Ben Ali Çolak. Ülkücü Ali Çolak.

Çocuk yaşlarda girdiği teşkilatta bu güne kadar ne görev verilirse kutsal bilmiş bir adam.

Kendimi anlatacak değilim. Anlatmaya kalksam da övünecek çok hikayem yok.

Büyük hırslarım olmadı makam mevkiye dair. Hep şükrederek yaşadım.

Düne kadar pek azınızın tanıdığı bir ilçe başkanıydım.

Geçtiğimiz Cumartesi günü, yıllardır oğlum Yıldırım Timur gibi, hatta onunla geçirmem gereken zamanlardan çalarak, özenle büyütmeye çalıştığım Fatih İlçe Teşkilatımızın kapatılma yazısını aldım.

Dedim ya ben bir ülkücüyüm. Gönderilen yazıda bana en çok dokunan, teşkilatımın kapatılması ve bunun kaymakamlık eliyle yapılması oldu.

Oysa bana bir telefon açmaları bile yeterdi, anahtarları bizden daha iyi olduğuna inandıkları bir ülküdaşımıza teslim etmek için.

Biz bu teşkilatı ne yokluk günlerinde, ne de baskılar altında kapatmamıştık ki şimdi kapatalım.

Biz bu teşkilatı ve yetkiyi Kaymakam’dan almamıştık ki Kaymakam’a teslim edelim.

Ne kapatmaya ne de Kaymakam’ın ülkücü iradenin üstüne çıkmasına rıza göstermeyeceğim hepinizin malumudur.

O yüzden kararın bana ulaşmasının ardından, ilk iş günü olan bugün, teşkilatımızın anahtarlarını Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul İl Başkanlığına teslim etmiş bulunmaktayım.

Bugün itibariyle Genel Merkez delegeliğim dışında herhangi bir sıfatım bulunmamaktadır.

Ancak bakıyorum da dün yaptığım neyi bugün yapmayacağım diye; hayatımı yine bir ülkücü gibi yaşamaya, davama aynı aşk ve şevkle hizmet etmeye devam edeceğimi görüyorum.

Bizim için “ülkücülük” gelip geçici bütün sıfatlardan önce geldiği için ve o sıfatımız da bu can bu tende durdukça sökülüp alınamayacağı için değişen hiçbir şey olmayacak hayatımda.

Görev yaptığımız süre içerisinde bir nebze olsun fark oluşturabilmişsek, bu gök kubbede bir hoş seda bırakabilmişsek, ülküdaşlarımızın gönüllerinde bir yerimiz olmuşsa ne mutlu bize.

İster ülkücü fıtratımızdan deyin, ister semtimizden kaynaklandığını düşünün, isterse yaşam tarzımızdan ve geçmişimizden bilin, hep dik durarak yaşadık. Kırılmayı göze aldık ama eğilip bükülmedik. Bu sebeple dönem dönem karşı karşıya geldiğimiz insanları kırmışsak da ülkücülere, ülkücü terbiye almışlara hep özenli yaklaştık. Ülkücülüğüne inandıgımız bir tek ülkücünün bile istemeden kalbini kırmışsak affola.

Şimdi önümüzde Başbuğumuzun, şehitlerimizin, gazilerimizin, bu davanın çilesini çekenlerin emaneti Partimize sahip çıkmak gibi büyük bir sorumluluk bizleri bekliyor.

Bir dakika bile dinlenmeden, bir gün bile ara vermeden büyük bir çabanın içinde olacağız.

Önümüzde “Güçlü MHP, Güçlü Türkiye” gibi bir hedef var.

Önce Partimizi iktidara taşıma sonra güzel ülkemizi çağlar üzerinden sıçratarak geleceğin büyük Türkiye’sini kurma iddiamıza yakışır bir gayrete gireceğiz.

Duygu yüklü destek mesajlarınız için Allah hepinizden razı olsun. Unutmayın Allah var gam yok.


Ali çolak

Editör: TE Bilişim