Yerlikaya ve mafya operasyonları

Abone Ol

Doğruya doğru, Ali Yerlikaya İçişleri Bakanı olduktan sonra birçok  –mafya operasyonu-  yapıldı. Birçok suç örgütü çökertildi.  

Parti taassubu hakikati gölgelememeli. Bir dönem ülke mafya cenneti olmuştu. Avrupa mafyasının sığınağı haline gelmişti. Şimdi Türkiye bu –kirlilikten- kurtulmaya çalışıyor. 

Bu operasyonları alkışlamakla birlikte şu soruyu sormak lazım: Türkiye bu noktaya nasıl geldi? Niçin bu operasyonlar daha önce yapılmadı? Aynı hükümet, aynı Emniyet teşkilatı, değişen sadece bakan: Soylu gitti, Yerlikaya geldi. Bu gerçek, problemin nereden kaynaklandığını göstermeye yetiyor.  

Süleyman Soylu’nun bu suç örgütlerini görmemesi mümkün değildi. Ama görevini yapmadı. En hafif tabirle göz yumdu, kulağının üzerine yattı. Mafya tek başına tehdit değil, onu tehdit haline getiren gördüğü siyasi himayedir.  

Bu operasyonların bir anlam ifade etmesi ve yeni yapılanmalara meydan verilmemesi için yine en hafif tabirle Soylu ve ekibinin –ihmalinin- hesabının sorulması gerekir. Ülkenin mafya bataklığına çevrilmesini seyreden, elini kolunu oynatmayan bir siyasetçi, bugün -Erdoğan sonrasına- dair hayaller kurabiliyorsa –hesap vermeyeceğine- duyduğu güven ve yargının çalıştırılmaması yüzündendir. Hatırlayın, Soylu’nun sayısız karışık tiplerle fotoğrafları çıkmıştı. Elinin altında devletin hafızası bulunan birinin bu tipleri tanımaması mümkün değildi. 

Yerlikaya güzel işler yapıyor, ancak bu güzel işleri taçlandırmanın yolu –kendinden önce bakanlık yapıp- görevini yapmayanlardan da hesap sormaktır. Yol verenler temizlenmedikçe mafya tam manasıyla temizlenemeyecektir. 

SEÇİMDEN SONRA TUFAN 

Ekonomi uzmanları Yerel Seçimlerden sonra tufanın kopacağını söylüyorlar. Vatandaşın, ağır vergiler ve her gün gelen zamlar yüzünden beli bükülmüş durumda. Yeni zam ve vergiler, ölüm sınırında yaşamaya mahkum edilmek demek. Şu Mübarek ayda birçok insan sofrasına canının çektiği şeyleri koyamıyor. Çocuklar okullarına beslenme çantaları boş gidiyor. Et ve Süt kurumlarının sabah namazından itibaren beli bükülmüş insanlarla doluyor. Her şey biraz daha ucuza  et alabilmek için. Yıllar önce Ecevit dönemindeki kuyruklar ne kadar istismar edilmişti. Oysa bugün daha kötüsünü ve ağırını yaşıyoruz. 

Erdoğan başarılı bir yönetici değil. Konuşmaktan başka hiçbir özelliği yok. Milletin ona verdiği yetkiyi iyi kullanamadı. Hiçbir faniye nasip olmayan desteği çarçur edip –kişisel hırsları- için kullandı. Onun için kısa vadede bir düzelme vaat edemiyor. Millet açım derken, DEM üzerinden oy devşirmeye çalışıyor. İsrail, Türkiye’den giden gemilerle beslenirken, Gazze istismarı yapı(lı)yor.  Çocukların parçalanmış kanlı cesetleri siyasetin kirli tezgahına taşınıyor. Bütün bunlar, hükümetin sorunları çözme kapasitesini kaybetmiş olmasından kaynaklanıyor.  Yakın vadede ekonomik bir düzelme vaat edemedikleri için toplumun korkularını ve merhamet duygularını harekete geçirerek saltanatlarını korumaya çalışıyorlar. Ancak çaresiz değiliz, Erdoğan ve iktidarının (yani yine kendisinin, çünkü iktidar da sadece kendisi) –düzeltemeyeceğini- düzeltmek milletin elinde. Bu talan ve yalan düzenini değiştirmek için oylarımızı değiştirmek kafi.