çevirip okumuşlar. ’İstiklâl Marşı'nı Arapça okudular!’ diye ortalığı yıkıyorlar. Böyle bir gün düzenleniyorsa öğrenciler, maharetlerini de oraya koyuyorlar. Bazıları İstiklâl Marşı'mızı tercüme etmiş. Yoksa marşımız Arapça okunmuş değil.”

Sizce böyle aklı başında bir yazı, bir köpük banyosu bağımlısını durdurabilir mi? Asla!

Lütfen şimdi yazacaklarımı, sonuna kadar dikkatlice okuyun!

Halktv’de Ceviz Kabuğu programında, Mehmet Âkif Ersoy’un torunu Selma Ersoy Argon’a, bu konu sorulmuş. Cevap, Yeniçağ’ın internet sitesinin manşetinde şöyle yer aldı:

“Millî Şâir’in âilesinden Arapça İstiklâl Marşı’na tepki”

Habere girince şu başlık yer alıyor:

“Kırıkkale Üniversitesi'nde İstiklâl Marşımızın Arapça okunması ile başlayan tartışmalara son noktayı Mehmet Akif Ersoy'un torunu koydu. Selma Ersoy Argon, ‘Uygun bulmuyorum’ dedi.”

Eğer sabredip sonuna kadar okumazsanız durum böyle. Fakat sabreder okursanız yazı şöyle bitiyor:

“Hulki Cevizoğlu: Kırıkkale Üniversitesi'nde İstiklâl Marşı Arapça okundu ve büyük tepkiler doğdu. Siz, Ersoy olarak marşımızın Arapça okunmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Selma Argon Ersoy: İstiklâl Marşı'nın şiir olarak okunmasında herhangi bir sakınca yok, marş olarak okunması sakıncalıdır, uygun görmüyorum.”

Selma Ersoy, aynen Arslan Tekin’in dediğini demiş.

Ayıp, gerçekten çok ayıp! İstiklâl Marşı, tıklanmayı artırma malzemesi değildir!

İstiklâl Marşı Türkçedir. Türk Milletine emânettir. Bu milletin has evlâdı, Beyâzıd Câmii avlusuna, âdeta kimsesiz biri gibi bırakılan Millî Şâir’ine nasıl sâhip çıktıysa İstiklâl Marşı’na da öyle sâhip çıkar.

İstiklâl Marşı şiir olarak Arapça okundu diye Âkif’in mezarda ters döndüğünü zannedenler, resmî tören yapılmadan, tek bir devletlü katılmadan defnedilmesine ve cenâzenin arkasından Peyâmi Safa’nın yazdığı şu satırlara kafa yorsalar daha iyi olur.

“Tesâdüfle îzâh olunamayacak kadar muayyen, tek bir sebepden ileri geliyormuş gibi sâbit bir kader, vatan şâirlerimizin hepsini, ya sürgünlerde yâhûd zarûret, hüsran ve muhitin tüyler ürpertici tasasızlığı içinde öldürdü. Mehmet Âkif de bu korkunç ananeden kurtulmuş değildir. Son defa Mısır’dan İstanbul’a geldiği zaman, Fransızların Marseyyez’ini yazan Rouget de Lile’in yüzüncü yıldönümüydü. Sosyalist, komünist, nasyonaist, ruvayalist bütün Fransa, onun mezarına diz çöküyordu; bütün Fransa, yüz sene sonra Marseyyez şâirini ve bestekârını anarken Türkiye, on sene içinde istiklâl şâirini unutmuştu. Âkıbeti göz önünde olan hastalığında bir Mısırlıdan başka ona tek bir Türk’ün yardım eli uzanmadı; bilakis, bazı gazetelerde, aleyhine yazılar çıktı.” (30 Birincikânûn 1936-Cumhuriyet)

Not: Ola ki, “Niye sâdece Yeniçağ’ı eleştiriyorsun? Haberi havada kapan başka siteler de var.” diyenler olabilir. Onlar, zâten İstiklâl Marşı’na da şâirine de karşılar. Ellerinden gelse şâirini unutturmaya çalıştıkları gibi marşı da unuttururlar.