Ekran başına geçmeye utanmayanlar,bu kadar da olmaz, Olmamalı da aslında isim isim yazmak, ve sizleri deşifre etmek isterdim. Ancak maalesef ülkemizde bir korku dağı var.

Baskıcı bir anlayışla karşı karşıyayız. Her istediğimizi veya düşündüğümüzü bizler yazamıyoruz. Neden mi? Çünkü yandaş değiliz. Yandaş olmuş olsak hakaret bile etsek inanın bana hiç bir şey olmaz. Amma velakin yandaş olmadığımız için her attığımız adım her söylediğimiz söz için bedel ödüyoruz ve ödemeye de devam ediyoruz. Dolayısıyla yazdığım bu yazıyı okuyan herkes bu sözleri kime söylediğimi mutlaka anlayacaktır.

Ülkemizde yayınlanan bir çok Haber kanalı, siyasi tartışma ve yorum programları tarafsızlığını yitirmiş olması bir kenara bu kanallarda tartışma ve yorum yapanların bir çoğu hükümetin ve AK Parti'nin basın ve yayın danışmanları ve Erdoğan'ın avukatı gibi hareketle Türkiye Cumhuriyetinde basın ve yayın organlarına olan güveni sarsmaya devam ediyor.

Bu kanıya nereden vardığımı merak edenler veya beni bu konuda haksız bulanlar olacaktır. Ama ben bunları yazarken sadece o kanallarda ki korku dağının esiri olmuş yandaş ve kendi söylediğine kendisinin bile inanmadığı sözde yazar veya yorumculardan değilim bunu bir kez idrak etmeli ve ondan sonra yazımın devamını okumalısınız.

Ya arkadaş olur bir partinin taraftarı olabilir bir lidere sempati duyabilir veya o partiyi savuna bilirsiniz buraya kadar bir sorun yok zaten. Ancak sen çıkıp milyonların izlediği bir kanalda eğer hükümetin AK Parti'nin ve Erdoğan'ın propagandasını yapıyorsan ben sana ne söylesem az. Neden mi? hemen ifade edeyim. Şimdi senin bunları yapmanda bir sorun yok ancak Muhalefeti yerden yere vurup, her söylemini bir yalana bağlamaya çalışıyorsan sende bir sorun vardır.Çünkü yandaşsın. Tarafsın. Benim gözümde de sahtekarsın. Seni ne bir yazar olarak nede yorumcu olarak görmüyorum. Zaten sizin gibi insanları o kanallara çıkaranı da bir türlü anlamıyorum demeyeceğim anlaya biliyorum.

Sizin gibiler menfaatleri ve çıkarları bu doğrultuda hareket eden ve bu manada yapamayacağı söyleyemeyeceği yalanın olmadığı sahtekarlarsınız. Demokrasiden anlamayan sadece Doları ve TL'yi tanıyan üçkağıtçılarsınız.

Sizler gazeteci değil, yorumcu değil,yazar değil, sizler sahtekar menfaatçilersiniz.

Şimdi merak ediyorsunuz ben bunları kime ithafen söylüyorum. Sizden korktuğumdan değil sizin o yaltakçılarınızdan, sizleri koruyup kollayan, sizleri adam yerine koyan, ahlakı olmayan, Adaleti olmayan müptezellerin onurunu kaybetmiş sermayenin kölesi olmuş kişilerin bizlere uyguladığı baskı ve yıldırmalarından yorulmuş durumdayız. Bu nedenle de artık yoğurdu üfleyerek yer hale geldik ve buna mecbur bırakıldık.

Demem o ki biraz insan olun insan, tarafsız hareket edin. Her kesime, her siyasi partiye,her topluma aynı mesafede olun. Birini övüp diğerini yerin dibine sokmaya çalışmayın. Yarın yerin dibine soktuğunuz aday başa geçtiğinde inanın bana bunu tüm samimiyetimle söylüyorum. Siz bir u dönüşü ile şimdi nasıl Erdoğancı iseniz o zaman da muhalefettin liderini aynı bu şekilde savunacaksınız. Çünkü siz paranın gücün kölesi olmuşsunuz.

Bu yazıyı kaleme aldığımda inanın bana bir programın bir insanı bu kadar tarih edebileceğini düşünmemiştim. Bir yandan programı izliyor bir yandan bu yazıyı yazıyorum. Aslında bu yazdıklarım çok ama çok hafif kalır bu program karşısında ama yapacak bir şey yok son durum bu yani propagandaya devam ediliyor. Hükümetin, AK Partinin basın sözcüleri, Erdoğan'ın avukatı gibi hareket eden bir medya ve yorumcuları sözde yazarlarla karşı karşıyayız.