(Elazığ’daki Bulvar ve İstanbul’daki Havaalanı’nın adları Meselesi)

Elazığ Belediye Başkanı Mücahit Yanılmaz’ın, tartışmalı geçen Meclis toplantısından sonra aldırdığı bir karar ortalığı karıştırdı. Bu karar üzerine Elazığ’ın medarı iftiharı, Türk tarih ve kültürüne en büyük hizmetlerden birini yapan Merhum Prof. Dr. Bahaeddin Ögel’in daha önce bir bulvara verilmiş olan adının yazıldığı tabelalar yerinden sökülüverdi. Alınan karar gereğince o bulvarın adı artık devlet ve millet düşmanı Şeyh Said’in dostu ve bay başkanın kayın pederi olan bir mollanın adı ile anılacaktı! Bu haberin yayıldığı sıralarda, bir Bayan gazeteci de, “Güvenilir kaynaktan aldığım habere göre, İstanbul’da açılacak olan yeni Havaalanı’nın adı Abdülhamit Han Havalimanı olacak” diye bir haber geçmesin mi?

ABD ve İsrail malum, gerginlik politikasının üstadlarıdırlar. İsrail yıllardan beri sürekli gerginlik yaratarak Filistin topraklarında üstünlük kurar, ABD dilediği memleketleri önce karıştırıp kaos yaratır, sonra da “demokrasi getireceğim” diyerek ortalığı kan gölüne çeviriverir. Yakıştırmak gibi olmasın ama sanki Türkiyemizdeki yetkililer de bu taktiği benimsemiş görünüyorlar. Ancak ne var ki bizimkilerin taktiği dışarıya değil de içeriye yönelik! Gün geçmiyor ki hiç yoktan bir mesele, bir kargaşa, gerginlik yaratacak bir konu ortaya atılmasın. İşte, Eylül 2018’in ilk haftalarında bu konulardan ikisi ön plana çıktı/çıkarıldı. Önce Elazığ’a gidelim…

Bahaeddin Ögel, Türkiye’nin yetiştirdiği ender bilim adamlarımızdan biri. Elazığ’da gözünü açmış ve sonra büyük bir ilim adamı olmuş. Elazığ tarihini, kültürünü olduğu gibi genel Türk Tarih ve Kültürü’nü de incelemiş, araştırmış, eserler vermiş. Ben de bir DTCF’li olarak ve eserleriyle kendisini elbette tanıyorum ama O’nu size, aynı zamanda hemşerisi, öğrencisi ve tarih öğretmeni olan değerli dost Bilal Sürgeç’in paylaşımları ile tanıtmak istiyorum:

“Bahaeddin hocam fakültede de hocamdı. Şehrimin gurur kaynağı idi. Onun adını silenler daha iki yıl önce Elazığ’ı işgal edip soyup soğana çeviren Şeyh Sait'i anma toplantısı yapıyorlardı!”

İşte bütün tılsım burada… Türk tarih ve kültürü üzerinde bir otorite olan Bahaeddin Ögel’in adı silinecek, Türk Tarihine, Türk kültürüne, Türk devletine düşmanlığı tescil edilmiş birine dost olan kişinin adı O’nun yerine ikame edilecek!.. Bilal Bey de zaten bir adım sonrasını hemen söylüyor:

“Eğer Bahaeddin Hoca’nın ismi bu şehrin caddelerinden siliniyorsa yarın buram buram vatan millet kokan Elazığ Türkülerini, Çayda Çıra’sını hatta Elazığ'ın adını da silerler!”

Ne kadar acı değil mi?

Bilal Sürgeç, “Bahaheddin Ögel bu ülkede üniversite sayısında enflasyon yokken Fırat Üniversitesi’ne, onun birimlerinin kuruluşuna katkı sağlamıştır. O öz be Öz Elazığdır. Hocamdır” dedikten sonra devam ediyor: “Bir defasında, ‘İsmimi, doğduğumda Kuran'ı Kerim’i rast gele açarak Baha kelimesini okuyan babam vermiş’ demişti. O’nun ne büyük âlim olduğunu öğrencisi iken değil de tarih mesleğini seçtikten sonra konuşmalarından aldığım notlardan ve okuduğum kitaplarından anlıyordum. O, bir insan boyunu aşan kitaplarına, Türk Dünyası’nda tanınan bir âlim insan olmasına rağmen bu özelliğini hiçbir zaman Elazığ'da siyasette vekilliğe tahvil etmeye tenezzül etmedi.”

Peki, Elazığ’ın yetiştirdiği ender insanlardan biri olmasına rağmen Elazığ’ın Belediye Başkanı ile Meclis üyeleri O’nunla gurur duyacak, adını yalnızca şehrin bir bulvarında değil de adına yakışacak bir Kültür Merkezi’nde de yaşatacak yerde niye böyle bir işe girişir? Cevabı yine öğrencisi ve hemşerisi Bilal Bey’in anlattıklarında arayalım:

“Merhum Bahaeddin Hoca derslerini hatıraları ile süslerdi. O (Demirperde döneminde), ‘Orta Asya’yı karış karış dolaşmışım öyle yukarıdan uçakla geçerken görenlerden değilim’ derdi. Yine Demirperde’nin çökmediği dönemde Azerbaycan'da bir kongreye katılmış. Toplantı salonuna, katılan heyette bulunanların mensup oldukları ülkelerin bayraklarını da asmışlar. Azerbaycan Türkleri o dönemde bile güçlü bir milli şuura sahipler. Türk bayrağını en öne koymuşlar. Bu hal bir Fransız Türkoloğ'a batmış ki ikide bir ‘Bahaeddin Hoca Türk bayrağı neden en ön sırada’ diye sataşıyormuş. Hoca, ‘Soruyu soran iyi niyetli değil’ deyip devam etti: ‘O bayrağı asanları aklınca KGB'ye jurnallemek istiyor. Fakat laf atışı devam edince, "Ben Türküm Türk!" Sen de Fransızsın. Bu soruyu bu Türk topraklarında sorma hakkın var mı dedim!’”

İşte bulmaca çözüldü değil mi? Bulvardan adı kaldırılan kişi Türk tarihi ve kültürü konusunda uzman, yerine adı konulacak olan ise Türk tarihine, kültürüne ve devletine düşman! Niyet ortada…

Türk Ocakları Elazığ Şubesi’nin 15 Eylül günü düzenlediği toplantıda Hoca’nın başka öğrencileri de konuşup hatıralarını anlattılar ve toplantı sonunda yayınlanan bildiride indirilen tabelaların yine aynı bulvara asılması gerektiği açık ve kesin bir dille ifade edildi.

Gelelim Haber Türk yazarı Sevilay Yılman’ın İstanbul’da açılışı yapılacak Havaalanı ile ilgili haberine… Bir defa bu havaalanı, hiç yoktan yapılıyor olan bir havaalanı değil. Daha çok uçağın inip kalkmasına elverişli olacağı ve daha düzenli hizmet vereceği niyet ve düşüncesi ile yapılıyor. Mevcut olan Atatürk Havalimanı iptal edileceği için yeni yapılan alan normal olarak aynı adı almalıdır. Pek çok stat, kültür merkezi ve benzeri yerlerden kaldırılan Atatürk adının İstanbul Havaalanı’ndan da kaldırılması abesle iştigal olup zaten sun’i gündemlerle başı dertte olan milletimize yeni bir huzursuzluk kaynağı olacaktır. Eğer, tıpkı Elazığ belediyesinin yaptığı gibi böyle bir niyet varsa ve hiç düşünülmeden, ilerisi gerisi hesap edilmeden inatla alınan bir karar ise vay halimize!.

Yer isimleri kolay anlaşılır, kısa ve öz olmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyaca tanınan iki büyük markası İstanbul ve Atatürk’tür. Onun içindir ki bu havalimanının adı İSTANBUL ATATÜRK HAVALİMANI olmalı, Elazığ Belediye Başkanı’nın aldığı/aldırdığı karar da iptal edilerek Bahaeddin Hoca’nın adı aynı bulvardaki yerini almalıdır. Akıl ve vicdan bunu gerektirir, bunun dışındaki zorlamalar abesle iştigaldir.