30 Mart 2014 yerel seçimleri yaklaşırken her parti kendi adaylarını belirleme ve tanıtma süreçlerinin sonuna gelmiş bulunmakta. Önümüzde her zamankinden daha renkli geçecek bir seçim var. Bakanlar, milletvekilleri ve parti merkez yürütme kurulu üyeleri kendilerine yakın seçim bölgelerinden aday olmuş durumdalar. Kimi adaylar havalı cv lerini yarıştırırken kimi adaylar ise kampanyaları esnasında paraları nereye saçacaklarını bilemeyecekler. Olur, da benim gibi aciz bir kula; “ne düşünüyorsun?” diye sorsalar daha geçen haftaya kadar bu yerel seçimlere karşı neredeyse hiçbir şey hissetmiyorum, derdim. Neden mi? Göbeğine kaçak kat çıkmış, yüzü siyaset sahnesinde kösele gibi eskimiş; müteahhit mantıklı başkanlar ülkesinde yaşamaktan baygınlık gelmişti de o yüzden. Hele hele akademik geleceğini İstanbul’a bağlamış bir ümit zengini için şehrin çilesini çekmek ve üretken fikir hayatına sahip olmak neredeyse imkansız.
 

Cumartesi günü telefonum çalıyor. Arayan çok sevdiğim bir ağabeyim. Milliyetçi Hareket Partisi’nin belediye başkan adayı olarak Şişli Belediye’sine talip olduğunu ve hem bir ülküdaşı hem de hayallerime güvendiğim  için “Genç Şişli” vizyonunu geliştirmede ekibe dahil olmamı rica ediyordu. İlk an şaşkınlığım mutluluğa ve heyecana dönüşünce hemen fikir zembereği tik tak tik tak işlemeye başladı. 
Öncelikle içinde bulunduğumuz durum hem kendimiz hem de Türkiye’ye verilen mesaj açısından önemliydi. 44 yıllık bir siyasal ve toplumsal hareketin İstanbul’un gözbebeği ve de Türkiye’nin gözbebeği Şişli ilçesinde gençlere güvenmesi ve onların başarılarının destekçisi olması Türk Siyasal Hayatı için çok önemli bir dönüm noktasıdır. Bugüne kadar genel seçimlerde genç milletvekili adaylarına şans tanınması ve 35-40 yaş bandında bakanların olmasına alışkın ülkemizde 29 yaşında bir belediye başkan adayı MHP’nin “üretken belediyecilik” sloganıyla paralel bir uygulama olmuş. 

 

Şimdi burada durup kocaman bir parantez açmak istiyorum. Parantez kocaman çünkü biraz “Genç Şişli” nin genç adayından bahsedeceğiz. Öz geçmişini yazmaya kalksam belki uzunluğu sebebiyle sıkılıp yan sekmede açtığınız sayfayı kapatabilirsiniz. Ben kelama şöyle başlayayım isterseniz: Türkiye’nin gözde hukuk fakültelerinden biri olan İstanbul Hukuk mezunu genç bir avukat düşünelim. Aynı zamanda akademik kariyerine devam ediyor ve İstanbul’un gözde üniversitelerinden biri olan Marmara Üniversitesi doktora öğrencisi. Her şeyden önce fedakar ve atılgan bir imajı var. “Nedir bu fedakarlık?” diye soracak olursanız vallahi ben bugüne kadar ne kadar zekat vermiş ne kadar hayır yapmış onu bilmem. Bildiğim tek bir şey var ise o da üniversitelerdeki PKK terörüne karşı her ne koşulda olursa olsun vatanperver üniversitelilerin yanında olan bir avukattır kendisi. Bu cümleme bakıp ta “ne var yani olamaz mı?” demeyin. Zira kendisi Diyarbakırlı yani terör belası hakkında boş atıp dolu tutmaya çalışan siyaset maskaralarından değil. Sadece bununla kalmıyor genç adayımızın memleket sevgisi. Yurtdışında pek çok prestijli organizasyon ve milli güvenlik-diplomasi eksenli toplantılarda ülkemizi gururla temsil etmiş biri.

Ülkü Ocaklı, MHP İstanbul İl ve Şişli İlçe yöneticilikleri yapmış camianın içinden camiaya vizyon çizebilecek vasıflara sahip. Bir de yelkenliye ve biniciliğe hevesli ama inşallah o özelliklerinin detayını daha cafcaflı dergilere röportaj olarak verir.

MHP partisel olarak “üretken belediyecilik” sloganını belirlemiş çok ta güzel olmuş. Vizyon yenilenmiş, sorunu hesapsızca ortaya çıkaran değil çözüm için proje üreten proaktif bir tablo çizilmiş. Eh bunun için de hareket ve manevra kabiliyeti yüksek. Zıpkın gibi bir adayı da Şişli’den göstermişler. Şimdi gençlerin zamanı arkadaş! Dünya’dan kopmayan vatanını ve şehrini seven kapı komşusu ile hasbihal etmeyi bilen gençlerin zamanı. 

Kendisine Çıktığı bu yolda Habererk olarak Başarılar dileriz

 

Editör: TE Bilişim